BAYRAKLAŞMAK Harflerini İçeren 8 Harfli Kelimeler

BAYRAKLAŞMAK harflerini içeren 8 harfli 25 kelime bulunuyor. 8 harfli BAYRAKLAŞMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BAŞARMAK14, BAŞLAMAK14, KAYŞAMAK14, YAKLAŞMA14, YARAŞMAK14, YAŞARMAK14, YABALAMA13, AKLAŞMAK12, KAŞLAMAK12, ŞAKRAMAK12, ŞAKLAMAK12, ŞARLAMAK12, AYARLAMA11, AYAKLAMA11, KABARMAK11, YAKARMAK11, YAKALAMA11, YARALAMA11, KARAYAKA10, ARKALAMA9, ARALAMAK9, ARAKLAMA9, KARALAMA9, KAKALAMA9, KARLAMAK9

ARKALAMA

[isim]

  • Arkalamak işi, müzaheret

ARALAMAK

[-i]

  • İki şey arasında açıklık oluşturmak, az açmak

    Kapısını hafifçe araladı. - Falih Rıfkı Atay

  • Aralıklı duruma getirmek, seyrekleştirmek

    Şu sandalyeleri biraz aralayınız.

[halk ağzında]

  • Bitkilerin fazla dal ve çubuklarını kesmek, seyrekleştirmek

ARAKLAMA

[isim]

  • Araklamak işi, çalma, aşırma

KARALAMA

[isim]

  • Karalamak işi
  • El alıştırmak için çok tekrarlanarak yazılan yazı
  • Üstünde düzeltmeler yapılan, temize çekilmemiş yazı taslağı, müsvedde

    İlk şiirim olan bir türkü güftesini, Üsküp türkülerinde gördüğüm vezinle karalamaya başladım. - Yahya Kemal Beyatlı

[mecaz]

  • Leke sürme, kötülük yükleme

Birleşik Kelimeler: karalama beyti, karalama defteri

KAKALAMA

[isim]

  • Kakalamak işi

KARLAMAK

[nesnesiz]

  • Kar yağmak

    Grip salgınının, göğse bir taş gibi oturan bronşitin bütün sebebi havanın bir türlü karlayamamasında, karın yağmamasındaymış. - Nazım Hikmet

KARAYAKA

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Doğu Karadeniz kıyı bölgesinde yetişen, uzun kuyruklu, beyaz renkli bir tür koyun

AYARLAMA

[isim]

  • Ayarlamak işi, kalibraj

    Sarhoş serseri, bir eliyle boyuna rotayı ayarlamaya çalışıyordu. - Çetin Altan

  • Düzene koyma, regülasyon

    Daha küçük yaştan itibaren biz yaşayabilmek için davranışlarımızı ayarlamaya çalışırız. - Mehmet Kaplan

AYAKLAMA

[isim]

  • Ayaklamak işi

KABARMAK

[nesnesiz]

  • Ağırlığı artmadan hacmi büyümek

    Ekmek iyi kabardı.

  • Yağışlardan veya kaynamaktan taşmaya yüz tutmak

    Çay birdenbire kabararak şosenin rampalarını aşar ve epeyce zararlara sebep olur. - Reşat Nuri Güntekin

  • Niceliği artmak, büyümek

    Masraf kabardı.

  • Şişmek, genişlemek

    İhtiyarın zayıf damarları kabarmış kıllı elleri dizlerinin üstündeydi. - Peyami Safa

  • Hayvanların tüyleri dikilmek
  • Kumaş üzerinde tüyler oluşmak, havlanmak

    Bu kumaş çabuk kabardı.

  • Islanıp veya ısınıp yerinden kurtulmak

    Masanın kaplaması kabardı.

    Dolabın boyası kabardı.

  • Deniz dalgalanmak, büyük dalgalar oluşmak

[mecaz]

  • Bulanmak

[mecaz]

  • Öfke, sevgi vb. duygular gittikçe güçlenmek

    Bu olayı duyunca delikanlının yüreği öç alma duygusuyla kabarır. - Necati Cumalı

[-e]

[nesnesiz]

[mecaz]

  • Kafa tutmak, öfkelenip üstüne yürüyecek gibi davranmak

[mecaz]

  • Böbürlenmek, gururlanmak

    Kumandan, atını şahlandırarak hurra hurra diye kendisini alkışlayan keyifli halka boyun kırarak kabarıyordu. - Ömer Seyfettin

YAKARMAK

[-e]

  • Israrlı bir biçimde istemek, yalvarmak

    Yalvarmak, yakarmak nafile bugün / Gözünün yaşına bakmadan gider - Cahit Sıtkı Tarancı

  • Tanrı'ya içten yalvararak dua etmek, niyaz etmek

Birleşik Kelimeler: yalvarış yakarış

YAKALAMA

[isim]

  • Yakalamak işi

    Pokerde blöf yakalama meraklısı idi. - Tarık Buğra

[hukuk]

  • Sanığın yargıç kararı olmaksızın hürriyetinin kısıtlanmasını doğuran koruma önlemi

    Lakin erler onu da yakalamanın kolayını bulmuşlardı. - Arif Nihat Asya

YARALAMA

[isim]

  • Yaralamak işi

AKLAŞMAK

[nesnesiz]

  • Ak duruma gelmek, ağarmak, beyazlaşmak

KAŞLAMAK

[-i]

  • Yüzüğün taşını kaşa oturtmak