BAYRAKLAŞABİLME Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

BAYRAKLAŞABİLME harflerini içeren 6 harfli 85 kelime bulunuyor. 6 harfli BAYRAKLAŞABİLME kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BAŞMAL12, BAŞMAK12, YAŞAMA12, YAŞMAK12, ALABAŞ11, ALAYİŞ11, BEŞLİK11, BAYRAM11, BAYMAK11, ŞARABİ11, AKBABA10, BAKAYA10, BAKİYE10, BALBAL10, BEYLİK10, BAYRAK10, EBABİL10, KAŞMİR10, KAŞMER10, MAŞALA10, REBABİ10, ŞEMAİL10, AYLAMA9, AŞİKAR9, AŞKALE9, ABRAMA9, AMBALE9, BİLMEK9, BARLAM9, BALAMA9, KAMBER9, KALLEŞ9, KAŞELİ9, LAMBRİ9, MİLYAR9, MALİYE9, MARLEY9, MARABA9, MAKBER9, MABLAK9, ŞALLAK9, ŞALAKİ9, YEMLİK9, YALAMA9, YARAMA9, YARMAK9, AKRABA8, AKLİYE8, BARAKA8, BAKARA8, BAKİRE8, BALKAR8, BELLİK8, EKABİR8, İLARYA8, KARAYA8, KALABA8, KABALA8, KABARA8, KABARE8, KABİLE8, LEYLAK8, RİYALA8, RAKİBE8, YALAKA8, YARLİK8, ARAMAK7, ALLAME7, ALLAMA7, AMİRAL7, AKLAMA7, ALARMA7, KARAİM7, KARAMA7, KAMARA7, KAMERA7, KAMERİ7, MAAİLE7, MALKAR7, MAKARA7, MAKALE7, REKLAM7, ALKALİ6, KARELİ6, LAAKAL6

ALKALİ (Kelime Kökeni: Fransızca alcali)

[isim]

[kimya]

  • Alkali metallerin hidroksitleriyle amonyum hidroksitin genel adı

Birleşik Kelimeler: alkali metaller, alkalimetre

KARELİ

[sıfat]

  • Karelere bölünmüş, üstünde kareleri olan, damalı, satrançlı

    Dokuz kat elbiseniz arasında, iri siyah kareli elbisenizi bulamamışlar. - Necip Fazıl Kısakürek

LAAKAL (Kelime Kökeni: Arapça lāaḳall)

[zarf]

[eskimiş]

  • En azından, hiç olmazsa

    Büyük hanın altında sıra kahveler vardır ya; her birinde laakal iki, üç dava vekiline tesadüf edilir. - Reşat Nuri Güntekin

ARAMAK

[-i]

  • Birini veya bir şeyi bulmaya çalışmak

    Dükkânın içinde gözleriyle bir şeyler aradı. - Sait Faik Abasıyanık

  • Araştırmak, yoklamak

    Ceplerini aramak.

  • Ziyarete, hatır sormaya gitmek

    Bir kere düştün mü ne arayan olur ne soran! - Burhan Felek

  • Bir şeyin yokluğunu duyarak geri gelmesini istemek, özlemek

    Seni çok arıyorum, Ziyacığım. - Cahit Sıtkı Tarancı

  • Önem verip istemek

    Ben böyle şeyleri aramam.

  • Bir kişiyle görüşmek üzere telefon etmek

    Bir adam, mütemadiyen telefonu açıp kapayarak ısrarla bir yeri arıyor. - Esat Mahmut Karakurt

[mecaz]

  • Şart koşmak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aramakla bulunmaz
  • arayan Mevla'sını da bulur, belasını da
  • arayıp (veya aramak) taramak
  • arayıp da bulamamak
  • arayıp sormak

ALLAME (Kelime Kökeni: Arapça ʿallāme)

[sıfat]

  • Çok ve derin bilgisi olan, çok bilgili

    Tarihî zihniyet taşımak için tarihçi olmak şart değildir. İlmî düşünebilmek için allame olmak şart olmadığı gibi. - Sabahattin Eyuboğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • allame kesilmek

Birleşik Kelimeler: allameicihan

ALLAMA

[isim]

  • Allamak işi

AMİRAL (Kelime Kökeni: Fransızca amiral)

[isim]

[askerlik]

  • Rütbesi general ile aynı olan deniz subayı

    Amiralin sözlerine inanmak lazım, boş konuşmaz. - Feridun Fazıl Tülbentçi

Birleşik Kelimeler: büyük amiral, koramiral, oramiral, tuğamiral, tümamiral, visamiral

AKLAMA

[isim]

  • Aklamak işi, ibra

Birleşik Kelimeler: aklama belgesi

ALARMA

[isim]

  • Alarmak durumu

KARAİM (Kelime Kökeni: İbranice)

[isim]

  • Çoğu Türk soyundan olan ve genellikle Polonya ve Litvanya topraklarında oturan bir Musevi topluluğu, Karay

KARAMA

[isim]

  • Karamak işi

KAMARA (Kelime Kökeni: İtalyanca camera)

[isim]

[denizcilik]

  • Gemilerde oda

    Annem kamaraya girdi, ben güverteye çıktım. - Ruşen Eşref Ünaydın

  • İngiltere yasama meclisi

Birleşik Kelimeler: hesap kamarası, Lortlar Kamarası

KAMERA (Kelime Kökeni: Fransızca caméra)

[isim]

[sinema]

[televizyon]

  • Görüntülerin filme alınmasını sağlayan alet, alıcı
  • Kameraman

[ünlem]

  • Bir çekime başlanırken, yönetmenin alıcıyı çalıştırmaları için verdiği buyruk

Birleşik Kelimeler: kamera şakası, termal kamera

KAMERÎ (Kelime Kökeni: Arapça ḳamerī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Ayla ilgili

Birleşik Kelimeler: kamerî ay, kamerî takvim, kamerî yıl

MAAİLE (Kelime Kökeni: Arapça maʿaʿāʾile)

[zarf]

[eskimiş]

  • Ailece, ev halkıyla birlikte

    Bizim evin bacası çekmiyor. Bütün kış, maaile kömür vuruyor bizi bu yüzden. - Nazım Hikmet