BAYAĞILAŞMAK Harflerini İçeren 8 Harfli Kelimeler

BAYAĞILAŞMAK harflerini içeren 8 harfli 22 kelime bulunuyor. 8 harfli BAYAĞILAŞMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BAĞLAYIŞ23, BAĞLAŞIM22, BAĞLAŞIK21, BAĞLAŞMA21, AĞILAŞMA20, AĞLAŞMAK19, BAĞLAMAK18, YAĞLAMAK18, AĞILAMAK17, KAYABAŞI16, AYILAŞMA15, YAKLAŞIM15, YAŞMAKLI15, BAŞLAMAK14, BAYILMAK14, YALABIMA14, YAKLAŞMA14, AŞILAMAK13, YABALAMA13, AYIKLAMA12, AYAKLAMA11, YAKALAMA11

AYAKLAMA

[isim]

  • Ayaklamak işi

YAKALAMA

[isim]

  • Yakalamak işi

    Pokerde blöf yakalama meraklısı idi. - Tarık Buğra

[hukuk]

  • Sanığın yargıç kararı olmaksızın hürriyetinin kısıtlanmasını doğuran koruma önlemi

    Lakin erler onu da yakalamanın kolayını bulmuşlardı. - Arif Nihat Asya

AYIKLAMA

[isim]

  • Ayıklamak işi

    Tepsiye üç ölçü pirinç koydu, pencere ışığında ayıklamaya başladı. - Oktay Rifat

AŞILAMAK

[-e]

[-i]

[tıp]

  • Vücutta bağışıklık yaratmak veya yerleşmiş bir hastalığa karşı koyabilmek için hazırlanmış bir aşıyı vücuda vermek, aşı yapmak

[tıp]

  • Başkasına hastalık geçirmek
  • Elde edilmesi istenilen herhangi bir ağacın bir parçasını anaç üzerine kaynaştırarak üretmek
  • Soğuğa sıcak, sıcağa soğuk su katmak

[mecaz]

  • Birtakım düşünce veya duyguları başkasına benimsetmek, telkin etmek, etkilemek

    Çalışıp çabaladı, sonunda bana da tahlilci bir zihniyet aşıladı. - Halide Edip Adıvar

YABALAMA

[isim]

  • Yabalamak işi

BAŞLAMAK

  • Görünmek

    Kasabanın kenar mahallelerinden sonra bir mezarlık başlardı. - Sait Faik Abasıyanık

  • Etkisini göstermek

    Kış başlarken yapraklar döküldü. - Cahit Uçuk

[-e]

  • Bir işe girişmek, harekete geçmek

    Şairliğe on sekiz yaşında gazel ve rubailerle başlamıştı. - Haldun Taner

[nesnesiz]

  • Çalışır, işler, yürür duruma girmek

    Bundan başka, evlenme hayatı da oldukça başarılı başladı. - Halide Edip Adıvar

  • Olmak, oluşmak, ortaya çıkmak, doğmak

    Şiirimiz milletimizin Anadolu'daki teşekkülü ile başlar. - Yahya Kemal Beyatlı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • başlama!

BAYILMAK

[nesnesiz]

  • Baygın duruma girmek, uyur gibi olmak, kendinden geçmek, kendini kaybetmek

    Anasının bayıldığını gören çocuk avaz avaz ağlamaya başlamıştı. - Ayşe Kulin

[-e]

[mecaz]

  • Çok hoşlanmak, çok sevmek

    Tüm güzel ve yüce şeylere bayılırım. Doğuştan duygusalımdır ben. - Nazım Hikmet

[-den]

  • Sıcak, açlık, susuzluk, yorgunluk vb. etkenlerle dayanma gücünü yitirmek

    Uzakta görülen manzaralar insana sıcaktan bunalmış ve bayılmış hissini verir. - Abdülhak Şinasi Hisar

[-i]

[argo]

  • Vermek, ödemek

    Palas pandıras evden fırlayıp bir de üstüne o kadar taksi parası bayıldığına bin pişmandı. - Elif Şafak

Birleşik Kelimeler: imambayıldı

YALABIMA

[isim]

  • Yalabımak işi

YAKLAŞMA

[isim]

  • Yaklaşmak işi, iktiran

    Bununla birlikte babasına yaklaşması pek kolay olacağa benzemiyordu. - İhsan Oktay Anar

Birleşik Kelimeler: yaklaşma eylemi, yaklaşma fiili

AYILAŞMA

[isim]

  • Ayılaşmak durumu

YAKLAŞIM

[isim]

  • Yaklaşma işi
  • Bir sorunu ele alış, ona bakış biçimi

    Yazarların analığa ve analarına yaklaşımları da çeşitlidir doğallıkla. - Adalet Ağaoğlu

YAŞMAKLI

[sıfat]

  • Yaşmak örtünmüş

    Muslin yaşmaklı sultanlar, yaldızlı arabalar Beyoğlu'nda piyasa ediyorlar. - Aka Gündüz

KAYABAŞI

[isim]

[müzik]

  • Bir Anadolu ezgisi ve bu ezgiyle söylenen koşma

[edebiyat]

  • Türk halk edebiyatında çoban türküsü

AĞILAMAK

[-i]

  • Zehirlemek
  • Bir şeye zehir katmak

BAĞLAMAK

[-e]

[-i]

  • Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak

    Gemiyi iskeleye bağlamak.

  • Düğümlemek

    İpi ipe bağlamak.

[-i]

  • Yaraya ilaç koyup bezle sarmak

    Yarayı bağlamak.

[-i]

  • Denk yapmak, paket yapmak

    Yatakları bağlamak. Eşyayı bağlamak.

  • Anlaşma yapmak

    İşleri bugün sözleşmeye bağladı.

[-i]

  • Uyulması zorunlu olmak

    Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. - Anayasa

[-e]

[-i]

  • Eklemek, bir araya getirmek, birleştirmek
  • Başka bir işle uğraşamaz durumda olmak

    Bu iş beni bağladı.

[-i]

  • Sona erdirmek, bitirmek, tamamlamak

[-i]

  • Geçişi engellemek

    Bütün yolları bağlamışlar.

[-i]

  • Birini söz veya yazı ile bağlamak, taahhüt etmek, angaje etmek

[-i]

  • Büyü, muska vb.nin aracılığıyla birinin birtakım isteklerini veya yetkinliğini engellemek, yok etmek

[mecaz]

  • Gönlünü kazanmak

    Bu davranışınız beni size bağladı.

[mecaz]

  • Birinde bir şeye karşı ilgi, istek uyandırarak o şeye ilgi, yakınlık duymasını sağlamak

[mecaz]

  • Bütün ilgisini bir yerde yoğunlaştırmak

    Kızım, ne yapsak da seni bu eve bağlayabilsek acaba? - Reşat Nuri Güntekin

Birleşik Kelimeler: biçerbağlar