BASIÖLÇER Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler
BASIÖLÇER harflerini içeren 4 harfli 23 kelime bulunuyor. 4 harfli BASIÖLÇER kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
SÖBE13,
ARLI
-
Namuslu, utangaç, sıkılgan
Ağaların yiğittir, arlıdır, oğul! - Tarık Buğra
Ata Sözleri ve Deyimler
- arlı arından, huylu huyundan vazgeçmez
SELA (Kelime Kökeni: Arapça ṣalāʾ)
-
Müslümanları bayram veya cuma namazına çağırmak, bazı yerlerde cenaze için kılınacak namazı haber vermek amacıyla minarelerde okunan dua
Su selası, gündüz, vakitli vakitsiz verilirdi. - Yahya Kemal Beyatlı
Ata Sözleri ve Deyimler
- sela vermek (veya okumak)
SERA (Kelime Kökeni: İtalyanca serra)
- Sebze ve meyvelerin yetiştirildiği ve hava şartlarına karşı korunduğu cam ve naylonla kaplı yer, limonluk, ser (II)
ASIL (Kelime Kökeni: Arapça aṣl)
-
Bir şeyin kendisi, örnek, kopya karşıtı
Bir belgenin aslı.
-
Kök, köken, kaynak
Yazının aslı resimdir.
-
Gerçeklik
Bu haberin aslı yok.
-
Soy, nesep
İnsan, dedi, aslını unutmamalıdır. - Sait Faik Abasıyanık
-
Gerçek, esas
Ama benim asıl niyetim eski sevgilisinin adını öğrenmek. - Ahmet Ümit
- Bir şeyin temelini oluşturan, ana
-
Aranılan nitelikleri en çok kendinde toplamış olan
Asıl sanat budur.
-
Bir görevde sürekli bulunan, yedek karşıtı
Asıl jüri üyesi toplantıya gelmediğinden yedek üye çağrıldı.
-
(a'sıl) Gerçekten, gerçek olarak
Bana umut vermeye çalışıyor ama asıl onun teskin edilmeye ihtiyacı var. - Ahmet Ümit
Ata Sözleri ve Deyimler
- asıl azmaz, bal kokmaz
- aslı çıkmak
- aslına bakarsan
Birleşik Kelimeler: asıl nüsha, asıl sayılar, aslı astarı, aslı faslı, aslı nesli
ASIR (Kelime Kökeni: Arapça ʿaṣr)
-
Yüzyıl
Bu cümlelerin manaları yarım, bir asır sonra anlaşılacaktır. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu
- Çağ
Birleşik Kelimeler: asrısaadet, saadet asrı
BALE (Kelime Kökeni: Fransızca ballet)
-
Belli hafif figürlere, adım atışlara, çoğunlukla sahne düzenine ve müziğe dayalı gösteri türü
Nizamlı bir hareketler sisteminin ne olduğunu anlamak için bir baleyi seyretmelisiniz. - Mehmet Kaplan
BELA (Kelime Kökeni: Arapça belā)
-
İçinden çıkılması güç, sakıncalı durum
Kumar, toplum için büyük bir beladır.
-
Büyük zarar ve sıkıntıya yol açan olay veya kimse
Hayatta dipdiri yanmak belasından da kurtulmuştum. - Yahya Kemal Beyatlı
-
Hak edilen ceza
Allah belasını verdi.
Ata Sözleri ve Deyimler
- bela (veya belasını) aramak
- bela çıkarmak
- bela getirmek
- bela kesilmek
- belalar mübareği
- bela okumak
- bela olmak
- belası
- belasını bulmak
- belaya çatmak (veya girmek veya uğramak)
- belayı satın almak
Birleşik Kelimeler: defibela, güç bela, püsküllü bela, tatlı bela, yedi bela, zor bela, ar belası, baş belası, gönül belası, namus belası, hatır belasına
SALI
-
Pazartesi ile çarşamba arasındaki gün
Pazartesi günleri üst üste iki dersi olduğundan salıları turşuya dönüyordu. - Haldun Taner
SARI
- Yeşil ile turuncu arasında bir renk, limon kabuğu rengi
-
Bu renkte olan
Ortalık sarı bir toz bulutu içinde. - Adalet Ağaoğlu
- Soluk, solgun
Ata Sözleri ve Deyimler
- sarı çizmeli Mehmet Ağa
Birleşik Kelimeler: sarıağı, sarıağız, sarıasma, sarıbalık, sarı benek, sarı bez, sarıçalı, sarıçam, Sarıçam, sarı çıyan, sarıçiçek, sarıçiğdem, sarıdiken, sarıerik, sarıfiğ, sarıgöz, sarıhalile, sarıhani, sarıhumma, sarı ırk, sarıkanat, sarı kart, sarıkız, sarıkuyruk, sarı lira, sarı nokta, sarıpapatya, sarısabır, sarısalkım, sarı sendika, sarı sıcak, sarı yağ, sarı yağız, sarıyonca, sarızambak, açık sarı, kara sarı, kirli sarı, koyu sarı, altın sarısı, atasarısı, civciv sarısı, Hint sarısı, limon sarısı, saman sarısı, yumurta sarısı
SILA (Kelime Kökeni: Arapça ṣila)
- Bir süre ayrı kaldığı bir yere veya yakınlarına kavuşma
-
Gurbetteki bir kimse için doğup büyüdüğü ve özlediği yer
Bakarım bakarım sılam görünmez / Ara yerde yıkılası dağlar var - Karacaoğlan
Ata Sözleri ve Deyimler
- sıla etmek
- sılaya gitmek
Birleşik Kelimeler: sıla hastalığı, sıla özlemi, sıla sıygası, sılayırahim, daüssıla
SIRA
-
Yan yana, art arda olan şey veya kimselerin tümü, dizi
Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar. - Sait Faik Abasıyanık
-
Bu biçimdeki topluluğun durumu
Sırayı bozmayın.
-
Belirli bir düzene ve niteliğe göre dizilme durumu
Boy sırası. Yaş sırası.
-
Bir şeye ayrılan, uygun görülen veya rastlayan zaman
Bu sırada yan odadan sesler gelmeye başlamıştı. - İhsan Oktay Anar
-
Nöbet
Dalış sırası gene gelinceye dek o koca süngerden başka bir konudan söz etmedi. - Halikarnas Balıkçısı
-
Tahtadan oturak
Oturacak yerler tahta sıralardan olur. - Salâh Birsel
- Dershane, meclis vb. yerlerde kullanılan ve oturup yazı yazacak biçimde yapılan mobilya
-
Düzen
Sıraya girmek. Sıraya dizilmek.
-
Ardı, arkası, önü ve yanı kelimelerinden sonra gelerek tamlamalar kuran ve `ardından, arkasından, önünden, yanından, beraberinde` anlamlarında kullanılan bir söz
Ardı sıra gelmek. Arkası sıra koşmak. Önü sıra gitmek. Yanı sıra yürümek.
Ata Sözleri ve Deyimler
- sıra (veya sırasını) savmak
- sıra olmak
- sırası düşmek
- sırası gelmek
- sırası gelmişken
- sırasına getirmek
- sırasına göre
- sırasını kaybetmek
- sıraya dizmek
- sıraya koymak
Birleşik Kelimeler: sıradağ, sıra dayağı, sıra dışı, sıra gecesi, sıra işi, sıra makinesi, sıra malı, sıra saygı, sıra sayı sıfatı, aklı sıra, ara sıra, ardı sıra, arkası sıra, bir sıra, keyfi sıra, önü sıra, peşi sıra, sırtı sıra, yanı sıra, o sırada, abece sırası, alfabe sırası, aşama sırası, söz sırası, tam sırası
ABES (Kelime Kökeni: Arapça ʿabes̱)
-
Gereksiz, yersiz, boş
Gönlümde sevgi bir tatlı hevesti / Sevgisiz yaşamak bence abesti - Enis Behiç Koryürek
- Akla ve gerçeğe aykırı
- Gereksiz bir biçimde
Ata Sözleri ve Deyimler
- abes bulmak
- abes kaçmak
- abesle iştigal etmek (veya uğraşmak)
BARI
- Çit
ÇARE (Kelime Kökeni: Farsça çāre)
-
Bir sonuca varmak, ortadaki engelleri kaldırmak için tutulması gereken yol, çıkar yol, çözüm yolu
Teklif ettiği çare ise şiddetli ve semereli bir tedbir olmaktan çok uzaktı. - Necip Fazıl Kısakürek
- Tedavi yolu, deva
Ata Sözleri ve Deyimler
- çaresine bakmak
Birleşik Kelimeler: hal çaresi
ALÇI
-
Alçı taşının pişirilip toz durumuna getirilmesinden elde edilerek yapılarda, sanatta, mimarlıkta ve dişçilikte kullanılan madde
Bir sanatkâr eliyle alçıdan yapılmış, bembeyaz, tertemiz bir kabartma. - Peyami Safa
Ata Sözleri ve Deyimler
- alçıya almak (veya koymak)
Birleşik Kelimeler: alçı kalıp, alçı levha, alçıpan, alçı taşı