[isim]

• Artırmak işi

  Çocuk oyunlarının büyük çoğunluğu gibi heyecanı artırma zamanı geldi. - Ayla Kutlu

• Açık artırma

[sıfat]

• Pişince şiştiği için miktarı artmış gibi görünen, artağan

  Artımlı pirinç.

• Çoğalma özelliği olan

[isim]

• Bir şeyi idareli harcayarak onun bir bölümünü artırma işi, tasarruf

• Müzayedede artırma

[sıfat]

• Tımar edilmiş (binek hayvanı)

[eskimiş]

• Bakılmış, tedavi edilmiş (yara veya hasta)

[eskimiş]

• Bakılmış, işlenmiş (ağaç, toprak vb.)

[isim]

[tarih]

• Tımar (II) sahibi olan kimse

  Bir Osmanlı sipahisinin, meseleleri kılıçla çözmeye alışmış bir Türk tımarlısının bu kadar çapraşık bir işi kavramasına imkân yoktu. - Nihal Atsız

[sıfat]

• Altı sayısının üleştirme sayı sıfatı

• Her defasında altısı bir arada olan, her birine altı

[isim]

• Batırmak işi

  Sofradakiler çorba sahanına doğradıkları ekmeklerini, çorbanın içine batırmaya başladılar. - Necati Cumalı

[isim]

• Alçak ve anlaşılmaz bir ses çıkararak konuşma

  Dinleyiciler arasında dolaşan mırıltı birden uğultu hâlini aldı. - Necati Cumalı

[sıfat]

• Taşra halkından olan (kimse), dışarlıklı

  Sonra o taşralı müteahhidin ona talip olmasıyla... - Haldun Taner

Ata Sözleri ve Deyimler

• taşralı kalmak

[isim]

• Artırma işi

[isim]

• Aşırtmak işi

[isim]

• Aştırmak işi

[isim]

• Şırlamak işi

• Gaz veya sıvının dar bir delik, kanal vb.nden geçmesiyle duyulan ses

[isim]

• Şarıldayan şeyin çıkardığı sesin adı

  Derenin şarıltısı buradan duyuluyor.

[sıfat]

• Tıraş olmuş, sakalını tıraş etmiş, matruş

  Matbaa makinisti bıyıkları tıraşlı da, çenesinin ucunda sanki alay olsun diye bırakılmış bir sakalı var. - Memduh Şevket Esendal

• Tıraşı uzamış

• Yontulmuş

[isim]

• Taşırmak işi