[isim]

[eskimiş]

• İhtiyar Rum meyhanecisi

  Barba, şuradan bize yarım okka rakı doldur. - Mahmut Yesari

[sıfat]

• Uygarlaşmamış (kavim, topluluk)

  Barbar akınlarından beri bu yollarda gördüğüm en asil atlısın. - Yahya Kemal Beyatlı

• Kaba saba, ilkel

  Bu vaziyeti haber alan köylüler türlü barbar aletlerle şehir ahalisini korumak üzere kasabaya yürümüşlerdi. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]

• Kaba ve kırıcı

[isim]

• Kalelerde mazgal ve mazgal siperlerinin oluşturduğu girintili çıkıntılı dış duvarların üst bölümü, kale korkuluğu

[isim]

• Kale duvarlarında düşmana ok atmak için açılmış delik

[isim]

• Barbar olma durumu

  Barbarlık ve gaddarlık içinde şiirin sesi duyulamaz. - Ahmet Kabaklı

[sıfat]

• Barbara özgü

  Hükûmet bu barbarca saldırıların önüne geçmemektedir. - Falih Rıfkı Atay

[zarf]

• (barba'rca) Kaba ve kırıcı bir davranışla, barbarcasına

[isim]

• Bar oyunlarında sıranın sağ başında yer alan ve oyunun düzenini sağlayan kimse

[isim]

• Bir sözün fonetik veya morfolojik yapısında yapılan büyük yanlışlık

[isim]

• Barbarlaşmak işi

[nesnesiz]

• Barbar gibi davranmak

  Önce aklını sonra sevecenliğini kullandı, sonra da açıkça barbarlaştı. - Reha Mağden

[isim]

• Barbarlaşabilmek işi