BAKIŞIMSIZLIK Harflerini İçeren 8 Harfli Kelimeler

BAKIŞIMSIZLIK harflerini içeren 8 harfli 21 kelime bulunuyor. 8 harfli BAKIŞIMSIZLIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

KIZILBAŞ18, BAKIMSIZ17, KIZIŞMAK17, BIKIŞMAK16, BALIKSIZ16, KILIKSIZ15, KABIZLIK15, KALIMSIZ15, MIZIKALI15, SIKIŞMAK15, SIKILMAZ15, KIZILMAK14, KAMIŞLIK14, BIKILMAK13, BILKIMAK13, BASIKLIK13, BASKILIK13, BAKIMLIK13, KISILMAK12, SIKMALIK12, SIKILMAK12

KISILMAK

[nesnesiz]

  • Hacmi, niceliği azalmak
  • Hafifçe kapanmak

    Nablusluların rengi, asılmış adamların rengine döndü, dudakları kısıldı. - Falih Rıfkı Atay

[mecaz]

  • Kaçıp kurtulma yolu kalmamak

    Kapana kısıldı.

SIKMALIK

[sıfat]

  • Sıkılmaya elverişli

    Sıkmalık portakal.

SIKILMAK

[nesnesiz]

  • Sıkma işi yapılmak

    Çamaşırlar sıkıldı.

[-den]

  • Can sıkıntısı duymak

    Ama lunaparkların işlemeli dönme dolaplarına bakmaktan hiç sıkılmadı. - Adalet Ağaoğlu

  • Utanıp çekinmek

    O dakikadan dakikaya daha ziyade şaşırıyor, sıkılıyor, buradan kurtulmak istiyordu. - Memduh Şevket Esendal

  • Sıkıntıya düşmek

Birleşik Kelimeler: utana sıkıla

BIKILMAK

[nesnesiz]

[-den]

  • Usanılmak

BILKIMAK

[nesnesiz]

[halk ağzında]

  • Bozulmak, yumuşamak, zedelenmek, erimek

BASIKLIK

[isim]

  • Basık olma durumu

[matematik]

  • Bir elipsin büyük ve küçük eksenleri arasındaki farkın büyük eksene oranı

BASKILIK

[isim]

  • Bir masadaki kâğıtların uçmaması için üzerlerine konulan özel biçimdeki ağırlık

BAKIMLIK

[isim]

[sinema]

[televizyon]

  • Filmin kartpostal büyüklüğünde cam bir perde üzerinde görünmesini sağlayan cihaz

KIZILMAK

[nesnesiz]

  • Kızma işi yapılmak, kızgın, öfkeli duruma gelmek

KAMIŞLIK

[isim]

  • Kamışı çok olan yer

KILIKSIZ

[sıfat]

  • Giyimi düzgün olmayan, sünepe, kıyafetsiz, süfli

    Çocuk, kılıksız ve bakımsız. - Necip Fazıl Kısakürek

[zarf]

  • Giyimi düzgün olmayan, sünepe, süfli bir biçimde

    Niye bugün buraya bu kadar kılıksız, üstelik de bir karış sakalla geldim? - Haldun Taner

KABIZLIK

[isim]

  • Kabız

KALIMSIZ

[sıfat]

  • Kalımlı olmayan, kalıcı olmayan, yok olacak, fâni

MIZIKALI

[sıfat]

  • Mızıkası olan

[isim]

[tarih]

  • Sarayın müzik takımında çalışan kimse

SIKIŞMAK

[nesnesiz]

  • Kalabalıktan dolayı birbirine çok yaklaşmak

    Üç hademe, ebe, hasta bakıcı merdivenin orta sahanlığında sıkışmışlar, sedyeyi çevirmeye çalışıyorlar. - Memduh Şevket Esendal

  • İki şey arasında kalmak

    Parmağı kapıya sıkışmış.

  • Yerinden oynamamak

    Vida sıkışmış.

  • Dar bir yere zorla sığmak veya sığdırılmak

    Karşıda apartmanın köşesine sıkışmış baraka kahveden bir adam, bir kürek ateş çıkardı. - Memduh Şevket Esendal

  • Zor bir durumda kalmak

    Osmanlı İmparatorluğu sıkışınca üç milyon asker çıkarabiliyordu. - Etem İzzet Benice

  • Sıkıntı ve darlık vermek, çarpıntı duymak

    Göğsü sıkışmış.

  • Tuvalet ihtiyacı gelmek

Birleşik Kelimeler: sıkış tıkış