[isim]

• Bakma işi

  Görenin kanını kaynatan bir tadı vardı duruşunun, bakışının. - Yaşar Kemal

Ata Sözleri ve Deyimler

• bakış atmak

[isim]

• Bakışmak işi

  İlk korku, çekingenlik anları geçtikten sonra artsız arasız bakışmaya başladılar. - İsmail Hakkı Baltacıoğlu

[nesnesiz]

[-le]

• İki veya daha çok kimse birbirine bakmak

  Ev halkı birbirlerine bakışıyorlar, söyleyecek söz bulamıyorlar. - Sermet Muhtar Alus

• Kaçamak ve gizli olarak birbirine bakmak

  Eniştemle mürebbiyenin birbirine nasıl bakıştıklarına hiç dikkat ettin mi? - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[isim]

• İki veya daha çok şey arasında konum, biçim ve belirli bir eksene göre ölçü uygunluğu, simetri

[matematik]

• Eksen olarak alınan bir doğrudan, benzer noktaları karşılıklı olarak aynı uzaklıkta bulunan iki benzer parçanın birbirine göre olan durumu, tenazur, simetri

[sıfat]

[matematik]

• Bakışımı olan, simetrili, simetrik

[isim]

• Bakışabilmek işi

[nesnesiz]

[-le]

• Bakışma ihtimali veya imkânı bulunmak

• Bakışma becerisi bulunmak

[sıfat]

[matematik]

• Aralarında bakışım bulunmayan (iki şey) veya iki yanı arasında bakışım olmayan (bir şey), simetrisiz, asimetrik

[isim]

• Bakışıvermek işi

[nesnesiz]

[-le]

• Çabucak bakışmak

[isim]

[matematik]

• Bakışımsız olma durumu, simetrisizlik, asimetri