BAHREYN Harflerini İçeren 3 Harfli Kelimeler
BAHREYN harflerini içeren 3 harfli 23 kelime bulunuyor. 3 harfli BAHREYN kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
HAB9,
NAR (Kelime Kökeni: Farsça nār, enār)
- Nargillerden, yaprakları karşılıklı, çiçekleri büyük, koyu kırmızı renkte, küçük bir ağaç (Punica granatum)
- Bu ağacın kırmızımtırak sarı sert bir kabukla örtülü, içinde çok sayıda kırmızımtırak, sulu taneler bulunduran yuvarlak yemişi
Ata Sözleri ve Deyimler
- nar gibi
Birleşik Kelimeler: narçiçeği, nar şerbeti, kudret narı
- Ateş
Ata Sözleri ve Deyimler
- nârına (veya nâra) yanmak
Birleşik Kelimeler: nârıbeyza
AYN (Kelime Kökeni: Arapça ʿayn)
- Göz
Birleşik Kelimeler: aynısefa
ABE
- Seslenmek ve dikkati çekmek için özellikle Rumeli'de kullanılan bir söz
BRE (Kelime Kökeni: Rumca)
-
`Ey, hey` anlamında kullanılan bir seslenme sözü
Bre Arslan Bey! Sen bu işi kolay mı sanırsın? - Sevinç Çokum
- `Be` yerine kullanılan bir seslenme sözü
-
`Vay` anlamında şaşma bildiren bir seslenme sözü
Bre, bu ne büyük gemi!
- Şaşkınlık, coşku anlatan bir seslenme sözü
-
Tekrarlanan iki emir kipi arasına getirilerek işin sürekliliğini anlatan bir söz
Öyle bir yol ki git bre git, bitmez. Gez bre gez. Dolaş bre dolaş. - Ahmet Rasim
BAN (Kelime Kökeni: Hırv. ban)
- Osmanlı Devleti'nde Macaristan ve Hırvatistan'da sancak beylerine ve küçük prenslere verilen unvan
BAR
-
Anadolu'nun doğu ve kuzey bölgesinde, en çok Artvin ve Erzurum yörelerinde el ele tutuşularak oynanan, ağır ritimli bir halk oyunu
Bahçesi var, bağı var, ayvası var, narı var / Atamızdan yadigâr bizde ata barı var - Halk türküsü
Ata Sözleri ve Deyimler
- bar tutmak
Birleşik Kelimeler: barbaşı, bar havası
-
Danslı, içkili eğlence yeri
Barın kapısından bir adam fırladı. - Attila İlhan
-
Ayaküstü içki içilen eğlence yeri
Barlarda, gazinolarda millî dilin konuşulduğunu pek işitmezdiniz. - Orhan Seyfi Orhon
-
Amerikan bar
Barda yan yana oturuyor, içiyoruz. - Refik Halit Karay
Birleşik Kelimeler: Amerikan bar
- Hava basıncı birimi
- Ateşten, mide bozukluğundan, ağızda, dil ve dişlerde meydana gelen acılık, pas
Ata Sözleri ve Deyimler
- bar bağlamak (veya tutmak)
- Halter sporunda ağırlığı oluşturan kiloları birbirine bağlayan metal çubuk
Birleşik Kelimeler: barparalel
BEN
-
Çoğu doğuştan, tende bulunan ufak, koyu renkli leke veya kabartı
Dedim tane tane olmuş benlerin / Dedi zülfüm değdi tel yarasıdır - Âşık Ömer
- En çok üzümde görülen olgunlaşma belirtisi
- Saçta, sakalda beliren beyazlık
Birleşik Kelimeler: örümceksi ben, et beni
- Olta veya tuzağa konulan yem
- Kuşun yavrusuna taşıdığı yem
-
Teklik birinci kişiyi gösteren söz
Bütün sevgileri atıp içimden / Varlığımı yalnız ona verdim ben - Ahmet Kutsi Tecer
- Kişiyi öbür varlıklardan ayıran bilinç
- Bir kimsenin kişiliğini oluşturan temel öge, ego
Ata Sözleri ve Deyimler
- benden
- benden günah gitti
- benden paso
- benden söylemesi
- ben hancı, sen yolcu oldukça
- benim diyen
- benim oğlum bina okur, döner döner yine okur
- beni sokmayan yılan bin (yıl) yaşasın
- ben şahımı (veya şeyhimi) bu kadar severim
- ben yokum (veya ben bu işte yokum)
Birleşik Kelimeler: benbenci, beniçinci, benmerkezci, albeni, incitmebeni, unutmabeni
NEY (Kelime Kökeni: Farsça ney)
-
Klasik Türk müziğinde ve özellikle tekke müziğinde yer alan, kaval biçiminde, yanık sesli, kamıştan yapılmış, üflemeli bir çalgı
Bu ücra ve metruk sarayda yalnız arada sırada bir Türk gencinin neyi işitiliyor. - Yahya Kemal Beyatlı
Ata Sözleri ve Deyimler
- ney üflemek (veya üfürmek)
RAB (Kelime Kökeni: Arapça rabb)
- Tanrı
REY (Kelime Kökeni: Arapça reʾy)
-
Oy
Parlamentoda itimat reyi alamayan her hükûmet şüphesiz istifa etmek zorunda kalacaktır. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
-
Düşünce, görüş, fikir
Vicdanları ile baş başa düşünüp sonra da aralarında müşavere ederek reylerini bildireceklerdi. - Tarık Buğra
Ata Sözleri ve Deyimler
- rey vermek
RAY (Kelime Kökeni: Fransızca rail)
- Tren, tramvay vb. taşıtlarda tekerleklerin üzerinde hareket ettiği demirden yol
Ata Sözleri ve Deyimler
- raydan (veya rayından) çıkmak
- rayına girmek
- rayına oturtmak
YER
-
Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân
İzinsiz bir yere gitmek ne haddime? - Memduh Şevket Esendal
-
Gezinilen, ayakla basılan taban
Ayıp bir şey gördü mü kulaklarına kadar kızarıyor, gözünü yerde bir noktaya dikip öylece kalakalıyordu. - Haldun Taner
-
Bulunulan, yaşanılan, oturulan bölge
Anadolu'nun bazı yerlerinde eski bir kocakarı itikadı vardır. - Reşat Nuri Güntekin
-
Durum, konum, vaziyet
Türkiye stratejik bakımdan önemli bir yerdedir.
- Ülke
-
Görev, makam
Askerden gelirse bakalım bir yere yerleştirebilecek miyiz? - Memduh Şevket Esendal
-
Önem
Uçağın yurt savunmasındaki yeri.
- İz
-
Üzerine yapı kurulmaya elverişli arazi, arsa
Deniz kıyısında bir yer aldılar, ev yapacaklar.
-
Ekime elverişli toprak parçası, arazi
Çorak yerde ot bitmez.
-
Bir olayın geçtiği veya geçeceği bölüm, alan, mahal
Toplantı yeri. Kaza yeri.
-
Otel, motel vb.nde kalınacak oda
Yeriniz var mı?
- Yerküre
-
Durum, konum
Sen benim yerimde olsan ne yapardın?
Ata Sözleri ve Deyimler
- yer açmak
- yer almak
- yer bakır gök demir kesilmek
- yer bulmak
- yer çevirmek
- yer değiştirmek
- yerde kalmak
- yer demir gök bakır
- yerden göğe kadar
- yerden yere çalmak
- yerden yere vurmak
- yere bakan (veya bakıp) yürek yakan
- yere bakmak
- yere baktırmak
- yere batasıca (veya batsın)
- yere batmak
- yere çalmak
- yere göğe koymamak
- yere sağlam basmak
- yere sermek
- yer etmek
- yere vurmak
- yere yığılmak
- yere yıkılmak
- yeri başka
- yeridir
- yeri gelmek
- yeri göğü ben yarattım demek
- yeri göğü birbirine katmak
- yeri göğü inletmek
- yeri göğü tırmalamak
- yeri göğü tutmak
- yerinde duramamak
- yerinde kalmak
- yerinden fırlamak
- yerinden oynamak
- yerinden oynatmak
- yerinde olmak
- yerinde saymak
- yerinde su çıkmak
- yerinde yeller esmek
- yerin dibine batırıp çıkarmak
- yerin dibine geçmek (veya batmak veya girmek)
- yerine geçmek
- yerine gelmek
- yerine getirmek
- yerine koymak
- yerine oturmak
- yerini almak
- yerini beğenmek
- yerini bulmak
- yerini doldurmak
- yerini ısıtmak
- yerini sevmek
- yerini tutmak
- yerini yapmak
- yerin kulağı var
- yeri olmak
- yeri öpmek
- yeri soğumadan
- yeri var!
- yeri yurdu belirsiz olmak
- yer kabul etmez
- yer kaplamak
- yer kapmak
- yerle beraber
- yerle bir etmek
- yerle gök bir olsa
- yerlerde sürünmek
- yerlere geçmek
- yerlere kadar eğilmek
- yerleri süpürmek
- yerle yeksan etmek
- yer öpmek
- yer tutmak
- yer vermek
- yer yarılıp içine girmek (veya geçmek)
- yer yerinden oynamak
Birleşik Kelimeler: yer adı, yer alıştırmaları, yeraltı, yer altı, yer belirteci, yerberi, yer biçimleri, yer bilimi, yer cücesi, yer çamı, yer çekimi, yer çekirdeği, yer çöküntüsü, yer değiştirme, yer domuzu, yer elması, yereşeği, yer fesleğeni, yer fıstığı, yer geçidi, yer hostesi, yer istasyonu, yer kabuğu, yer katı, yerküre, yer mantarı, yermerkezcilik, yer merkezli, yer meşesi, yer minderi, yer mumu, yer odası, yer ölçümü, yer örümceği, yeröte, yer özekçil, yer palamudu, yer pelidi, yer pırasası, yer sakızı, yer sarmaşığı, yer sarsıntısı, yer servisi, yer sıçanı, yer sofrası, yer solucanı, yer üstü, yer yağı, yer yatağı, yer yer, yer yurt, yer yuvarı, yer yuvarlağı, yeryüzü, yer zarfı, yerdegezen, yerden bitme, yerden selam, yerden temenna, yerden yapma, yere doğrulum, yeregeçen, yere yönelim, geometrik yer, kapalı yer korkusu, kara yer, köylük yer, ortalık yer, ara yerde, başı yerde, beşibiryerde, yüzü yerde, beyhude yere, boş yere, gereksiz yere, haksız yere, lüzumsuz yere, nafile yere, nahak yere, sebepsiz yere, yanlış yere, yok yere, atıştırma yeri, atış yeri, bayram yeri, bekleme yeri, besi yeri, bitirim yeri, buluşma yeri, çıkarma yeri, çıkış yeri, dalyan yeri, demir yeri, dizgi yeri, doğum yeri, edep yeri, gezinti yeri, hacet yeri, harman yeri, iş yeri, ivinti yeri, kabul yeri, kalafat yeri, kaşan yeri, kilit yeri, köy yeri, panayır yeri, park yeri, pazar yeri, piknik yeri, piyasa yeri, pot yeri, sargı yeri, satış yeri, şeref yeri, tan yeri, tırnak yeri, toplantı yeri, uğrak yeri, ut yeri, voli yeri, yangın yeri, yapı yeri, yargı yeri, yönetim yeri, ziyaret yeri, yerli yerine, ayıp yerler
YEN
-
Giysi kolu
Yalnız ellerini yıkadı, kuruladı, yenlerini indirdi. - Ömer Seyfettin
- Yılanyastığıgiller, muzgiller vb. bitki familyalarında, çiçeklerin üzerinde bir örtü gibi duran ve çoğu renkli olan bir çiçek yaprağı
- Japonya para birimi
YAR
-
Uçurum
Aşağıda daimî akislerle seslenen gürültülü, derin yarlar tehlike hissini kalbimizden ayırmıyordu. - Hamdullah Suphi Tanrıöver
Ata Sözleri ve Deyimler
- yardan atmak
Birleşik Kelimeler: yalı yar
-
Sevgili
Yâr yoluna dökülmedik dilleri neyleyim / Yâr yâr / Seni kara saplı bir bıçak gibi sineme sapladılar - Bedri Rahmi Eyuboğlu
- Dost, tanıdık
-
Yardımcı
Allah'tan başka yârim yoktur. - Şemseddin Sami
Ata Sözleri ve Deyimler
- yâr beni ansın bir koz ile, o da çürük çıksın
- yârden mi geçersin, serden mi?
- yâr olmak
Birleşik Kelimeler: zülfüyâr
YAN
-
Bir şeyin ön, arka, alt ve üst dışında kalan bölümü, profil
Yolcuların girdiği iskele yanından kendini denize attı. - Memduh Şevket Esendal
-
Sağ ve solun ortak adı, yön, taraf, cihet
Yaşlı garson yanımıza geldi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
- Yer
- Üst
-
Birlikte, beraberinde olma
Bir ara acıkıp yanlarında getirdikleri ekmek peyniri yediler. - Necati Cumalı
- Üstte, altta, arkada veya önde olmayan
-
İkinci derece olan
Çoğu kez yan uğraş olarak oyuncular filmcilikle uğraşıyordu. - Metin And
-
Tali
Siyasi partiler kadın kolu, gençlik kolu ve benzeri şekilde ayrıcalık yaratan yan kuruluşlar meydana getiremezler. - Anayasa
- Bir tarafa yönelerek
- İstekleri karşıt olan iki kişiden veya topluluktan biri
- Savaş düzenindeki ordunun iki kanadından her biri
- Bir denklemde `=` işaretiyle ayrılmış olan iki anlatımdan her biri
- Futbol veya hentbolda, topun, alanın yan çizgileri dışına çıkması, taç (II)
Ata Sözleri ve Deyimler
- -den yana
- -den yana çıkmak
- -den yana olmak
- yan bakmak
- yan basmak
- yan çizmek
- yan gelip oturmak (veya yatmak)
- yan gelmek
- yan gözle bakmak
- yanına almak
- yanına bırakmamak (veya koymamak)
- yanına kalmak
- yanına kâr kalmak
- yanına salavatla varılmaz
- yanına salavatla yaklaşılmak
- yanına yaklaştırmamak
- yanından bile geçmemiş
- yanında olmak
- yan pala Zeydün
- yan tutmak
- yan yatmak
Birleşik Kelimeler: yan atışı, yan bakış, yan cümle, yan çizgisi, yan dal, yan etki, yan flüt, yan hakem, yan kabağı, yan kâğıdı, yankesici, yan ödeme, yan sanayi, yan tesir, yantutmaz, yan tümce, yan ürün, yan yan, yan yana, yan yargıcı, yan yol, yan yüzergiller, yanı başı, yanıkara, bir yana, bir yanda, bir yandan, öte yandan, alt yanı