BABASIZ ile Oluşan Kelimeler (BABASIZ Kelime Türetme)

BABASIZ harflerinden oluşan 19 kelime bulunuyor. BABASIZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Babasız kelimesinin anlamı nedir? Babasız ile başlayan kelimeler. İçinde babasız olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

7 Harfli Kelimeler

BABASIZ16

6 Harfli Kelimeler

ABASIZ13

5 Harfli Kelimeler

ABBAS10

4 Harfli Kelimeler

BAZI10, BAZA9, BABA8, BASI8, SABA7

3 Harfli Kelimeler

BAZ8, AZI7, SAZ7, AZA6, BAS6, ABA5, ASI5, ASA4

2 Harfli Kelimeler

AZ5, AB4, AS3

AS

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Kakım

[isim]

  • İskambil, domino vb. oyunlarda bir işaretini taşıyan kâğıt veya taş, birli, bey

[sıfat]

  • Bir işte başta gelen (kimse veya şey)

    As oyuncu.

Birleşik Kelimeler: assolist, astasım, asteğmen, asyön

[kimya]

  • Arsenik elementinin simgesi

ASA (Kelime Kökeni: Arapça ʿaṣā)

[isim]

  • Bazı ülkelerde, hükümdarların, mareşallerin, din adamlarının güç sembolü olarak törenlerde taşıdıkları bir tür ağaç veya metalden değnek

[eskimiş]

  • İhtiyarların baston yerine kullandıkları uzun sopa

Birleşik Kelimeler: mareşallik asası

AB (Kelime Kökeni: Farsça āb)

[isim]

[eskimiş]

  • Su

Birleşik Kelimeler: abıhayat, abıkevser, abuhava

ABA

[isim]

[halk ağzında]

  • Abla
  • Anne

[isim]

  • Yünün dövülmesiyle yapılan kalın ve kaba kumaş
  • Bu kumaştan yapılmış yakasız ve uzun üstlük

[sıfat]

  • Bu kumaştan yapılan

[eskimiş]

  • Bu kumaştan yapılan ve dervişlerce giyilen hırka
  • Kepenek (I)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aba altında er yatar
  • aba altından sopa (veya değnek) göstermek
  • aba gibi
  • abanın kadri yağmurda bilinir
  • aba vakti yaba, yaba vakti aba
  • abayı sermek
  • abayı yakmak

Birleşik Kelimeler: aba güreşi

ASI

[isim]

  • Asma işi
  • Afiş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • asıda olmak (veya kalmak)

AZ

[sıfat]

  • Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik, çok karşıtı

    Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[zarf]

  • Alışılmış olandan, umulandan veya gerekenden eksik olarak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aza çoğa bakmamak
  • aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz
  • aza sormuşlar: "nereye?", "çoğun yanına" demiş
  • az ateş çok odunu yakar
  • az bulmak
  • az buz olmamak
  • az değil
  • az gelmek
  • az görmek
  • az günün adamı olmamak
  • azı çoğa saymak (veya tutmak)
  • az kaldı (veya kalsın)
  • az kaz, uz kaz, boyunca kaz
  • az olsun, uz olsun
  • az söyle, çok dinle
  • az tamah çok ziyan getirir
  • az veren candan, çok veren maldan
  • az yiyen çok uyur, çok yiyen güç uyur

Birleşik Kelimeler: az az, az alıcı, az buçuk, az çok, az daha, azel, az gelişmiş, az sonra, en az, azar azar, en azından

[eskimiş]

[kimya]

  • Azot elementinin simgesi

AZA (Kelime Kökeni: Arapça aʿżā)

[isim]

  • Üye

    Komşu gencine yüz vermemiş, çocuklu bir mahkeme azasıyla evlenmişti. - Reşat Nuri Güntekin

  • Vücut parçası, organ

    Bu vücut, bütün azası kırılmış, birbiri üstüne yığılmış bir külçe hâlinde. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Birleşik Kelimeler: murahhas aza

BAS (Kelime Kökeni: Fransızca basse)

[isim]

[müzik]

  • En kalın erkek sesi
  • Sesi böyle olan sanatçı
  • En kalın sesli orkestra çalgısı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bas tutmak

Birleşik Kelimeler: basbariton, basgitar, basklarnet

SABA (Kelime Kökeni: Arapça ṣabā)

[isim]

[meteoroloji]

  • Sabah yeli

Birleşik Kelimeler: saba rüzgârı, badısaba

[isim]

[müzik]

  • Klasik Türk müziğinde bir birleşik makam

AZI

[isim]

  • Köpek dişlerinden sonra içeriye doğru, alt ve üst çenenin iki yanında beşer tane bulunan ve yiyecekleri öğütmeye yarayan dişlerin ortak adı, azı dişi, öğütücü diş

[halk ağzında]

  • Öküz arabalarında ön ve arka yastıkları dingile bağlayan ağaç çivi

Birleşik Kelimeler: azı dişi

SAZ

[isim]

  • Genellikle su kıyılarında, bataklık yerlerde yetişen ince, açık sarı renkli kamış, hasır otu, kiliz, kofa

    Köyün saz kaplı, karanlık çökmüş damlarına seslendi. - Halide Edip Adıvar

[sıfat]

  • Bu kamıştan yapılmış

Birleşik Kelimeler: saz benizli, saz rengi, saz tavuğu

[isim]

[müzik]

  • Her tür müzik aracı, çalgı
  • Türk halk müziğinde bağlama, cura, tar vb. mızraplı çalgıların genel adı
  • Türk halk müziğinde kullanılan, gövdesi ağaçtan oyularak yapılmış, telli, uzun saplı çalgı, bağlama

    İnce ve yüksek bir sanat eseri olan saz da milliyetimizin bir hususiyetidir. - Abdülhak Şinasi Hisar

  • Birden çok çalgının bulunduğu takım
  • Çalgılı eğlence yeri

Birleşik Kelimeler: saz eseri, sazevi, saz semaisi, saz şairi, saz şiiri, saz takımı, ince saz, ritim saz, divan sazı, meydan sazı, elektronik sazlar, nefesli sazlar, telli sazlar, üflemeli sazlar, vurmalı sazlar, yaylı sazlar

BABA

[isim]

  • Çocuğu olan erkek, peder
  • Çocuğun dünyaya gelmesinde etken olan erkek

    Türk babanın ve Türk ananın çocuğu Türk'tür. - Anayasa

  • Kazılarda çıkarılan toprağın miktarını hesaplayabilmek için yer yer bırakılan toprak dikme
  • Çatı merteği
  • Bir ülkeye veya bir topluluğa yararlı olmuş kimse

    Atatürk Türk milletinin babasıdır.

[mecaz]

  • Anlayışlı, iyi huylu erkek

[mecaz]

  • Silah kaçakçılığı, kara para aklama ve uyuşturucu madde ticareti vb. kirli ve gizli işler yapan çetenin başı

[mecaz]

  • Koruyucu, babalık duyguları ile dolu kimse

[mecaz]

  • Ata

    Asya'daki babalarımızdan miras kalan millî şiirimizin manzum şekillerinde... - Yahya Kemal Beyatlı

[sıfat]

[argo]

  • Çok kaliteli, üstün nitelikli

[eskimiş]

  • Tarikatların bazısında tekke büyüğü

    Bektaşi babası.

[eskimiş]

  • Bu gibi kimselere verilen unvan

    Gül Baba. Nur Baba. Baba İlyas.

[denizcilik]

  • Gemi veya iskelede halatın takıldığı yuvarlak başlı iri demir, ağaç veya beton dikme

[mimarlık]

  • Bir merdivende, tırabzanın sahanlıkla birleştiği yerde bulunan dikey öge

Ata Sözleri ve Deyimler

  • baba değil, tırabzan babası
  • baba koruk (veya erik) yer, oğlunun dişi kamaşır
  • babam!
  • baba malı tez tükenir, evlat gerek kazana
  • babamın adı Hıdır, elimden gelen budur
  • babam sağ olsun
  • babana rahmet
  • babanın sanatı oğla mirastır
  • baba oğluna bir bağ bağışlamış, oğul babaya bir salkım üzüm vermemiş
  • baba olmak
  • babasına rahmet okutmak
  • babasından mal kalan, merteği içinden bitmiş sanır
  • babasının (veya babalarının) çiftliği
  • babasının hayrına
  • babasının kızı
  • babasının oğlu
  • baba vergisi görümlük, koca vergisi doyumluk

Birleşik Kelimeler: baba adam, babaanne, baba boyunduruğu, baba bucağı, babacan, baba diyarı, baba dostu, babaevi, baba hindi, baba mirası, baba nasihati, baba ocağı, baba sanlı, baba soylu, baba tarafı, baba tatlısı, baba yadigârı, baba yarısı, baba yerli, babayiğit, baba yurdu, babadan kalma, âdembaba, Âdem Baba, ağababa, ana baba, ballıbaba, beybaba, büyükbaba, cicibaba, devlet baba, dönbaba, efendibaba, kayınbaba, Noel Baba, paşababa, sütbaba, şambaba, üvey baba, vaybabamcı, Bektaşi babası, dert babası, fikir babası, fukara babası, isim babası, iskele babası, öksüz babası, para babası, şambabası, tırabzan babası

BASI

[isim]

  • Resim klişesi, dökme harf, taş kalıp kullanarak makine yardımı ile kâğıt, bez vb.ne yazı, resim, çıkarma işi, tab, edisyon

BAZ (Kelime Kökeni: Fransızca base)

[sıfat]

  • Temel

    Baz fiyat.

[isim]

[kimya]

  • Bir asitle birleştiğinde bir tuz oluşturan madde

Ata Sözleri ve Deyimler

  • baz almak

Birleşik Kelimeler: baz losyon, baz morfin, baz yük

BAZA (Kelime Kökeni: İtalyanca base)

[isim]

  • Mobilyanın uzunluğunca konulan dar ayak
  • Dolap gövdesinin zemine düzgün oturmasına yarayan çerçeve şeklindeki kaide
  • Yatağın yerden yüksek olmasını sağlayan veya sandık olarak kullanılan boş bölmesi