[sıfat]

• Herhangi bir biçimde burnu olan

• Çıkıntısı olan

[mecaz]

• Kendini beğenmiş, kibirli

[isim]

[halk ağzında]

• Buru, sancı, bağırsak bozukluğu

  Sus! Buruntu geçiriyorum, azıcık kıpırdansam falya. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[sıfat]

• Bulutlarla kaplanmış, bulutlanmış

  Hava bulutlu ve üzerinde durduğumuz tepe rüzgârlı idi. - Ahmet Haşim

[mecaz]

• Karışık, net olmayan (bellek)

[mecaz]

• Bulanık

  Bulutlu düşünceler dimağını kapladığı sırada uzun siyah kirpikleri arasından iki şimşek çaktı. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

[isim]

• Kazı veya araştırmalarla ortaya çıkarılmış olan, bazen de rast gelinerek bulunan eski çağlardan kalma eşya

• Sokakta bulunup alınan çocuk

• Herhangi bir yerde bulunup gerçekten veya hükmen sahibi bulunmayan mal

[sıfat]

• Basuru olan, hemoroitli

[sıfat]

• Betonu andıran, betona benzeyen, beton gibi, betonumsu

[sıfat]

• Buruğa benzer, buruk gibi

  Bundan kuvvet alarak âdeta bir nevi buruksu saadet içinde yaşamaktayım. - Refik Halit Karay

[isim]

[gök bilimi]

• Uzayda gaz ve toz bulutu, nebülöz

[sıfat]

• İçinde banyo bölümü olan

  Banyolu, yatağı kuş tüyü yastıklı bir oda bulacaksın. - Sait Faik Abasıyanık

• Banyodan henüz çıkmış (kimse)

  Banyolusun, üzerine bir şey giy.

[sıfat]

• Boynu olan

  Ne ince boyunlu ilaç şişesini ne kırmızı kutuyu devirdiniz. - Nazım Hikmet

[sıfat]

• Boyutu olan

  Onu bütün öbür yazarlara kıyasla bunca derin boyutlu yapan, ne kültürü ne de bilgisi idi. - Haldun Taner

[isim]

• Barokçuluk yanlısı olan kimse

[isim]

[tarih]

• Barut yapan veya alıp satan kimse

[isim]

• Balon satan kimse

[sıfat]

[argo]

• Palavracı

[isim]

• Yapılarda beton dökme işleriyle uğraşan usta veya işçi