AŞIRIVERMEK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
AŞIRIVERMEK harflerini içeren 5 harfli 34 kelime bulunuyor. 5 harfli AŞIRIVERMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
VARIŞ15,
ERMEK
-
Erişmek
Nereden geldiğini anlamadığı bir ataklığa ermişti. - Necati Cumalı
- Kavuşmak
-
Yetişip dokunmak
Eli tavana ermek.
- İnsan veya bitki büyüyüp gelişmek, yetişmek
-
Ürün olgunlaşmak
Arpalar erdi de gelin, girdik yolmaya - Halk türküsü
- Kendini Tanrı yoluna vermiş kimse insanüstü kutsal bir aşamaya erişmek
Ata Sözleri ve Deyimler
- erdiğine erer, ermediğine taş atar
Birleşik Kelimeler: aşermek
EMARE (Kelime Kökeni: Arapça emāre)
-
Belirti, iz, ipucu
Fakat hepsinin yüzünde korku ve endişe emarelerini ayan beyan görmüştüm. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
KREMA (Kelime Kökeni: İtalyanca crema)
- Bir tür yumurtalı süt tatlısı
- Kaymak
- Kevgirden geçirilmiş sütle koyulaştırılmış çorba
KAMER (Kelime Kökeni: Arapça ḳamer)
- Ay
Birleşik Kelimeler: kamer balığı
KEREM (Kelime Kökeni: Arapça kerem)
- Soyluluk, ululuk, büyüklük, asalet
-
Bağış olarak verme, iyilik, cömertlik, eli açıklık, lütuf
Bir başka kerem beklemez artık gelecekten. - Yahya Kemal Beyatlı
Ata Sözleri ve Deyimler
- kerem buyurun (veya eyleyin)
- kerem etmek
Birleşik Kelimeler: kerem sahibi
KEMER (Kelime Kökeni: Farsça kemer)
-
Bele dolayarak toka ile tutturulan, kumaş, deri veya metalden yapılan bel bağı
Nihat elinde tuttuğu kemeri denize fırlatıp attı. - Peyami Safa
- Etek, pantolon vb. giysilerin bele gelen bölümü
- Emniyet kemeri
-
Tümsekli
Kemer burun.
-
Kemiklerden oluşan yay biçimindeki yapı
Kaş kemeri. Damak kemeri. Ayak kemeri.
- Katmanlı kayaçlarda bir kıvrımın kabarık tepe yeri, tekne karşıtı
-
İki sütun veya ayağı birbirine üstten yarım çember, basık eğri, yonca yaprağı vb. biçimlerde bağlayan ve üzerine gelen duvar ağırlıklarını, iki yanındaki ayaklara bindiren tonoz bağlantı
Büyük bir camiydi bu. Minareleri, kubbeleri, kemerleri ve parmaklıklı pencereleri filan hepsi tamamdı. - Oğuz Atay
- Özellikle yolculukta kullanılan, üzerinde altın, para yerleştirmeye yarar gözleri olan meşin kuşak
Ata Sözleri ve Deyimler
- kemer (veya kemerini) sıkmak
- kemeri dolu olmak
Birleşik Kelimeler: kemer bağlama, kemer gözü, kemer patlıcanı, bel kemeri, emniyet kemeri, su kemeri
- Antalya iline bağlı ilçelerden biri
- Burdur iline bağlı ilçelerden biri
KEMRE
- Gübre, tezek
- Deride kalınlaşmış kir tabakası
- Başta olan kepek
Ata Sözleri ve Deyimler
- kemre bağlamak
MARKE (Kelime Kökeni: Fransızca marqué)
- `Takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncuyu yakından izlemek, tutmak, gölgelemek, markaja almak` anlamındaki marke etmek birleşik fiilinde geçen bir söz
MEREK
- Samanlık, odunluk, hayvan yemi deposu veya ahır
MERAK (Kelime Kökeni: Arapça merāḳ)
-
Bir şeyi anlamak veya öğrenmek için duyulan istek
Biraz sonra yine bazı sesler işittim / Merak ile merdivenin başına gittim - Enis Behiç Koryürek
-
Bir şeyi edinme, yapma, bir şeyle uğraşma isteği
Öteden beri güzel giyinmeye, güzel konuşmaya merakım vardır. - Reşat Nuri Güntekin
-
Düşkünlük, heves
Meslek dışında biricik merakı, kendi tabiriyle hobisi fotoğrafçılıktı. - Haldun Taner
- Kaygı, tasa
Ata Sözleri ve Deyimler
- meraka düşmek
- meraka sokmak
- merak etmek
- merak getirmek
- merakına dokunmak
- merakından çatlamak
- merakını mucip olmak
- merakını uyandırmak
- merak olmak
- merak sarmak (veya duymak veya salmak)
- merakta bırakmak
- merakta kalmak
- meraktan çatlamak
- meraktan ölmek
Birleşik Kelimeler: kırkmerak
IRMAK
-
Çoğunlukla denize dökülen, özellikle genişliği ve taşıdığı su niceliği bakımından en büyük akarsu, nehir
Sakarya sanki adı duyulmadık hatta adı konmadık bir ırmaktı. - Tarık Buğra
Ata Sözleri ve Deyimler
- ırmağı geçerken at değiştirilmez
- ırmak kenarına çeşme yapılmaz
Birleşik Kelimeler: ırmak roman, deli ırmak
KIRMA
- Kırmak işi
- Pili
-
Kırılmış veya dövülmüş tahıl
Buğday kırması.
- Basılı kâğıtları forma durumuna getirmek için belli yerlerinden bükme ve katlama işi
-
Ot bitmeyen bayır
Yeşerir bayırlar, çöller, kırmalar / Nakışların bugün dört yanın dağlar. - Âşık Ali İzzet
-
Ortasından kırılarak doldurulan (tüfek)
Mustafa, kırma tüfeğe bir kurşun sürdü. - Yaşar Kemal
-
Melez
Arap kırması bir at.
- Yabancı etkilerle özgün niteliğini yitirmiş olan
Birleşik Kelimeler: divani kırması, minare kırması
MIRRA (Kelime Kökeni: Arapça mirra)
- Acılık veren sıvılarla özel bir biçimde kaynatılarak pişirilen bir tür acı kahve
RAKIM (Kelime Kökeni: Arapça rāḳim)
- Yükselti
KIRIM
-
Savunmasız insanların veya tutsakların toplu olarak öldürülmesi, katliam
İçtenlik insanları kırımlara, cinayetlere, haksızlıklara sürüklemiş. - Salâh Birsel
- Hayvanların hastalık, soğuk gibi sebeplerle ölmesi
Birleşik Kelimeler: et kırımı, soykırım