Aşık ile Biten Kelimeler
AŞIK ile biten 20 kelime bulunuyor. Sonu AŞIK olan kelime listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Aşık kelimesinin anlamı nedir? Aşık ile başlayan kelimeler. İçinde aşık olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
10 Harfli Kelimeler
BAĞLILAŞIK24
9 Harfli Kelimeler
ÇALAKAŞIK16
8 Harfli Kelimeler
BAĞDAŞIK23, BAĞLAŞIK21, ÇAPRAŞIK19, TOPLAŞIK17, KAYNAŞIK14, SIRNAŞIK14, SARMAŞIK14, YAKLAŞIK14, KARMAŞIK13
7 Harfli Kelimeler
GÜNAŞIK17, BULAŞIK14, DOLAŞIK14, YANAŞIK13, YARAŞIK13, ALMAŞIK12, ANLAŞIK11
5 Harfli Kelimeler
KAŞIK9
4 Harfli Kelimeler
AŞIK8
ÂŞIK (Kelime Kökeni: Arapça ʿāşiḳ)
-
Bir kimseye veya bir şeye karşı aşırı sevgi ve bağlılık duyan, vurgun, tutkun kimse
Güzeller deniz kenarına geldikleri zaman âşıklar da kale burçlarına ve bedenlerine dolarlar. - Asaf Halet Çelebi
- Birbirini seven bir çiftten kadına oranla genellikle erkeğe verilen ad
-
Halk ozanı
Dinleyin âşıklar benim sözümü / Felek yaktı kül eyledi özümü - Halk türküsü
-
Dalgın, kalender kimse
Âşık yine geç kaldın.
-
`Ahbap, arkadaş` anlamında kullanılan bir seslenme sözü
Âşık! Anlat bakalım, neler yaptın?
Ata Sözleri ve Deyimler
- âşığa Bağdat sorulmaz
- âşığa Bağdat uzak değil
- âşığı kesilmek
- âşığın gözü kördür
- âşık, âlemi kör, dört yanını duvar sanır
- âşık etmek
- âşık olmak
Birleşik Kelimeler: badeli âşık, sırsıklam âşık
- Aşık kemiği
- Aşırma
Ata Sözleri ve Deyimler
- aşığı cuk oturmak
- aşık atmak
- aşık atmak (veya oynamak)
- aşık daima bey oturmaz
Birleşik Kelimeler: aşık kemiği
KAŞIK
- Sulu veya bazı ufak taneli yiyecekleri ağza götürmeye yarayan saplı sofra aracı
- Ucu iğneli kaşık biçimindeki olta
Ata Sözleri ve Deyimler
- kaşık atmak (veya çalmak)
- kaşık kadar
- kaşıkla verip kepçeyle geri almak
- kaşıkla yedirip sapıyla (gözünü) çıkartmak
- kaşık sallamak
Birleşik Kelimeler: kaşık çalımı, kaşık düşmanı, kaşık havası, kaşık kaşık, kaşık otu, kaşık oyunu, kaşık tırnak, çalakaşık, tahta kaşık, çay kaşığı, çorba kaşığı, kahve kaşığı, tatlı kaşığı
ANLAŞIK
- Aralarında anlaşma bulunan taraflardan, kimselerden biri
ALMAŞIK
- İki veya daha çok şeyin sıralanmasında karşılıklı değil, aralıklı olarak sağda ve solda yerleşmiş olan
- Almaşlı olarak işleyen, mütenavip, alternatif
Birleşik Kelimeler: almaşık yapraklar
KARMAŞIK
-
İçinde aynı cinsten birçok öge bulunan, birbirine az çok aykırı birçok şeyden oluşan, mudil
Bu çeşitten karmaşık soruları bir çırpıda çözmeye kalkışacak değilim buracıkta. - Nermi Uygur
- Çözeltide kendisini oluşturan parçalara iki yönlü olarak ayrışan (iyon veya birleşik), kompleks
- Üstün teknolojisi olan, sofistike
- Ögelerinin veya gerekli işlemlerin sayısının çokluğu, çeşitliliği yüzünden anlaşılması, yapılması güç olan, komplike
- Anlaşılması güç olan (durum), sofistike
Birleşik Kelimeler: karmaşık sayı
YANAŞIK
- Yanaşmış durumda olan
-
Yanaşmış bir biçimde
Arabalar kapı önündeki kaldırıma yanaşık park etmişler. - İnci Aral
Birleşik Kelimeler: yanaşık düzen, yanaşık nizam
YARAŞIK
- Yaraşma, uyma, uygunluk
Ata Sözleri ve Deyimler
- yaraşık almak
KAYNAŞIK
- Birbirine kaynamış, kaynaşmış
- Kıpırdak, oynak (kadın)
SIRNAŞIK
- Can sıktığına, rahatsız ettiğine aldırmadan bir kimseden sürekli, yalvarırcasına istekte bulunan ve bu isteğinde direnen (kimse)
- Rahatsız eden, sıkıntı veren
-
Yapmacık
Beni görünce sırnaşık bir tebessüm yayıldı suratına. - Elif Şafak
SARMAŞIK
-
Sarmaşıkgillerden, koyu yeşil renkli, değişik biçimli yaprakları olan, sap ve dallarından çıkan küçük ek köklerle dik, düz yerlere yapışarak tırmanan bitki (Hedera helix)
Rüzgârın balkon sarmaşıklarında ıslıklar çaldığı bir akşamdı. - Attila İlhan
Birleşik Kelimeler: çit sarmaşığı, deniz sarmaşığı, duvar sarmaşığı, Japon sarmaşığı, kuzu sarmaşığı, orman sarmaşığı, yer sarmaşığı
YAKLAŞIK
-
Gerçek değeri ve miktarı değil, ondan az fazla veya eksik bir niceliği gösteren, aşağı yukarı bir değerlendirme yapılarak bulunan, ortalama, takribî
Yaklaşık bir hesap. Yaklaşık bir sayı.
Ata Sözleri ve Deyimler
- yaklaşık olarak
Birleşik Kelimeler: yaklaşık bilgi, yaklaşık değer
BULAŞIK
-
Yiyecek veya içecekle kirletilmiş mutfak eşyası veya kap kacak
Gemide bulaşık yıkamak kolay iş değildi. - Azra Erhat
-
İz, etki, kalıntı
Daha balayının bulaşığı geçmedi. - Burhan Felek
-
Kirli
Bulaşık kap.
-
Düzensiz, karışık
Bu karmakarışık ve bulaşık âlemi kendi hâline bırakırdı. - Abdülhak Şinasi Hisar
-
Yapışkan, sulu
Böyle bir sivri akıllı, bulaşık biri çıkar ortaya, dirliği düzeni berbat eder. - Kerim Korcan
Birleşik Kelimeler: bulaşık adam, bulaşık bezi, bulaşık deniz, bulaşık deterjanı, bulaşık eldiveni, bulaşık gemi, bulaşıkhane, bulaşık iş, bulaşık makinesi, bulaşık suyu, bulaşık tozu
DOLAŞIK
-
Karışık (saç, ip vb.)
Bir buğday benizli zülfü dolaşık / Gitme diye beni yolda eğler var - Karacaoğlan
-
Dolaşarak giden (yol)
Tozlu ve dolaşık yollar üzerinde saatlerce taban tepmiş. - Ahmet Haşim
-
Kolay çözülmeyecek veya içinden çıkılmayacak derecede karışık
Birtakım dolaşık işleri yüzünden istifasını verip çekildi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
-
Amacını doğrudan doğruya değil de dolayısıyla sezdiren
Dolaşık ve tutuk bir dille, yarı anlaşılır yarı anlaşılmaz cümleler mırıldanmaya başladı. - Peyami Safa
ÇALAKAŞIK
- Soluk almadan yiyerek
TOPLAŞIK
- Bir araya getirilmiş, toplu hâle getirilmiş