[isim]

[eskimiş]

• Yapıların duvar ve tavanlarına süslemeler yapan usta, bezekçi

  Fırçayı tutamıyor parmakları nakkaşın / Mermeri oymaz oldu eli heykeltıraşın - Faruk Nafiz Çamlıbel

• Nakışçı

[sıfat]

• Sadece bir pırlantası veya elması olan (yüzük, küpe)

  Pırlanta gerdanlığı da tektaş küpesi de zümrüt yüzüğü de kendinin olsun! - Sermet Muhtar Alus

[isim]

• Aynı ırktan olanlardan her biri

[isim]

[bitki bilimi]

• Turpgillerden, şalgama benzeyen bir bitki

[isim]

[hayvan bilimi]

• Kuyruksuz kurbağanın yumurtadan yeni çıkmış kurtçuğu

[isim]

• Aynı kanı taşıyan, aynı soydan olanlardan her biri

  Asırlarca birbirlerinden ayrı yaşayan kandaşlar... - Falih Rıfkı Atay

[isim]

[eskimiş]

• İş arkadaşı

[isim]

• Aynı dinden olan kimse

Ata Sözleri ve Deyimler

• dindaş olmak

[isim]

• Aynı dili konuşanlardan her biri

[isim]

[eskimiş]

• Mezar soyguncusu

[isim]

• Birinin sırrını bilecek kadar ona yakın olan kimse, mahrem

  Her konuda yardımcı olabilecek güvenilir bir sırdaş bulmam gerekiyordu. - Refik Erduran

Ata Sözleri ve Deyimler

• sırdaş olmak

[isim]

[halk ağzında]

• Akran

[isim]

• Birinden yana olan veya bir düşünceye, bir isteğe katılan, onu destekleyen kimse, yanlı, taraflı, taraftar

  En hararetli İngiliz yandaşları, üzgün ve umutsuz. - Attila İlhan

[isim]

• Beş tane taşla oynanan bir çocuk oyunu türü

[isim]

• Ağır ritimlerle başlayan ve giderek hızlanan Macar halk dansı