[zarf]

• Açıkça, belli ederek, saklamadan

  Kötülüğün aşikâre yapıldığını hiç gördün mü Ali ağa? - Sait Faik Abasıyanık

[nesnesiz]

• Hamilelikte bazı yiyeceklere karşı aşırı düşkünlük göstermek, çok arzulamak veya nefret etmek, tiksinmek

[sıfat]

• Âşığa yaraşır bir biçimde olan

  Sende başka âşıkane müsvedde varsa bana ver. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[zarf]

• Âşığa yaraşır bir biçimde

  Bir de yağmur sesi var ki Sabahattin ona da âşıkane, mestane kulak kabartır. - Salâh Birsel

[sıfat]

• Aşaması olan, kademeli

[isim]

• Âşık olanın durumu

[isim]

• Aşılamak işi, telkih

  Üçüncü kategoride, vatandaşlık bilinci aşılamaya çalışan yazılar toplanıyordu. - Elif Şafak

• Yeni aşılanmış ağaç

  Aşılamaları sık sık sulamalı.

• Soğuğa sıcak, sıcağa soğuk su katma

[sıfat]

• Bu yolla elde edilmiş

  Aşılama su.

• Bitkilerin aşı yoluyla üretilmesi, ilkah

[sıfat]

• Aşılanmış (ağaç)

[nesnesiz]

• Aşma işine konu olmak

[nesnesiz]

• Birbirine sürtünerek incelmek

• Eskimek, yıpranmak

• Çıkıntıları silinmek, düzleşmek

[-i]

[-den]

• Yüksek veya geçilmesi güç bir yerin üstünden diğer yanına geçirmek

[-i]

[argo]

• Çalmak, çalıp götürmek, araklamak

  Borcunu ödeyemeyecek fakat bavulunu oradan nasıl aşırabilecekti? - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[-e]

[-i]

• Tehlike içinde bulunan bir şeyi acele kaçırmak

  Yangın büyüyünce eşyayı bostana aşırdılar.

[edebiyat]

• Başkasının eserinden parçalar alıp kendisininmiş gibi göstermek

[isim]

• Aşırtmak işi

[isim]

• Aştırmak işi

[ünlem]

• Şaşma, hatırlama, sevinme, acıma, üzülme, kızma vb. duyguların anlatımına güç kazandıran söz

  A, ne güzel!

  A, sen burada mıydın?

[isim]

[teklifsiz konuşmada]

• Birbirleriyle sevişen erkek ve kadından her biri

[isim]

• Aşçının yaptığı iş

Ata Sözleri ve Deyimler

• aşçılık etmek

[sıfat]

• Kolaylıkla yıpranmayan, aşınmayan