AĞRIMA ile Oluşan Kelimeler (AĞRIMA Kelime Türetme)

AĞRIMA harflerinden oluşan 20 kelime bulunuyor. AĞRIMA kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Ağrıma kelimesinin anlamı nedir? Ağrıma ile başlayan kelimeler. İçinde ağrıma olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

6 Harfli Kelimeler

AĞRIMA15

5 Harfli Kelimeler

IRAMA7

4 Harfli Kelimeler

AĞIM13, AĞIR12, AĞMA12, AĞRI12, ARMA5

3 Harfli Kelimeler

AĞI11, AĞA10, ARI4, AMA4, IRA4, RAM4, ARA3

2 Harfli Kelimeler

9, AM3, IR3, MA3, AR2, RA2

AR (Kelime Kökeni: Fransızca are)

[isim]

  • 100 m² değerinde yüzey ölçü birimi

    Bir ar, kenarı on metre olan bir karenin alanıdır.

[isim]

  • Utanma, utanç duyma

    Kınamazlar güzel sevse yiğidi / Güzel sevmek koç yiğide ar değil - Karacaoğlan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ar damarı çatlamış
  • ar dünyası değil kâr dünyası
  • ar etmek
  • arına dokunmak
  • ar namus tertemiz
  • ar ve hayâ perdesi yırtılmak
  • ar yılı değil, kâr yılı

Birleşik Kelimeler: ar belası

[kimya]

  • Argon elementinin simgesi

RA

[kimya]

  • Radyum elementinin simgesi

ARA

[isim]

  • İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, aralık, boşluk, mesafe
  • İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla
  • Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi

    Son zamanlarda aralarının iyi olmadığının farkındayım. - Elif Şafak

  • İç

    Aralarında anası babası ile Binnaz'ın da bulunduğu on sekiz işçiydiler. - Necati Cumalı

[sinema]

[tiyatro]

  • Bir oyunda, bir filmde izleme sırasında dinlenmek üzere verilen kısa süre, antrakt

[spor]

  • Toplu jimnastik dizilmelerinde, sıradakilerin birbirlerinden yanlamasına olan uzaklıkları

[spor]

  • Spor karşılaşmalarında oyuncuların dinlenmek ve taktik almak için kullandıkları süre

Ata Sözleri ve Deyimler

  • arada çıkarmak
  • arada kalmak
  • arada kaynamak
  • aradan çekilmek
  • aradan çıkarmak
  • aradan çıkmak
  • aradan kaldırmak
  • aradan sıyrılmak
  • araları limoni olmak
  • aralarına kara kedi girmek
  • aralarında dağlar kadar fark olmak
  • aralarındaki buzları eritmek
  • aralarından kara kedi geçmek
  • aralarından su sızmamak
  • araları şekerrenk (veya serin) olmak
  • arası (veya araları) açılmak (veya açık olmak veya bozulmak)
  • arası geçmeden
  • arası hoş (veya iyi) olmamak
  • arası hoş (veya iyi) olmamak
  • arasına (veya aralarına) karışmak
  • arasını (veya aralarını) açmak (veya bozmak)
  • arasını (veya aralarını) bulmak
  • arası olmamak
  • arası soğumak
  • ara vermeden
  • ara vermek
  • araya (veya aralarına) soğukluk girmek
  • araya almak
  • araya girmek
  • araya gitmek
  • araya kaynayıp gitmek
  • araya koymak
  • araya vermek
  • arayı açmak
  • arayı soğutmak
  • arayı yapmak

Birleşik Kelimeler: ara bağlantı, ara başlık, ara bono, arabozan, ara bozucu, ara bulma, ara bulucu, ara cümle, ara deniz, ara eleman, ara kapı, ara kararı, ara kazanç, ara kesit, ara konakçı, ara mal, ara nağme, ara pası, ara seçim, ara sıcak, ara sınav, ara sıra, ara sokak, ara söz, ara tümce, ara yerde, ara yön, arayüz, arada bir, açık ara, bir ara, o ara, uzak ara, beşibirarada, bu arada, apış arası, çatı arası, devletler arası, devre arası, gezegenler arası, gözeler arası, hafta arası, hücreler arası, kentler arası, kıtalar arası, kişiler arası, kulüpler arası, mahalle arası, memleketler arası, milletlerarası, okullar arası, öğle arası, satır arası, şehirler arası, tavan arası, toplumlar arası, uluslararası, ülkeler arası, üniversiteler arası, metinler arasılık

AM

[isim]

[kaba konuşmada]

  • Dişilik organı

[kimya]

  • Amerikyum elementinin simgesi

IR

[kimya]

  • İridyum elementinin simgesi

[isim]

  • 343 yır

ARI

[sıfat]

  • Temiz
  • Yabancı şeylerden arınmış, katışıksız, saf(II), halis, öz(II)
  • Günahsız

Birleşik Kelimeler: arı duru, arı kil, arı sili, eteği arı

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Zar kanatlılardan, bal ve bal mumu yapan, iğnesiyle sokan böcek (Apis mellifica)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • arı bal alacak çiçeği bilir
  • arı bey olan kovana üşer
  • arı gibi
  • arı gibi eri olanın dağ kadar yeri olur
  • arı gibi sokmak
  • arı kızdıranı sokar
  • arının yuvasına kazık (veya çöp) dürtmek
  • arı söğüdü, akıllı öğüdü sever

Birleşik Kelimeler: arı beyi, arı biti, arı dalağı, Arıkovanı, arı kovanı, arı kuşu, arı sütü, ana arı, ağaç arısı, bal arısı, eşek arısı, yaban arısı, yaprak arısı

ÂMÂ (Kelime Kökeni: Arapça aʿmā)

[sıfat]

  • Görme engelli

[bağlaç]

  • Çelişkili ve tutarsız iki cümleyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz, amma, lakin, velakin

    Para kazanmayı hiç sevmiyordu ama hesapsız harcamaya bayılıyordu. - Necati Cumalı

  • Uyarma veya şartlı bir ifade niteliğinde olan bir cümleyi, başka bir cümleye bağlamaya yarayan bir söz

    Fala inanmam ama fırsat bulursam baktırmadan da yapamam. - Kemal Tahir

  • Beklenmeyen bir sonucu anlatan iki cümleyi onun sebebi durumunda olan cümleye bağlayan bir söz

    Gerçi yeni nesil, eskiyi öğrenmekte bir fayda görmüyor ama ben gene de yazayım. - Burhan Felek

  • Bir yargıyı veya bir buyruğu pekiştirmek için de kullanılan bir söz

    Güzel ama güzel bir söz söyledi.

  • Bazen dikkati çekmek için cümlenin sonuna getirilen bir söz

    Gerçi vekillerden bazıları yerli yerinde duruyordu ama! - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ama ne
  • aması maması yok!
  • aması var

IRA

[isim]

  • Karakter

RAM (Kelime Kökeni: Farsça rām)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Boyun eğen, kendini başkasının buyruğuna bırakan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ram etmek
  • ram olmak

ARMA (Kelime Kökeni: İtalyanca arma)

[isim]

  • Bir devletin, bir hanedanın veya bir şehrin simgesi olarak kabul edilmiş resim, harf veya şekil, ongun (II)

[denizcilik]

  • Geminin yürümesine hizmet eden direk, seren, ip, halat ve yelken takımı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • arma donatmak
  • arma soymak
  • arma uçurmak (veya budatmak)

IRAMA

[isim]

  • Iramak işi

[isim]

  • İplik, sicim, tel vb. ince şeylerden kafes biçiminde yapılmış örgü

    Balık ağı. Tenis ağı.

  • Örümcek vb. hayvanların salgılarıyla oluşturdukları örgü
  • Ulaşım ve iletişim gibi alanlarda ülkenin her yerine yaygınlaştırılmış şebeke

    Cumhuriyetin onuncu yılında ülkemiz demir ağlarla örülmüştü.

[mecaz]

  • Tuzak

    Onu, ağına düşmüş bir av gibi ne öldürdü ne ondurdu. - Samiha Ayverdi

[spor]

  • Oyun alanını ortadan ikiye bölen iple yapılmış örgü, file

[spor]

  • Çaprazlama örgü ile yapılan ve kale direkleri arkasına gerilen örgü, file

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ağ atmak (veya bırakmak)
  • ağ çekmek
  • ağına düşürmek

Birleşik Kelimeler: ağbenek, ağbeneklilik, ağ iğnesi, ağ ipliği, ağ kayığı, ağ kepçe, ağ kurdu, ağ kurşunu, ağ mantarlar, ağ tabaka, ağ tonoz, ağ torba, ağ yatak, dış ağ, genel ağ, iç ağ, serpme ağ, yerel ağ, alamana ağı, bilgisayar ağı, bilişim ağı, borda ağı, boru ağı, çektirme ağı, çevirme ağı, dalyan ağı, dip ağı, ıstakoz ağı, iletişim ağı, karides ağı, marya ağı, sürtme ağı, voli ağı

[isim]

  • Pantolon veya külotun apış arasına gelen yeri, apışlık

AĞA

[isim]

  • Geniş toprakları olan, sözü geçen, varlıklı kimse

    Sonra köy ağası hazretleri bizim de kıçımıza atacak tekmeyi. - Nazım Hikmet

  • Halk arasında sayılan ve sözü geçen erkeklere verilen unvan
  • Ağabey

    Köye varınca ağamdan parasını muhakkak alır, sana veririm. - Etem İzzet Benice

  • Okuryazar olmayan yaşlı kimselerin adlarıyla birlikte kullanılan san

[sıfat]

[mecaz]

  • Cömert, eli açık

[halk ağzında]

  • Koca

[tarih]

  • Osmanlı Devleti'nde bazı kuruluşların başında bulunanlara verilen resmî san

    Yeniçeri ağası. Çarşı ağası.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ağa borç eder, uşak harç
  • ağanın alnı terlemezse ırgadın burnu kanamaz
  • ağanın eli tutulmaz
  • ağanın gözü ata tımardır
  • ağanın gözü öküzü semiz eder
  • ağanın gözü, yiğidin sözü
  • ağanın malı çıkar, uşağın canı

Birleşik Kelimeler: ağababa, ağabey, ağa kapısı, ağa yamağı, ak ağa, hacıağa, hıyarağa, iç ağa, silahtar ağa, acemi ağası, alkış ağası, çarşı ağası, eyyam ağası, hadım ağası, harem ağası, hıyarağası, kahve ağası, kantar ağası, kapı ağası, kızlar ağası, kolağası, köy ağası, tatar ağası, yalı ağası, yeniçeri ağası

AĞI

[isim]

  • Zehir

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ağı gibi

Birleşik Kelimeler: ağı ağacı, ağı çiçeği, ağı otu, sarıağı

AĞIR

[sıfat]

  • Tartıda çok çeken, hafif karşıtı

    Kurşun, ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır.

  • Çapı, boyutu büyük

    Ağır top.

  • Yavaş

    Adam ağır adımlarla gelip masanın başına geçiyor. - Esat Mahmut Karakurt

  • Yoğun

    Evin sofasına girer girmez kendisini ağır bir duman karşıladı. - Abbas Sayar

  • Fiziksel sebeplerden dolayı güç işiten (kulak)

[mecaz]

  • Değeri çok olan, gösterişli

    Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Canan'ın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi. - Mithat Cemal Kuntay

[mecaz]

  • Çetin, güç

    Denizcilik tarihinin en ağır sorumluluklarından birini üzerine alıyordu. - Feridun Fazıl Tülbentçi

[mecaz]

  • Ciddi

[mecaz]

  • Sıkıntı veren, bunaltan

[mecaz]

  • Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı

    Kızmıştım, Keziban'a söylenecek şöyle ağır bir söz arıyordum. - Nurullah Ataç

[mecaz]

  • Ağırbaşlı, ciddi

    Bu, on dokuz yaşında ufak tefek bir kızdı fakat otuz yaşındaki bir insandan daha ağırdı. - Halide Edip Adıvar

[mecaz]

  • Keskin, boğucu (koku)

    Bu koku, en hafif rüzgârla burnu kuvvetli bir adama uzaktan kendini hissettirecek kadar ağırdır. - Falih Rıfkı Atay

  • Kısık, alçak

    Ağaya pek duyurmak istemeyen ağır bir sesle kulağıma eğildi. - Osman Cemal Kaygılı

[mecaz]

  • Davranışları yavaş olan

[mecaz]

  • Sindirimi güç (yiyecek)

    Ağır bir yemek.

[isim]

[spor]

  • Ağır sıklet

    Yıllarca ağırda güreşti.

[zarf]

  • Yavaş bir biçimde

    Cüneyt Bey sözlerini tartıyormuş gibi ağır söylüyordu. - Etem İzzet Benice

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ağır basar, yeğni kalkar
  • ağır basmak
  • ağır basmak
  • ağır çekmek
  • ağırdan almak
  • ağır durmak
  • ağır gelmek
  • ağır git ki yol alasın
  • ağırına gitmek
  • ağır işitmek (veya duymak)
  • ağır kaçmak
  • ağır kazan geç kaynar
  • ağır ol!
  • ağır ol, batman gel
  • ağır otur ki bey (veya molla) desinler
  • ağır oturmak
  • ağır söylemek
  • ağır taş yerinden oynamaz
  • ağır yongayı yel kaldırmaz

Birleşik Kelimeler: ağır ağır, ağır aksak, ağır araç, ağırayak, ağırbaşlı, ağırcanlı, ağır ceza, ağır ceza mahkemesi, ağır çekim, ağırelli, ağır ezgi, ağır hapis cezası, ağır hasta, ağır hava, ağır hidrojen, ağır iş, ağırkanlı, ağır kayıp, ağır kusur, ağır küre, ağır makineli, ağır para cezası, ağır sanayi, ağır sıklet, ağır söz, ağır su, ağır top, ağır uyku, ağır vasıta, ağır yağ, ağır yara, eli ağır, eline ağır, uykusu ağır, yarı ağır sıklet