[sıfat]

• Ağı bulunan

[isim]

• Kastamonu iline bağlı ilçelerden biri

[sıfat]

• Bir bağ ile tutturulmuş olan

  Günlerden beri bağlı duran demir, sert bir hırıltıyla denize daldı. - Halikarnas Balıkçısı

• Gerçekleşmesi bir şartı gerektiren, vabeste

  Ekinlerin gürleşmesi yağmura bağlıdır, Sevincimiz üzüntümüz / Hep sana bağlı - Behçet Necatigil

• Sınırlanmış, sınırlı

  Tüzüğe bağlı bir işlem.

• Kapatılmış olan, kapalı

  Bağlı geçit.

• Bir kuruluşun yetkisi altında bulunan

  Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun bağlı kuruluşlarını ziyaret ettim.

[mecaz]

• Bir kimseye, bir düşünceye, bir hatıraya saygı, aşk vb. duygularla bağlanan, sadık, tutkun

  Çocuklarına bağlı ana.

[halk ağzında]

• Halk inanışına göre, büyü etkisiyle cinsel güçten yoksun edilmiş (erkek)

Ata Sözleri ve Deyimler

• bağlı kalmak
• bağlı olmak

[sıfat]

• Dağlık bölge halkından olan

• Dağa ait

[mecaz]

• Kaba saba, görgüsüz

  Batıl itikatlara inanmış, dağlı, cahil bir kızcağızdı. - Refik Halit Karay

[sıfat]

• Dağlanmış olan

[sıfat]

• Üzerinde veya içinde yağı olan

• Yağı çok olan

  Yiyecek maddelerinden yağlı bulgur pilavı, un helvası gibi yemekler hazırlanır. - Ahmet Kutsi Tecer

• Yağla yapılmış

  Yağlı çörek.

• Besili, semiz

  Bir de olaydı şimdi diye yağlı hindi sayıklıyorsun. - Osman Cemal Kaygılı

• Yağdan kirlenmiş veya lekelenmiş olan

  Uzun saçları eski redingotun yağlı yakasına dökülüyor. - Ömer Seyfettin

[mecaz]

[teklifsiz konuşmada]

• Bol ve kolay kazanç sağlayan

  Yağlı bir iş.

[sıfat]

• Kılağılı

  Zağlıdır sizin dilleriniz, hiç istemez onları biletmek. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[isim]

• Bir tür toplu tabanca

[sıfat]

• Tereyağı ile yapılmış

  Tereyağlı baklava.

[isim]

• Tekirdağ ilinden olan kimse

[sıfat]

• İçine zeytinyağı katılan