AĞAÇKESEN Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler
AĞAÇKESEN harflerini içeren 4 harfli 29 kelime bulunuyor. 4 harfli AĞAÇKESEN kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
AĞAÇ14,
ANKA (Kelime Kökeni: Arapça ʿanḳā)
- Masallarda adı geçen ve gerçekte var olmayan büyük bir kuş, Simurg, Zümrüdüanka
Birleşik Kelimeler: Zümrüdüanka
AKNE (Kelime Kökeni: Fransızca acné)
- Yağ bezlerinin deri üzerinde oluşturduğu iltihaplı sivilce
ENEK
- Enenmiş, burulmuş, erkekliği giderilmiş
KANA (Kelime Kökeni: İtalyanca canna)
- Geminin çektiği suyu göstermek için baş ve kıç bodoslamaları üzerine konulan işaretler
KENE
- Koyun, köpek, at vb. hayvanların veya insanların derisinde asalak olarak yaşayan, bulaşıcı hastalıklara neden olan böceklerin genel adı, sakırga
Ata Sözleri ve Deyimler
- kene gibi yapışmak
Birleşik Kelimeler: kene ağacı, kene göz, kene otu
AKSE (Kelime Kökeni: Fransızca accès)
- Hastalık nöbeti, kriz
Birleşik Kelimeler: kalp aksesi
ESEN
- Ruhsal ve bedensel olarak sağlıklı, sıhhatli, salim
Ata Sözleri ve Deyimler
- esen kalmak
Birleşik Kelimeler: sağ esen
ESNA (Kelime Kökeni: Arapça es̱nāʾ)
-
Bir işin yapıldığı an, sıra
O esnada irice bir karaltı belirdi tam arkasında. - Elif Şafak
ENSE
-
Boynun arkası
Kendine geldiğinde ensesinde müthiş bir ağrı vardı. - Ayşe Kulin
-
Art, arka
Saydığın üç iskelenin ensesindeki İsmail Ağa'nın dükkânı, en emin emanetçi idi. - Sermet Muhtar Alus
Ata Sözleri ve Deyimler
- ense kulak yerinde olmak
- ensesinde boza pişirmek
- ensesine binmek
- ensesine yapışmak
- ense yapmak
- enseyi karartmak
Birleşik Kelimeler: ense çukuru, ense kökü, ensesi kalın, elense
KASA (Kelime Kökeni: İtalyanca cassa)
-
Para veya değerli eşya saklamaya yarayan çelik dolap
Arkaya doğru bir adım atıp sırtını meyhanecinin kasasına dayadı. - Sait Faik Abasıyanık
- Ticarethanelerde para alınıp verilen yer
-
Bazı oyunlarda oyunu yönetme veya para karşılığında fiş verme işi
Kasa kim?
- Vagon, kamyon veya traktörün yük taşımak için şasiye bağlanmış üst bölümünü oluşturan parça
-
Tahta veya sentetik maddelerden yapılmış, dört köşe, sağlam ambalaj parçası, sandık
Barın kapısı önünde bira kasaları yığılmıştı. - Attila İlhan
- Basımcılıkta dizgi harflerinin konulduğu gözlerden oluşan tabla
- Varlıklı kişinin harcamalarını yapan kimse
- Kapı ve pencerelerin sabit olarak tutturulduğu asıl çerçeve
- Birbiri üzerine istif edilerek yüksekliği ayarlanabilen atlama aracı
Ata Sözleri ve Deyimler
- kasayı devretmek
Birleşik Kelimeler: kasa defteri, kasa fişi, kasa sayımı, çelik kasa, kiralık kasa, şifreli kasa, yazar kasa
KÂSE (Kelime Kökeni: Farsça kāse)
-
Cam, çini, toprak vb.nden yapılmış derince çanak
Kocaman bakır kâsede kuskus çorbası vardı. - Nezihe Araz
Birleşik Kelimeler: kâseifağfur
KESE (Kelime Kökeni: Farsça kīse)
-
Cepte taşınan, içine para, tütün vb. konulan, kumaştan veya örgüden küçük torba
Çıkarken elini göğsüne sokup bir kese çıkardı, keseden alabildiği kadar para alıp delikten attı. - Fikret Otyam
-
Bu küçük torba miktarında olan
Üç kese tütün.
-
Bazı şeylerin üzerine geçirilen, kumaştan çanta biçiminde kap
Kur'an kesesi.
- Yıkanırken kir çıkartmak için ele geçirilen, vücudu ovmaya yarayan, bürümcükten, cep biçiminde bez
-
Bir kimsenin mal varlığı
Bu sadeleşme, vücut ve keseye daha elverişli idi. - Falih Rıfkı Atay
- Organizmanın bazı boşlukları
- Su bitkilerinde içi hava ile dolu olan ve bitkinin suda yüzer durumda kalmasını sağlayan şişkinlik
- Beş yüz kuruşluk para birimi
Ata Sözleri ve Deyimler
- keseden yemek
- kesenin ağzını açmak
- kesenin dibi görünmek
- kesenize bereket
- kesesi elvermemek
- kesesine bir şey girmek
- kesesine göre
- kesesine güvenmek
- kesesini doldurmak
- keseye danış, pazarlığa sonra giriş
- keseye davranmak
Birleşik Kelimeler: kese çiçeği, kese kâğıdı, kese yoğurdu, bol keseden, döl kesesi, göz kesesi, hamam kesesi, hava kesesi, idrar kesesi, işitme kesesi, öd kesesi, reçine kesesi, safra kesesi, spor kesesi, su kesesi, yağ kesesi, yüzme kesesi
- Kısa, kestirme (yol)
SANA
- Sen zamirinin yönelme durumu eki almış biçimi
Ata Sözleri ve Deyimler
- sana taşla vurana sen aşla (veya ekmekle veya pamukla) var (veya dokun)
- sana vereyim bir öğüt, kendi ununu kendin öğüt
- sana yalan, bana gerçek
SAKE (Kelime Kökeni: Fransızca saké)
- Pirinçten yapılan bir tür Japon rakısı
SAKA (Kelime Kökeni: Arapça saḳḳā)
- Evlere, çeşmeden su taşımayı iş edinmiş olan kimse
- Kırsal bölgelerde sulama işlerini düzenleyen ve denetleyen kimse
Ata Sözleri ve Deyimler
- saka beygiri gibi
- Saka kuşu
Birleşik Kelimeler: saka kuşu
- Baygınlık, kendinden geçme durumlarına yol açan bir hastalık