AÇIMLAYICILIK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

AÇIMLAYICILIK harflerini içeren 6 harfli 62 kelime bulunuyor. 6 harfli AÇIMLAYICILIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ÇIMACI15, AÇMACI14, AÇKICI14, ALÇICI14, ÇAKICI14, KIYICI14, YIKICI14, KIYACI13, YAMACI13, YAKICI13, AYAKÇI12, ACIMIK12, AÇILIM12, ALIMCI12, AKIMCI12, ALAYCI12, ÇAYLIK12, YAKMAÇ12, CAYMAK12, ACIMAK11, ACILIK11, ACIKMA11, ACIKLI11, AÇKILI11, AÇILMA11, AMAÇLI11, AKILCI11, ALÇILI11, ÇAMLIK11, ÇAKILI11, ÇALILI11, ÇAYLAK11, ILICAK11, ILIKÇA11, KAMACI11, KALICI11, LAMACI11, CAMLIK11, AYILIK10, AYIKMA10, AYILMA10, ALIKÇA10, ALAÇIK10, ÇALMAK10, ILIMLI10, KILCAL10, LAKACI10, MAYALI10, YILLIK10, YILMAK10, YIKAMA10, YAMALI10, CAKALI10, AYAKLI9, ALIMLI9, ALAYLI9, ILIMAK9, YAKALI9, AMALIK8, AKILLI8, IKLAMA8, KAMALI8

ÂMÂLIK

[isim]

  • Görme engellilik

AKILLI

[sıfat]

  • Gerçeği iyi gören ve ona göre davranan, akil

    İkisi de zeki adamdı, akıllı adamdı, yapıcı adamdı. - Yusuf Ziya Ortaç

[ünlem]

  • Karşısındakini küçümseme amacıyla söylenen bir söz

[alay yollu]

  • Uyanık geçinen

    Akıllıya bak, bu işten kendisine bir pay çıkarmak istiyor.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • akıllı düşününceye kadar deli çocuğunu (veya oğlunu) everir
  • akıllı geçinmek
  • akıllı köprü arayıncaya dek deli suyu geçer
  • akıllım
  • akıllı olmak

Birleşik Kelimeler: akıllı başlı, akıllı uslu, adamakıllı, horoz akıllı, sivri akıllı, uslu akıllı, yarım akıllı

IKLAMA

[isim]

  • Iklamak işi

KAMALI

[sıfat]

  • Kaması olan

    Kamalı top.

AYAKLI

[sıfat]

  • Ayağı olan

    Odanın ortasına üç ayaklı masayı koymuş, etrafına sandalyeleri diziyordu. - Peyami Safa

  • Bir destekle yere dayanan

    Ayaklı kadeh.

  • Ayakla işletilen

    Ayaklı dikiş makinesi.

Birleşik Kelimeler: ayaklı ansiklopedi, ayaklı canavar, ayaklı gazete, ayaklı koşma, ayaklı kütüphane, ayaklı mâni, iki ayaklı, kan ayaklı, kanı ayaklı, çift ayaklılar, çok ayaklılar, dört ayaklılar, karından ayaklılar, kolsu ayaklılar, kürek ayaklılar, on ayaklılar, perde ayaklılar, yüzgeç ayaklılar

ALIMLI

[sıfat]

  • Alımı olan, çekici, cazibeli, albenili, cazip, cazibedar, kişmiri

    Hepsi, bu gelinler gibi nazlı, süslü ve alımlı hanımlar. - Abdülhak Şinasi Hisar

Birleşik Kelimeler: alımlı çalımlı

ALAYLI

[isim]

[askerlik]

  • Erlikten yetişmiş, askerî okullarda okumadan başarı gösterip rütbe alan ve yükselen subay

[sıfat]

[mecaz]

  • Gerekli okul eğitimini görmeden kendini yetiştirmiş olan (kimse), mektepli karşıtı

[sıfat]

  • Alay edici, küçümseyici, müstehzi

    Sesi alaylı bir ahenkle kadının kulaklarına çarptı. - Mithat Cemal Kuntay

[sıfat]

  • Gösterişli, görkemli, debdebeli

    Düriye'min güğümleri kalaylı / Fistan giymiş, etekleri alaylı - Halk türküsü

ILIMAK

[nesnesiz]

  • Ilınmak

YAKALI

[sıfat]

  • Herhangi bir biçimde yakası olan

    Damat orta yaşlı bir zat olup kadife yakalı lacivert bir palto giymişti. - Haldun Taner

Birleşik Kelimeler: yakalı kamçılılar, altın yakalı, beyaz yakalı, çelik yakalı, mavi yakalı, pembe yakalı, yeşil yakalı

[isim]

[halk ağzında]

  • Boynu üzerinde manto yakasına benzeyen tüyleri bulunan bir tür güvercin

AYILIK

[isim]

  • Kabalık, kaba davranış

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ayılık etmek

AYIKMA

[isim]

  • Ayıkmak işi

AYILMA

[isim]

  • Ayılmak işi

ALIKÇA

[sıfat]

  • Alık benzeri

    Yüzünde hayli alıkça denebilecek bön bir mutluluk ifadesi vardı. - Murathan Mungan

[zarf]

  • (alı'kça) Alık olana yaraşır bir biçimde

    O andaki hayretimi hatırladıkça / Rejisöre bakakaldım öyle alıkça. - Enis Behiç Koryürek

ALAÇIK

[isim]

[halk ağzında]

  • Üzeri dal ve hasırla örtülmüş kulübe, çardak

    Pamuk ırgatları alaçıkların önüne oturmuşlar, koza çekiyorlardı. - Yaşar Kemal

  • Keçeden yapılan çadır

ÇALMAK

[-e]

[-i]

  • Başkasının malını gizlice almak, hırsızlık etmek, aşırmak

    İngiliz cephesinden at kaçırıp bize satan bedeviler dönüşlerinde bizim atlarımızı çalıp İngilizlere satarlardı. - Falih Rıfkı Atay

  • Vurarak veya sürterek ses çıkartmak

    Bir yandan mızıka istiklal havasını çalıyordu. - Ruşen Eşref Ünaydın

  • Bir müziği dinlemeyi sağlayan aleti çalıştırmak

    Fevkalade zekidir, iyi dans eder, piyano çalar, tenis oynar, ata biner, avcıdır, kayakçıdır. - Refik Halit Karay

[nesnesiz]

  • Ses çıkarmak, ses vermek

    Hafif hafif ıslıklar çalan sesi eski keskinliğini kaybetmiştir. - Reşat Nuri Güntekin

  • Atmak, çarpmak, vurmak
  • Üzerine sürmek

    Ekmeğin üzerine yağ çaldı.

[-i]

  • Bozmak, zarar vermek

[-i]

  • Kumaşın bir parçasını kesmek
  • Madeni oymak, kalemle işlemek

[-e]

  • Benzemek, andırmak

    Geniş alınlı, kırmızıya çalar, kahverengi saçlı, altın dişli tuhaf bir delikanlı gülümsedi. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]

  • Zamanı boşa harcatmak, ziyan edilmesine yol açmak

[-i]

[halk ağzında]

  • Süpürmek, temizlemek

    Tozu çalmak.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çalıp çırpmak
  • çalmadan oynamak
  • çalma elin kapısını, çalarlar kapını

Birleşik Kelimeler: diskçalar, kasetçalar, uzunçalar, yürürçalar