AYVAZ ile Oluşan Kelimeler (AYVAZ Kelime Türetme)

AYVAZ harflerinden oluşan 15 kelime bulunuyor. AYVAZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Ayvaz kelimesinin anlamı nedir? Ayvaz ile başlayan kelimeler. İçinde ayvaz olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

5 Harfli Kelimeler

AYVAZ16, AZVAY16

4 Harfli Kelimeler

AVAZ13, VAAZ13, AYVA12, AYAZ9

3 Harfli Kelimeler

VAZ12, VAY11, YAZ8, AZA6, AYA5

2 Harfli Kelimeler

AV8, AZ5, AY4, YA4

AY

[ünlem]

  • Birdenbire duyulan acı, ağrı, şaşırma, ürkme veya sevinç anlatan bir söz

    Ay! Sen mi idin? Ay, ne güzel!

[isim]

  • Art arda gelen iki yeni ay arasında geçen süre
  • Yılın on iki bölümünden her biri, mah, meh

    Mart ayı. Nisan ayı. Mayıs ayı.

  • Bir ayın herhangi bir gününden ertesi ayın aynı gününe kadar geçen veya yaklaşık otuz gün olarak kabul edilen süre

    Bu iş ancak üç ayda biter. Temiz iş altı ayda çıkar.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ay ayakta çoban yatakta, ay yatakta çoban ayakta
  • ay aydın, hesap belli
  • ay gibi
  • ay harmanlanmak
  • ayı gördüm, yıldıza itibarım (veya minnetim) yok
  • ayı görmeden bayram etme
  • ay var yılı besler, yıl var ayı beslemez

Birleşik Kelimeler: ay balığı, ay balta, aybaşı, ay başı, aybeay, ay çekirdeği, ayçiçeği, ay çöreği, aydede, aydemir, ay dönümü, ayevi, ay gün takvimi, ay gün yılı, ay hâli, ay ışığı, ay karanlığı, ay modülü, ay örümceği, ay parçası, ay takvimi, ay yıldız, ay yılı, ayda yılda bir, aydan aya, ayrıksı ay, dolunay, dönencel ay, gücük ay, kamerî ay, küçük ay, mübarek ay, yarım ay, yeni ay, aşure ayı, bayram ayı, büyük mevlit ayı, büyük tövbe ayı, cicimayı, döl ayı, küçük mevlit ayı, küçük tövbe ayı, matem ayı, orak ayı, ayın on dördü, üç aylar, tövbe ayları

[isim]

[gök bilimi]

  • Dünya'nın uydusu olan gök cismi, kamer, mah, meh

Birleşik Kelimeler: Ay tutulması

YA (Kelime Kökeni: Arapça yā)

[ünlem]

  • `Ey, hey` anlamlarında bir seslenme sözü

    Yürü ya mübarek!

[edat]

  • Evet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ya Allah
  • ya Rabbi (veya Rab)
  • ya sabır
  • ya sabır çekmek
  • ya ya ya şa şa şa

Birleşik Kelimeler: yalelli

[bağlaç]

  • Şaşma, şaşkınlık bildiren bir söz

    Ya, bu adam kim?

  • Bir düşüncenin karşıtı düşünülürken kullanılan bir söz

    Yetişirim diyorsun, ya yetişemezsen?

  • Gereklik ve onay bildiren cümlelerde yargının onaylandığını bildiren bir söz

    Biz de gelelim mi? -Gelin ya.

  • Dilek ve geniş zaman kiplerinde yargıyı güçlendiren bir söz

    Bu, söylenecek söz mü? -Söylenir ya. Azıcık yardımcı olsa ya.

  • Bilinen, görülen, hatırlanıp anlatılan bir olay dolayısıyla da sorulan başka bir konu için kullanılan bir söz

    Sen geldin, ya Ahmet? Siz karnınızı doyurdunuz, ya ben ne yapayım?

  • Bir düşüncede sıra ile yer alan ayrı cins ögelerden biri ötekilerden üstün görüldüğünde `hele, özellikle` anlamlarında kullanılan bir söz

    O çocuğun terbiyesine, zekâsına, çalışkanlığına diyecek yok, ya inceliği. Fırtına kırdı, döktü, yıktı, ya o ağaçlara verdiği zarar.

  • Cevap niteliğinde olan cümlenin sonuna getirildiğinde asıl yargının arkadan gelen cümle ile anlatılacağını belirten bir söz

    Fena oğlan değildir, değildir ya, yalnız bu sarhoşluğu var. - Memduh Şevket Esendal

  • Bazı çekimli zamanlardan sonra gelerek anlamı pekiştiren, kuvvetlendiren bir söz: Yediydin ya. Oturmuşum ya

Birleşik Kelimeler: ya da, yahut, veya

AYA

[isim]

  • Elin parmak dipleriyle bilek arasındaki iç bölümü, avuç içi
  • Ayak tabanı

[bitki bilimi]

  • Yaprakların düz ve parlak bölümü

Birleşik Kelimeler: el ayası, köpekayası, yaprak ayası

AZ

[sıfat]

  • Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik, çok karşıtı

    Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[zarf]

  • Alışılmış olandan, umulandan veya gerekenden eksik olarak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aza çoğa bakmamak
  • aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz
  • aza sormuşlar: "nereye?", "çoğun yanına" demiş
  • az ateş çok odunu yakar
  • az bulmak
  • az buz olmamak
  • az değil
  • az gelmek
  • az görmek
  • az günün adamı olmamak
  • azı çoğa saymak (veya tutmak)
  • az kaldı (veya kalsın)
  • az kaz, uz kaz, boyunca kaz
  • az olsun, uz olsun
  • az söyle, çok dinle
  • az tamah çok ziyan getirir
  • az veren candan, çok veren maldan
  • az yiyen çok uyur, çok yiyen güç uyur

Birleşik Kelimeler: az az, az alıcı, az buçuk, az çok, az daha, azel, az gelişmiş, az sonra, en az, azar azar, en azından

[eskimiş]

[kimya]

  • Azot elementinin simgesi

AZA (Kelime Kökeni: Arapça aʿżā)

[isim]

  • Üye

    Komşu gencine yüz vermemiş, çocuklu bir mahkeme azasıyla evlenmişti. - Reşat Nuri Güntekin

  • Vücut parçası, organ

    Bu vücut, bütün azası kırılmış, birbiri üstüne yığılmış bir külçe hâlinde. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Birleşik Kelimeler: murahhas aza

YAZ

[isim]

  • Kuzey yarım kürede 21 Haziran 23 Eylül, güney yarım kürede 21 Aralık 21 Mart tarihleri arasındaki zaman dilimi, ilkbaharla sonbahar arasındaki sıcak mevsim

    Çok sıcak bir yaz gecesiydi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yaza çıkmak
  • yazı getirmek

Birleşik Kelimeler: yaz dönemi, Yaz Dönencesi, yaz günü, yaz helvası, yaz kış, yaz okulu, yaz saati, yaz sömestiri, yaz uykusu, yaz yağmuru, ilkyaz, pastırma yazı

AV

[isim]

  • Karada, denizde, gölde veya akarsularda evcil olmayan hayvanları vurma veya yakalama işi, şikâr

    Kral hiç tınmadan, rahat rahat avdan döndü. - Necip Fazıl Kısakürek

  • Bir hayvanın bir başka hayvanı yemek için yakalaması
  • Bu yollarla yakalanan hayvan

[mecaz]

  • Tuzağa düşürülen, kendisinden yararlanılan kimse

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ava çıkmak
  • ava gelmez kuş olmaz, başa gelmez iş olmaz
  • ava giden avlanır
  • av avlanmış, tav tavlanmış
  • av avlayanın, kemer bağlayanın
  • av vuranın değil, alanın

Birleşik Kelimeler: av dönemi, av hayvanı, av köpeği, av mevsimi, av sezonu, av tezkeresi, av yasağı, sökün avı, sürek avı, sürgün avı

AYAZ

[isim]

  • Duru, sakin havada çıkan kuru soğuk

    Sürüp gider en sert ayazlarda bile / Bir tatlı sıcak kış vakti - Behçet Necatigil

  • Çok soğuk hava

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ayaza çekmek
  • ayazda kalmak
  • ayaz kesmek
  • ayaz paşa kol geziyor
  • ayaz vurmak

Birleşik Kelimeler: çakır ayaz, çınayaz

VAY

[ünlem]

  • Şaşma anlatan bir söz

    Vay gülüm! Nereden bu geliş? - Memduh Şevket Esendal

  • Ağrı, acı vb. duyguları anlatan bir söz

    Vay başım!

  • Yönelme durumu eki almış bir kelime ile kullanıldığında bir şeyin veya bir kimsenin kötü bir sonuca uğrayacağını anlatan bir söz

    Vay hâline!

Ata Sözleri ve Deyimler

  • vay anam! (veya anasını! veya canına!)
  • vay sen misin?

AYVA

[isim]

[bitki bilimi]

  • Gülgillerden, çiçekleri iri, beyaz veya pembe, yapraklarının altı tüylü, orta yükseklikte bir ağaç (Cydonia vulgaris)
  • Bu ağacın büyük, sarı renkte, tüylü, mayhoş, dokusu sertçe, ufak çekirdekli meyvesi

    Kış için saklamak üzere tavan arasına ayvalar yerleştirmiş. - Abdülhak Şinasi Hisar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ayvayı yemek

Birleşik Kelimeler: ayva göbekli, ayva hoşafı, ayva kompostosu, ayva marmeladı, ayva reçeli, ayva tüyü, ekmek ayvası

VAZ (Kelime Kökeni: Arapça vażʿ)

[isim]

[eskimiş]

  • Konma, konulma

Birleşik Kelimeler: vazedilmek, vazetmek, vazolunmak

AVAZ (Kelime Kökeni: Farsça āvāz)

[isim]

  • Yüksek ses, nara, avaze

    Sinemi deler avazın / Turnam senin sunam senin - Âşık Veysel

Ata Sözleri ve Deyimler

  • avazı çıktığı kadar

VAAZ (Kelime Kökeni: Arapça vaʿẓ)

[isim]

[din bilgisi]

  • Cami, mescit vb. yerlerde vaizlerin yaptığı, genellikle öğüt niteliği taşıyan dinî konuşma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • vaaz etmek
  • vaaz vermek

AYVAZ

[isim]

[halk ağzında]

  • Koca, erkek, eş

[eskimiş]

  • Savaş gemilerinde çalışan cerrah yardımcısı

[tarih]

  • Büyük konaklarda mutfak ve yemek hizmetlerinde çalıştırılan uşak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ayvaz, kasap hep bir hesap

AZVAY

[isim]

[bitki bilimi]

  • Sarısabır