[-i]

• Çimento veya alçı sürülmüş bir yüzeyi mala ile düzeltmek

[isim]

• Malaklamak işi

[-i]

[nesnesiz]

• Alma ihtimali veya imkânı bulunmak

  Mamafih arada bir ufak tefek işleri de kendi hesabıma alabiliyorum. - Nazım Hikmet

• Almaya gücü yetmek

• Alma becerisi bulunmak

[isim]

• Kaballamak işi

[isim]

• Kalaylamak işi

[-i]

[halk ağzında]

• Bir şeyin yüzünü alevden geçirmek, aleve tutmak

• Sızlatmak, yakmak, acı vermek

  İspirto tatlı bir hararetle midesini alazladı. - Refik Halit Karay

[isim]

• Üç köşeli, üç teli olan Rus çalgısı

  Akşam eve dönüp de işimi bitirince balalayka çalarım. - Halide Edip Adıvar

[-i]

• Emayla kaplamak

[isim]

• Lambalamak işi

[-i]

• Maya koymak, içine maya karıştırmak

[-i]

• Yama ile onarmak, yama vurmak

[isim]

• Akşamlamak işi

[isim]

• Balyalamak işi

[-i]

• Bir yazı veya belgeye imzasını yazmak, imza atmak

  Garsonun getirdiği adisyonu imzalarken yaşlı adamın dikkatini çekti durum. - Osman Aysu

• Eserin yazarı, yapımcısı olduğunu imza veya işaretle belirtmek

• Bir kimseye, hatıra olarak sunulan esere imza atmak

[-i]

• Saçları maşa ile kıvırmak veya düzeltmek