[sıfat]

[argo]

• Çok ağır

  Yapabilse, bir an evvel kurtulmak isterdi bu kantarlı külfetten. - Elif Şafak

Ata Sözleri ve Deyimler

• kantarlıyı savurmak

[sıfat]

• Üzerine katran sürülmüş olan

• İçine katran karışmış veya karıştırılmış olan

• Birleşiminde katran olan

[isim]

• Nakletmek işi

[-i]

• Anırmasını sağlamak

[isim]

[zarf]

• Kıtlama

  Topal, kahvesini kesme şekerle kırtlama içerdi çokluk. - Orhan Kemal

[isim]

• Kanırtmak işi

[isim]

[bitki bilimi]

• Nergisgillerden, baharda çok erken çiçek açan ve eczacılıkta kullanılan soğanlı bir bitki (Galanthus nivalis)

[isim]

• Gösterişsiz, sade yaşamaktan yana olan, alçak gönüllü kimse, ehlidil, rint

• Özensiz giyinmiş, kılıksız kimse

• Yalnız birisi hareketli üst üste konulmuş belirli sayıda silindirden meydana gelen ve düzgün yüzeyli kâğıt üretmek için kullanılan bir makine

[zarf]

• Özensiz, kılıksız bir biçimde

  İnsan kalender gezmekten rahat edebilir. - Haldun Taner

[isim]

[din bilgisi]

• Başkilise

  Katedralin önü turistlerle dolu. - Adalet Ağaoğlu

[sıfat]

• Katmanları olan, katmanlardan oluşan, tabakalı

[sıfat]

• İçinde mantar bulunan, içine mantar konulmuş olan

  Mantarlı omleti yedikten sonra uykudan bayılıyorduk. - Refik Halit Karay

• Mantarı olan

  Mantarlı şişe. Mantarlı ayakkabı.

• Mantar hastalığına yakalanmış

  Arabalarda, manda sırtında, insan omzunda, kel, kör, uyuz, egzamalı, mantarlı, cüzzamlıya kadar bir köylü kafilesi tam bu zamanda gelir. - Sait Faik Abasıyanık

[isim]

[halk ağzında]

• Hayvan vebası

[sıfat]

• Düzgün ve iyi konuşan

[isim]

• Natırın yaptığı iş

[nesnesiz]

• `Tın` sesi biraz sürüp gitmek, çınlamak