AVANTAJSIZ Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler
AVANTAJSIZ harflerini içeren 4 harfli 21 kelime bulunuyor. 4 harfli AVANTAJSIZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
STAJ14,
NAAT (Kelime Kökeni: Arapça naʿt)
- Bir şeyin niteliklerini övme
- Hz. Muhammed'in niteliklerini övmek, ondan şefaat dilemek amacıyla yazılan kaside
ANIT
-
Önemli bir olayın veya büyük bir kişinin gelecek kuşaklarca tarih boyunca anılması için yapılan, göze çarpacak büyüklükte, sembol niteliğinde yapı, abide
Duydum ve okudum ki Sinan'a bir anıt yapılacakmış. - Nazım Hikmet
- Önemi ve değeri çok olan eser veya kişi
Birleşik Kelimeler: Anıtkabir, anıt mezar
SAAT (Kelime Kökeni: Arapça sāʿat)
-
Bir günlük sürenin yirmi dörtte birine eşit, altmış dakikalık zaman dilimi, zaman parçası
Beş altı mil ötedeki karşı kıyıya bir saatte varabilirdik ancak. - Azra Erhat
-
Vakit, zaman
Oyuncular meyus olmayarak gene saati geldiği vakit perdelerini açtılar. - Memduh Şevket Esendal
-
Bir işin yapıldığı belli bir zaman
Yemek saati.
Kahvaltı saati. Uyku saati. Çalışma saati.
-
Günün hangi anı olduğunu gösteren alet
Kolundaki krome saate göz attı. - Refik Halit Karay
-
Sayaç
Elektrik saati. Su saati.
Ata Sözleri ve Deyimler
- saat bir (veya iki, üç ...) yönünde
- saat bu saat
- saat gibi
- saat gibi işlemek
- saati çalmak
- saati saatine uymamak
- saat on bir buçuğu çalmak
- saat tutmak
Birleşik Kelimeler: saat açısı, saat ayarı, saat başı, saat camı, saat cebi, saat çiçeği, saat dairesi, saat dilimi, saat farkı, saat kulesi, saati saatine, alafranga saat, alaturka saat, ampersaat, ana saat, biyolojik saat, çalar saat, elektronik saat, ezani saat, guguklu saat, kilovatsaat, lümensaat, o saat, ölü saat, vatsaat, yerel saat, yeşil saat, zevalî saat, akşam saati, beslenme saati, bilek saati, cep saati, çalışma saati, çay saati, duvar saati, elektrik saati, eşref saati, ezan saati, güneş saati, iş saati, kol saati, konsol saati, kontrol saati, kum saati, masa saati, mesai saati, meydan saati, okuma saati, park saati, su saati, uyku saati, yaz saati, yıldız saati, altın saatler, indirim saatleri
SANA
- Sen zamirinin yönelme durumu eki almış biçimi
Ata Sözleri ve Deyimler
- sana taşla vurana sen aşla (veya ekmekle veya pamukla) var (veya dokun)
- sana vereyim bir öğüt, kendi ununu kendin öğüt
- sana yalan, bana gerçek
TANI
-
Hastalığın ne olduğunu araştırıp ortaya koyma, tanılama, teşhis
Bir süre, mide ülseri tanısıyla sayrılık geçirdi. - Cahit Külebi
Ata Sözleri ve Deyimler
- tanı koymak
Birleşik Kelimeler: erken tanı
TASA
-
Üzüntülü düşünce durumu, kaygı, endişe, gam(I)
Gazeteleriniz sürüm tasasına kapıldılar mı hemen İstanbul'un nabzını tutarlar. - Falih Rıfkı Atay
- Tatmin edici olmayan veya tedirgin eden durumların ortaya çıkmasını önleyebilmede, güvensizlik içinde bulunulduğunda duyulan tedirgin edici duygu
Ata Sözleri ve Deyimler
- tasa çekmek
- tasa etmek
- tasasına düşmek
- tasası sana mı düştü?
SANI
-
Sanma durumu veya sonucu, zan, zehap
Söylediklerimiz, yazdıklarımız, hayatın birtakım konulara bölünmüş olduğu sanısını sürdürüp yalanı berkitmekten başka neye yarar? - Nurullah Ataç
Ata Sözleri ve Deyimler
- sanısına kapılmak
SATI
- Satma işi, satış
- Adanmış
Ata Sözleri ve Deyimler
- satıya çıkarmak
AZAT (Kelime Kökeni: Farsça āzād)
- Serbest bırakma
- Okullarda paydos
- Serbest bırakılmış olan
Ata Sözleri ve Deyimler
- azat etmek (veya eylemek)
- azat olmak
Birleşik Kelimeler: akşam azadı
ANIZ
- Ekin biçildikten sonra tarlada kalan köklü sap
-
Ekin biçildikten sonra sürülmemiş tarla
Uçsuz bucaksız uzayan kır / Kimi yerde nadas, kimi anız - Ahmet Kutsi Tecer
Ata Sözleri ve Deyimler
- anız biçmek
- anız bozmak
TAZI (Kelime Kökeni: Farsça tāzī)
-
Genellikle tavşan avında kullanılan, uzun bacaklı, çekik karınlı, çok çevik bir tür köpek (Canis familiaris grajus hibernicus)
Bir anda toparlanıp öyle bir kaçıştılar ki arkalarından tazı koşturulsa yetişemezdi. - Necip Fazıl Kısakürek
Ata Sözleri ve Deyimler
- tazı gibi
- tazı o tazı ama çulu değişmiş
- tazıya dönmek
TAVA (Kelime Kökeni: Farsça tāve)
- Yağ kızdırma, yiyecek kızartma vb. işlere yarayan, uzun saplı yayvan kap
-
Bu kapta pişmiş yemek
Balık tavası. Ciğer tavası.
-
Maden eritilen saplı pota
Kurşun tavası.
- Kireç karıştırılan tekne
- Deniz veya göllerde suların geri çekilmesiyle kuruyan bölüm
- Gemilerde borda iskelesinin alt başındaki sahanlık
- Fide yetiştirmek için ayrılmış toprak bölümü
Birleşik Kelimeler: tava böreği, tava ekmeği, elbasan tavası
VAAT (Kelime Kökeni: Arapça vaʿd)
-
Bir işi yerine getirmek için verilen söz
Bütün bunlar güneşli ve rüzgârlı bir günün boş vaatleri miydi? - Nazım Hikmet
Ata Sözleri ve Deyimler
- vaadinde durmak
- vaadini tutmak
- vaatte bulunmak
Birleşik Kelimeler: vadetmek, vadolunmak, akit vaadi
VANA (Kelime Kökeni: İtalyanca vano)
- Boru içindeki bir akışkanın akışını durdurmaya veya serbest bırakmaya yarayan alet, valf
Birleşik Kelimeler: çek vana, güvenlik vanası
SAVA
- Haber
- Muştu