As ile Biten 5 Harfli Kelimeler
AS ile biten 5 harfli 38 kelime bulunuyor. Sonu AS olan 5 karekterli kelime listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "As ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde As olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
HAVAS16,
ATLAS (Kelime Kökeni: Arapça aṭlas)
- Yüzü parlak, sık dokunmuş bir ipekli kumaş türü, saten
Birleşik Kelimeler: atlas çiçeği, atlas kemiği
- Dünyanın, bir ülkenin, bir bölgenin fiziksel ve siyasal coğrafyası ile ekonomi, tarih vb. konularda toplu bilgi vermek için bir araya getirilmiş coğrafya haritaları derlemesi
-
Bir konuyu açıklamak için hazırlanmış resim veya levhalardan oluşmuş kitap
Anatomi atlası. Dil atlası.
Atıldığın bu macerada yolunu kaybedecek olursan bu düş atlasının sayfalarını karıştırabilirsin. - İhsan Oktay Anar
Birleşik Kelimeler: dil atlası, gök atlası
KALAS (Kelime Kökeni: (Romanya'da Galati şehrinin adından))
- Kalın biçilmiş uzun tahta
- Ahşap yapılarda kiriş olarak kullanılan kalın biçilmiş uzun tahta
-
Kaba, anlayışsız kimse, kereste
Önümüze geçen pahalı bir Alman arabasıydı, direksiyonundaki de bir başka kalas. - Sulhi Dölek
Ata Sözleri ve Deyimler
- kalas gibi
Birleşik Kelimeler: denge kalası
TALAS
- Kayseri iline bağlı ilçelerden biri
TAKAS (Kelime Kökeni: Arapça taḳāṣṣ)
- Değişim
- İki ülke arasında yapılan alışverişin karşılıklı olarak malla ödenmesi
Ata Sözleri ve Deyimler
- takas etmek
- takas tukas etmek
TERAS (Kelime Kökeni: Fransızca terrasse)
-
Bir yapının damında çevresi, üstü açık yer, ayazlık, taraça
Ayrıca denize bakan bir de büyük terası vardı. - Çetin Altan
- Damın, genellikle çamaşır sermeye yarayan ve üstü çinko ile döşeli bulunan düz bölümü, tahtaboş
- Seki
ELMAS (Kelime Kökeni: Arapça elmās)
- Yerin derinliklerinde bulunan, billurlaşmış arı karbon
-
Mücevher olarak kullanılan, saydam, değerli taş
Bazı nadir inciler, elmaslar vardır ki onların biri yalnız saltanat tacı olabilir. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu
-
Bu taşlarla yapılmış
Elim değmişken elmas kılıcımla canını cehenneme yollayayım. - Turan Oflazoğlu
- Elmastıraş
Ata Sözleri ve Deyimler
- elmas gibi
Birleşik Kelimeler: elmastıraş, kara elmas, camcı elması
MİLÂS
- Muğla iline bağlı ilçelerden biri
MİRAS (Kelime Kökeni: Arapça mīrās̱)
- Birine, ölen bir yakınından kalan mal mülk, para veya servet, kalıt, bırakıt, tereke
- Kalıtım yoluyla gelen herhangi bir özellik
-
Bir neslin kendinden sonra gelen nesle bıraktığı şey
Hatta bazıları mesleğin püf noktalarını anlatan kitaplar yazıp tecrübelerini gelecek nesillere miras bırakmışlardı. - İhsan Oktay Anar
Ata Sözleri ve Deyimler
- mirasa konmak
- miras helal, hele al demişler
- miras yemek
Birleşik Kelimeler: mirasyedi, reddimiras, baba mirası
MANAS
- Kın kanatlılardan, ergin evrede yaprakları, kurtçuk evresinde kökleri kemirerek tarım bitkilerine ve orman ağaçlarına büyük zarar veren bir böcek (Polyhylla fullo)
MAKAS (Kelime Kökeni: Arapça miḳaṣṣ)
-
Bir eksen çevresinde dönebilecek biçimde çapraz eklemlenmiş, birbirine bakan yüzleri keskin iki çelik lamadan oluşmuş, arasına yerleştirilen herhangi bir şeyi kesmeye yarayan araç, sındı
Her iki eliyle kullanırdı makasıyla tarağını. - Necati Cumalı
- Birbirine komşu iki demir yolu hattını hemen bunların uzantısındaki üçüncü hatta bağlamaya yarayan alet
- Birbirini kesen demir yolu kavşağı
- Bazı araçlarda üst üste konulmuş birkaç yassı çelikten yay
- Çatı ve köprülerde genellikle ağaç veya çelikten yapılan, ağırlığı karşılıklı iki ayağa veya duvara aktaran çatılmış kiriş sistemi
- Mobilyalarda yukarıdan aşağıya doğru açılan kapakları yatay konumda tutmak amacıyla yapılmış mafsallı, kollu kapak aracı
- Çalma, kırpma
- Dirsek
- Üst uçları birbirine bağlı, alt uçları açık olan iki direkten kurulmuş, ağırlık kaldırma düzeni
- Bazı eklem bacaklı hayvanların ön ayaklarında bulunan, savunma ve saldırmada kullanılan kıskaç
- Su topunda iki ayağın teker teker yarım daire biçiminde çevrilmesiyle yapılan bir hareket
Ata Sözleri ve Deyimler
- makas almak
- makas değiştirmek
- makas vurmak
Birleşik Kelimeler: makas hakkı, makas payı, bahçe makası, çember makası, sürfile makası, tırnak makası
MELAS (Kelime Kökeni: Fransızca mélasse)
- Şeker üretiminde, billurlaşan şeker alındıktan sonra kalan şekerli posa
TEMAS (Kelime Kökeni: Arapça temāss)
- Değme (I), dokunma (I), dokunuş (I), değinti
-
Buluşup görüşme, ilişki kurma, münasebet
Her nevi halkla temas ve kaynaşma hâlinde bulunmalıdır. - Sait Faik Abasıyanık
-
Değinme, sözünü etme, bahsetme
Bu konuya teması gereksiz görmüştü.
-
Gidip gelme, ulaşım, bağlantı
İki şehir arasında temas kesildi.
- Dokunma
Ata Sözleri ve Deyimler
- temasa geçmek
- temasa gelmek
- temas etmek
- temas etmek
- temas kurmak
- temasta bulunmak
Birleşik Kelimeler: dirsek teması
BEKAS (Kelime Kökeni: Fransızca bécasse)
- Çulluk
KISAS (Kelime Kökeni: Arapça ḳiṣāṣ)
-
Bir suçluyu, başkasına yaptığı kötülüğü kendisine aynı biçimde uygulayarak cezalandırma
Orada âdeta kısas kaidesi hükümfermadır, öldüren ölüme yollanır. - Refik Halit Karay
Ata Sözleri ve Deyimler
- kısas etmek
Birleşik Kelimeler: kısasa kısas
- Kıssalar, hikâyeler, öyküler
LİBAS (Kelime Kökeni: Arapça libās)
-
Giysi
Bu libaslar altında ikisinin de yürümeleri, tavırları değişmişti. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu