ARYANİST Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

ARYANİST harflerini içeren 4 harfli 35 kelime bulunuyor. 4 harfli ARYANİST kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ASYA7, SİYA7, SAYA7, YASA7, ARYA6, AYİN6, AYNA6, AYNİ6, AYAR6, AYAN6, RİYA6, TAYA6, YANİ6, YARA6, ARSA5, ASAR5, ASİT5, ASRİ5, NİSA5, RAST5, SAAT5, SANA5, STAR5, SARİ5, SARA5, SAİR5, TRAS5, TASA5, İRAT4, İNAT4, NAAT4, NARA4, RİNA4, RİNT4, RANT4

İRAT (Kelime Kökeni: Arapça īrād)

[isim]

  • Gelir

    Şenlik pansiyonerleri de ekseriyetle iratları düzgün kimseler değildir. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

  • Gelir getiren mülk

    Zavallının iratlarında oturan kiracılarla uğraşarak kırmadığı koz, çevirmediği dolap kalmıyordu. - Ömer Seyfettin

[eskimiş]

  • Söyleme

Ata Sözleri ve Deyimler

  • irat etmek

Birleşik Kelimeler: iradımesel

İNAT (Kelime Kökeni: Arapça ʿinād)

[isim]

  • Bir konuda direnme, ayak direme, diretme, direnim

    Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından biri ve ilkidir. - Tarık Buğra

  • Birine karşı çıkma, karşı düşünce ileri sürme

    İddia kızışmış, âdeta inat hâlini almıştı. - Ömer Seyfettin

[sıfat]

[halk ağzında]

  • İnatçı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • inadım inat olmak
  • inadı tutmak
  • inat etmek

Birleşik Kelimeler: eşek inadı, gâvur inadı, katır inadı, keçi inadı

NAAT (Kelime Kökeni: Arapça naʿt)

[isim]

[eskimiş]

  • Bir şeyin niteliklerini övme

[edebiyat]

  • Hz. Muhammed'in niteliklerini övmek, ondan şefaat dilemek amacıyla yazılan kaside

NARA (Kelime Kökeni: Arapça naʿre)

[isim]

  • Haykırma, bağırma

    Akıncıların naralarıyla savaş alanı çınladı.

  • Sarhoş veya külhanbeyi bağırması

Ata Sözleri ve Deyimler

  • nara atmak (veya basmak)

RİNA

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Tırpana

RİNT (Kelime Kökeni: Farsça rind)

[isim]

[eskimiş]

  • Gönül eri

    Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde. - Yahya Kemal Beyatlı

  • Sarhoş, ayyaş kimse

RANT (Kelime Kökeni: Fransızca rente)

[isim]

[ekonomi]

  • Getirim

    Fırlayan arsa rantları, oy ticareti hissesi olarak paylaşıldı. - Aydın Boysan

ARSA (Kelime Kökeni: Arapça ʿarṣa)

[isim]

  • Üzerine yapı yapılmak için ayrılmış yer

Birleşik Kelimeler: arsa payı

ASAR (Kelime Kökeni: Arapça ās̱ār)

[isim]

[eskimiş]

  • Eserler

Birleşik Kelimeler: asarıatika

[isim]

  • Yüzyıllar

ASİT (Kelime Kökeni: Fransızca acide)

[isim]

[kimya]

  • Turnusolün mavi rengini kırmızıya çevirmek özelliğinde olan ve birleşimindeki hidrojenin yerine maden alarak tuz oluşturan hidrojenli birleşik, hamız

Birleşik Kelimeler: asit alkol, asit borik, asit fenik, asit katalizör, asitölçer, amino asit, asetik asit, borik asit, bromhidrik asit, formik asit, fosforik asit, hidroklorik asit, karbonik asit, klor hidrik asit, klorik asit, laktik asit, margarik asit, nitrik asit, nükleik asit, oksalik asit, oleik asit, palmitik asit, pikrik asit, salisilik asit, silisik asit, sitrik asit, sülfürik asit, tartarik asit, ürik asit, karınca asidi, kuzukulağı asidi, limon asidi, süt asidi

ASRİ (Kelime Kökeni: Arapça ʿaṣrī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Çağdaş

NİSA (Kelime Kökeni: Arapça nisā)

[isim]

[eskimiş]

  • Kadın

RAST (Kelime Kökeni: Farsça rāst)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Doğru, düzgün

[isim]

  • Tesadüf

[isim]

  • Atılan şey hedefi vurma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • rast gele!
  • rast gelmek
  • rast getirmek
  • rast gitmek

Birleşik Kelimeler: rastgele

[isim]

[müzik]

  • Klasik Türk müziğinde bir makam

SAAT (Kelime Kökeni: Arapça sāʿat)

[isim]

  • Bir günlük sürenin yirmi dörtte birine eşit, altmış dakikalık zaman dilimi, zaman parçası

    Beş altı mil ötedeki karşı kıyıya bir saatte varabilirdik ancak. - Azra Erhat

  • Vakit, zaman

    Oyuncular meyus olmayarak gene saati geldiği vakit perdelerini açtılar. - Memduh Şevket Esendal

  • Bir işin yapıldığı belli bir zaman

    Yemek saati.

    Kahvaltı saati. Uyku saati. Çalışma saati.

  • Günün hangi anı olduğunu gösteren alet

    Kolundaki krome saate göz attı. - Refik Halit Karay

  • Sayaç

    Elektrik saati. Su saati.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • saat bir (veya iki, üç ...) yönünde
  • saat bu saat
  • saat gibi
  • saat gibi işlemek
  • saati çalmak
  • saati saatine uymamak
  • saat on bir buçuğu çalmak
  • saat tutmak

Birleşik Kelimeler: saat açısı, saat ayarı, saat başı, saat camı, saat cebi, saat çiçeği, saat dairesi, saat dilimi, saat farkı, saat kulesi, saati saatine, alafranga saat, alaturka saat, ampersaat, ana saat, biyolojik saat, çalar saat, elektronik saat, ezani saat, guguklu saat, kilovatsaat, lümensaat, o saat, ölü saat, vatsaat, yerel saat, yeşil saat, zevalî saat, akşam saati, beslenme saati, bilek saati, cep saati, çalışma saati, çay saati, duvar saati, elektrik saati, eşref saati, ezan saati, güneş saati, iş saati, kol saati, konsol saati, kontrol saati, kum saati, masa saati, mesai saati, meydan saati, okuma saati, park saati, su saati, uyku saati, yaz saati, yıldız saati, altın saatler, indirim saatleri

SANA

[zamir]

  • Sen zamirinin yönelme durumu eki almış biçimi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sana taşla vurana sen aşla (veya ekmekle veya pamukla) var (veya dokun)
  • sana vereyim bir öğüt, kendi ununu kendin öğüt
  • sana yalan, bana gerçek