ARDİYECİ Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

ARDİYECİ harflerini içeren 4 harfli 21 kelime bulunuyor. 4 harfli ARDİYECİ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Ardiyeci ile başlayan 4 harfli kelimeler. İçinde Ardiyeci olan 4 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

CİDE9, CEDİ9, DİYE8, DİYA8, DEYİ8, DAYE8, YEDİ8, ECİR7, İRCA7, İCRA7, İCAR7, RİCA7, RACİ7, CARİ7, DİRİ6, DAİR6, DERİ6, İADE6, İDEA6, RİYA6, İARE4

İARE (Kelime Kökeni: Arapça iʿāre)

[isim]

[eskimiş]

  • Eğreti, ödünç

    Bu iare tuvaletiyle kendi güzelliğinin gururunu da feda ederek bahçeye çıktı. - Peyami Safa

  • Eğreti verme, ödünç verme

DİRİ

[sıfat]

  • Yaşamakta olan, yaşayan, canlı, ölü karşıtı

    Duydum, görmedimse de hortlayan ölüleri / Fakat hortlak diriden kimin vardır haberi? - Faruk Nafiz Çamlıbel

  • Güçlü, zinde

    Diri bir adam.

  • Solmamış, pörsümemiş

    Diri çiçek. Diri yaprak.

  • Gereği kadar pişmemiş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • diri kalmak

Birleşik Kelimeler: diri diri, diri örtü

DAİR (Kelime Kökeni: Arapça dāʾir)

[sıfat]

  • Bir konu üzerine olan, üzerine, konusunda, ... ile ilgili, üstüne

    Yarına kadar sarhoşluğu geçer, ben de sarhoş olmadığına dair rapor veririm. - Aka Gündüz

DERİ

[isim]

  • İnsan ve hayvan vücudunu kaplayan tüy, kıl veya pulla kaplı tabaka, cilt, ten

    Bütün kemikleri, ince bir deri altında birer birer sayılıyordu. - Peyami Safa

[sıfat]

  • Bu tabakadan yapılmış

    Üstünde yine o siyah deri pardösüsü, kolunda siyah deri çantası. - Necati Cumalı

  • İşlenerek kullanılır duruma getirilmiş hayvan postu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • derisi kemiklerine yapışmak
  • derisine sığmamak
  • derisini yüzmek

Birleşik Kelimeler: deri altı, alt deri, dış deri, iç deri, orta deri, üst deri, dana derisi, domuz derisi, kaplan derisi, tırnak derisi, yılan derisi

[isim]

[halk ağzında]

  • Toplantı, düğün
  • Pazar veya panayır kurulan gün, dernek

İADE (Kelime Kökeni: Arapça iʿāde)

[isim]

  • Alınmış bir şeyi geri verme

    Sekiz buçuk altını iade için eline mühim bir para geçmesi lazımdı. - Refik Halit Karay

  • Verilen bir şeyi almayarak geri çevirme, reddetme
  • Karşılıklı olarak yapma, mukabele etme

[edebiyat]

  • İadeli

Ata Sözleri ve Deyimler

  • iade etmek

Birleşik Kelimeler: iadeiitibar, iadeiziyaret, vergi iadesi

İDEA (Kelime Kökeni: Yunanca)

[isim]

  • Düşünce

    İdea akılla algılananın en üst aşamasını yani kavramı tanımlar. - Azra Erhat

RİYA (Kelime Kökeni: Arapça riyā)

[isim]

  • İkiyüzlülük

ECİR (Kelime Kökeni: Arapça ecr)

[isim]

[eskimiş]

  • Sevap

    Bu sabrın ecri büyüktür. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

  • Ücret

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ecir sabır dilemek

İRCA (Kelime Kökeni: Arapça ircāʿ)

[isim]

[eskimiş]

  • Eski biçimine sokma, çevirme
  • Döndürme

[kimya]

[matematik]

  • İndirgeme

Ata Sözleri ve Deyimler

  • irca etmek

İCRA (Kelime Kökeni: Arapça icrāʾ)

[isim]

[müzik]

  • Bir müzik eserini oluşturan notaları sese çevirme

[hukuk]

  • Borçlunun alacaklıya karşı yapmak veya ödemekle yükümlü bulunduğu bir şeyi adli bir kuruluş aracılığıyla yerine getirme

    İcra yoluyla tahsile gideriz, o sonra parasını geri alır. - Burhan Felek

[hukuk]

  • Adliyenin bu işle görevli dairesi

[eskimiş]

  • Yapma, yerine getirme, bir işi yürütme

Ata Sözleri ve Deyimler

  • icra etmek
  • icraya vermek

Birleşik Kelimeler: icra kuvveti, icra vekili, tehiriicra

İCAR (Kelime Kökeni: Arapça īcār)

[isim]

[eskimiş]

  • Kira

Ata Sözleri ve Deyimler

  • icara vermek

RİCA (Kelime Kökeni: Arapça recā)

[isim]

  • Dileyiş, dileme, dilek

    İşinden atmışlar, tekrar işe almaları için patronuna ricaya gidiyormuş. - Çetin Altan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ricada bulunmak
  • rica etmek

RACİ (Kelime Kökeni: Arapça rāciʿ)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Geri dönen
  • Dokunan, ilgilendiren, dayanan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • raci olmak

CAR

[isim]

[halk ağzında]

  • Çağrı, tellal ile duyurma
  • İlan
  • Tehlike durumu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • car etmek

Birleşik Kelimeler: carcar, car car

[isim]

[halk ağzında]

  • Kadınların örtündükleri çarşaf, zar (III)

DİYE

[zarf]

  • Herhangi bir yargıya vararak
  • Niteleyerek
  • Diyerek

    Güneş yakmasın diye onun güzel başını/ Gördüm siper olurken iki arkadaşını - Faruk Nafiz Çamlıbel