ARAŞTIRIVERMEK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
ARAŞTIRIVERMEK harflerini içeren 5 harfli 117 kelime bulunuyor. 5 harfli ARAŞTIRIVERMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
VARIŞ15,
ARTER (Kelime Kökeni: Fransızca artère)
- Atardamar
- Trafiği yoğun olan ana yol
AKTAR (Kelime Kökeni: Arapça ʿaṭṭār)
- Baharat veya güzel kokular satan kimse veya dükkân
- İğne, iplik, baharat, zarf, kâğıt, tütün vb. satılan dükkân
KARAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳarār)
-
Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı
Bu kararı söyleyen sesin tesiri gözlerimizi yaşla doldurdu. - Hamdullah Suphi Tanrıöver
-
Herhangi bir durum için tartışılarak verilen kesin yargı, hüküm
Yargıç kararı.
-
Bu yargıyı bildiren belge
Mahkeme kararını aldı.
- Değişmeyen, düzenli durum, düzenlilik, yöntemlilik
-
Değişmez olma
Havanın hiç kararı yok.
-
Tam ölçüsünde, ne az ne çok
Yemeğin tuzu karar.
- Türk müziğinde, taksim yaparken ana makama dönüş
Ata Sözleri ve Deyimler
- karara bağlamak
- karara kalmak
- karar almak
- karar altına almak
- karara varmak
- karar bulmak
- kararında bırakmak
- karar kılmak
- karar vermek
Birleşik Kelimeler: kararname, bir karar, kavlükarar, nihai karar, orta karar, tashihikarar, ara kararı, arama kararı, gıyap kararı, görevsizlik kararı, göz kararı, hakem kararı, mahkeme kararı, takipsizlik kararı
KATAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳiṭār)
-
Tren
Kendisini getiren metro katarı yoluna devam edip karanlık tünelde kaybolmuştu. - Osman Aysu
-
Taşıt dizisi
Otomobil katarı. Yük katarı.
- Bir arada giden veya uçan hayvan dizisi
Birleşik Kelimeler: sürat katarı, turna katarı, yük katarı
KATRE (Kelime Kökeni: Arapça ḳaṭre)
- Damla
Ata Sözleri ve Deyimler
- katresi kalmadı (veya yok)
KERTE
- İşaret için yapılmış çentik veya iz, kerti
-
Derece, radde
Biz proje ve kontrol görevlileri hatta müteahhit, hepimiz birden tozutma kertesine vardık. - Aydın Boysan
Ata Sözleri ve Deyimler
- kertesine gelmek
- kertesine getirmek
Birleşik Kelimeler: son kerte
RAKET (Kelime Kökeni: Fransızca raquette)
- Masa tenisi, tenis vb. oyunlarda topa vurmak için kullanılan, oval tahta bir kasnağa gerilmiş bir ağla veya lastikle kaplanmış saplı araç, vuraç
REKÂT (Kelime Kökeni: Arapça rekʿat)
-
Namazda bir kıyam, bir rükû ve iki secdeden oluşan bölüm
Öğle namazının kaç rekât olduğunu unutmuş, aklında hiç namaz suresi kalmamıştı. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
TRAKE (Kelime Kökeni: Fransızca trachée)
- Soluk borusu
- Eklem bacaklılarda bulunan özel solunum kanalları
TARAK
-
Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç
Bir ay boyunca, kırlaşan saçlarına tarak sürmedi. - Lâtife Tekin
- Bahçıvanlıkta toprağın taşını ayıklamak için kullanılan, ucu bu biçimde olan araç, tırmık
- Dokuma tezgâhlarında, dişleri arasından arış ipliklerinin geçtiği tarak biçiminde araç
- Bazı kuşların başında bulunan yelpaze biçiminde tepelik
- İnsanda ayağın yüksek olan üst bölümü
- Suda yaşayan hayvanlarda solungaç
- Yassı solungaçlılardan, kabukları yuvarlak, yelpaze biçiminde bir yumuşakça (Pecten)
Ata Sözleri ve Deyimler
- tarak vurmak
Birleşik Kelimeler: tarak dubası, tarak işi, tarak kemiği, tarak otu, tas tarak, ayak tarağı, çobantarağı, deniztarağı, taşçı tarağı
TEREK
- Evlerin veya dükkânların yüksekçe yerinde bulunan raf
-
Başlık veya şapkanın öndeki çıkıntılı bölümü, terek
Şapkamın tereği düz / Var onda ayla yıldız - Halk türküsü
TEKER
-
Tekerlek
Araba tekeri. Makine tekeri.
-
Tekerlek biçimde olan
Bir teker peynir.
- İnce ve çapı oldukça tekerlek biçiminde parça
- Bir gök cisminin daire biçiminde görünen yüzeyi
- Cismin gökyüzü üzerindeki iz düşümü
Ata Sözleri ve Deyimler
- tekere çomak sokmak
- tekerine (veya tekerinin önüne) taş koymak
- teker meker yuvarlanmak
Birleşik Kelimeler: arka teker, art teker, çevre teker, çiftteker, düzen teker, ön teker, üçteker, yedek teker, Güneş tekeri
ARKIT
- Köy evlerinde kapıların arkasına konulan kalın kuşak
ARTMA
-
Artmak işi
Tiyatrolar sayıca arttı, bunun sonucu seyirci sayısında da artma oldu. - Metin And
ARTIK
- İçildikten, yenildikten veya kullanıldıktan sonra geriye kalan
-
Bir şeyin harcandıktan veya kullanıldıktan sonra artan bölümü
Kumaş artığı.
Dibinde bir yudumluk kararmış çay artığı vardı. - Yusuf Atılgan
- Daha çok, daha fazla
-
(a'rtık) Bundan böyle, bundan sonra
Artık onlar en lüks gazino ve barlara gidiyorlar, gecelerini oralarda geçiriyorlardı. - Tarık Buğra
- Büyük ve tam aralıkların yarım ses artmış hâli
Birleşik Kelimeler: artık değer, artık emek, artık göl, artık gün, artık yıl, eksik artık, üretim artığı