ARABACILIK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

ARABACILIK harflerini içeren 6 harfli 34 kelime bulunuyor. 6 harfli ARABACILIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "arabacılık ile biten 6 harfli kelimeler. İçinde Arabacılık olan 6 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

BAKICI13, ABLACI12, ACILIK11, ACIKLI11, AKILCI11, ILICAK11, KABACA11, KALICI11, RAKICI11, ARICAK10, ACIRAK10, KRALCI10, KARACI10, LAKACI10, CIRLAK10, CAKALI10, AKARCA9, ALACAK9, BALKIR9, KARACA9, ARILIK8, AKRABA8, BARAKA8, BAKARA8, BALKAR8, IRAKLI8, KARILI8, KALABA8, KABALA8, KABARA8, ARKALI7, ARALIK7, ARAKLI7, KARALI7

ARKALI

[sıfat]

  • Arkası olan

[mecaz]

  • Koruyanı, dayanağı olan, pistonlu, iltimaslı

    Kadronun dört yüzden yukarısı masabaşında bile oturmayan arkalıların. - Rıfat Ilgaz

ARALIK

[isim]

  • Ara

    İki masa arasında bir metre aralık var.

  • Uygun, elverişli durum, fırsat
  • Evin iki bölümü veya iki oda arasındaki dar geçit, geçenek, koridor
  • Yılın on ikinci ayı, ilk kânun, kânunuevvel
  • Tuvalet
  • Basımcılıkta harfler veya satırlar arasındaki açıklık, espas

[sıfat]

  • Yarı açık, tam kapanmamış

    İyice kararmış çarpık bir tahta kapı aralık duruyordu. - Çetin Altan

[ekonomi]

  • Borsada hisse senetlerinin alım satım emirlerinin verildiği süre

[fizik]

  • Bir sesi bir başka sesten, kalına veya inceye doğru ayıran uzaklık

[müzik]

  • İki nota arasındaki perde uzaklığı

[müzik]

  • Portenin paralel çizgileri arasındaki boşluk

    Portenin beş çizgisi arasında dört aralık vardır.

[spor]

  • Toplu beden eğitiminde art arda dizilenleri ayıran açıklık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aralık vermek

Birleşik Kelimeler: aralık korozyonu, aralık oyunu, bir aralık, dar aralık, o aralık, hava aralığı, tavan aralığı

[isim]

  • Iğdır iline bağlı ilçelerden biri

ARAKLI

[isim]

  • Trabzon iline bağlı ilçelerden biri

KARALI

[sıfat]

  • Karası (II) olan
  • Üzeri kalemle karalanmış

Birleşik Kelimeler: aklı karalı

ARILIK

[isim]

  • Temizlik, saffet, sililik
  • Günahsızlık

    Aynı anda, gözlerini ovuşturduğunu, sonra bir çocuk arılığıyla gülümsediğini gördü. - Tahsin Yücel

[isim]

  • Kovanların konulduğu yer, kovanlık

AKRABA (Kelime Kökeni: Arapça aḳribā)

[isim]

[hukuk]

  • Kan bağıyla birbirine bağlı olan kimseler

    Geceleyin, babam, amcam, akrabamız, hepsi istasyonda idiler. - Yahya Kemal Beyatlı

  • Oluşma yönünden aynı kaynağa dayanan şeyler

[mecaz]

  • Biri, diğerinin doğurduğu sonuç veya olgular

    Zulüm zorbalıkla akrabadır.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • akraba çıkmak
  • akraba olmak

Birleşik Kelimeler: akraba diller, hısım akraba, uzak akraba, uzaktan akraba, yakın akraba

BARAKA (Kelime Kökeni: İtalyanca baracca)

[isim]

  • Tahta, çinko vb. hafif şeylerden yapılmış, temelsiz, eğreti yapı

    Tren şehre girerken yerlilerin teneke barakaları görünür. - Orhan Seyfi Orhon

BAKARA (Kelime Kökeni: Fransızca baccara)

[isim]

  • İskambil kâğıdı ile oynanan bir kumar

    Geçenlerde bir iş adamı bakarada yüz bin liraya yakın para kaybetti. - Falih Rıfkı Atay

BALKAR

[isim]

  • Malkar

IRAKLI

[isim]

  • Irak halkından veya bu halkın soyundan olan kimse

KARILI

[sıfat]

  • Herhangi bir nitelik veya nicelikte karısı olan

Birleşik Kelimeler: karılı kocalı, çok karılı

KALABA (Kelime Kökeni: Arapça ġalebe)

[isim]

[halk ağzında]

  • Kalabalık

KABALA (Kelime Kökeni: İngilizce cabala)

[isim]

  • Doğaüstü varlıklarla ilişki kurma sanatı

[din bilgisi]

  • Yahudilerde, yazılı olarak konulmuş olan Tanrı kanunlarının yanında, ağızdan ağıza geçen din buyruklarının, İbrani felsefesinin ve efsane yazılarının tamamı

[din bilgisi]

  • Bu öğretinin yandaşlarının tamamı

[zarf]

[ticaret]

  • Götürü, toptan

KABARA

[isim]

  • Dayanıklılık sağlamak amacıyla, ayakkabıların altına çakılan, yassı ve iri başlı demir çivi
  • Süs olarak odaların ahşap bölümlerine, türlü biçimler yapmak için çakılan iri başlı, sarı çivi
  • Kumaş kaplı mobilyanın kenarındaki şeridin üzerine çakılan süslü çivi

AKARCA

[isim]

  • Küçük akarsu
  • Kaplıca

[halk ağzında]

  • Kemik veremi

[tıp]

  • Sürekli işleyen çıban, fistül