[sıfat]

• Zekâsı pek gelişmemiş, zekâ yoksunu, alık, ahmak, alık salık

  Aptal bir gülüşle yüzüne bakıyorum. - Yusuf Ziya Ortaç

[ünlem]

[teklifsiz konuşmada]

• Küçümseme ve azarlama bildiren bir seslenme sözü

  Aptal! Senin yerini açıkça söyledim ben. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

• aptal olmak
• aptal yerine koymak

[isim]

• Aptal olma durumu

• Aptalca iş

  Bu hikâye akılalmaz bir aptallıktan başka bir şey değildi. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

• aptallığa vurmak
• aptallık etmek

[sıfat]

• Biraz aptal, alık salık

  Asansör durduğunda, aptalca olduğunu bile bile hâlâ bu kaçırılma olasılığına kafa yoruyorum. - Ahmet Ümit

[zarf]

• (apta'lca) Aptala yaraşır nitelikte, aptal gibi, aptalcasına

  Şakir Bey, aptalca bulduğu bu fikre karşı istihzasını gizlemeyerek sert sert güldü. - Peyami Safa

[isim]

• Aptallaşmak durumu, ahmaklaşma

[nesnesiz]

• Zekâsını işletemez olmak, alıklaşmak, ahmaklaşmak

  Anlayamıyorum, aptallaşmış bir hâlde tekrar soruyorum. - Ahmet Ümit

[zarf]

• Aptalca

  Otele gidip de aptalcasına beklemeyi, yürek çarpıntılarıyla kapıyı gözetlemeyi izzetinefsime yediremiyorum. - Refik Halit Karay

[isim]

• Aptallaştırmak durumu, ahmaklaştırma

[-i]

• Aptallaşmasına sebep olmak, aptal duruma getirmek, ahmaklaştırmak

  Talihin aşırısı da insanı eninde sonunda aptallaştırdığından sonuç aynı kapıya çıkardı. - Elif Şafak

[isim]

• Aptallaşabilmek durumu

[isim]

• Aptallaştırılmak durumu

[nesnesiz]

• Elinde olmadan aptal bir duruma gelme ihtimali bulunmak