APAZLAMA ile Oluşan Kelimeler (APAZLAMA Kelime Türetme)
APAZLAMA harflerinden oluşan 34 kelime bulunuyor. APAZLAMA kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Apazlama kelimesinin anlamı nedir? Apazlama ile başlayan kelimeler. Apazlama ile biten kelimeler. İçinde apazlama olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
8 Harfli Kelimeler
APAZLAMA16
6 Harfli Kelimeler
PLAZMA14, AZALMA10
5 Harfli Kelimeler
PLAZA12, PALAZ12, MALAZ9, ALAZA8
4 Harfli Kelimeler
APAZ11, AZAP11, MAPA9, AZMA8, LAPA8, PALA8, ALAZ7, LAZA7, ALMA5, AMAL5, LAMA5, MALA5
3 Harfli Kelimeler
ALP7, LAP7, PAL7, ZAM7, AZA6, LAZ6, AMA4, LAM4, MAL4, ALA3
2 Harfli Kelimeler
AZ5, AM3, MA3, AL2, LA2
AL
- Kanın rengi, kızıl, kırmızı
-
Bu renkte olan
Al bayrak. Al çuha.
- Dorunun açığı, kızıla çalan at donu
- Bu renkte olan (at)
- Yüze sürülen pembe düzgün, allık
Ata Sözleri ve Deyimler
- al elmaya taş atan çok olur
- al giymedim ki alınayım
- al gömlek gizlenemez
- alı alına, moru moruna
- alı al, moru mor
- al kanlara boyanmak
- al kiraz üstüne kar yağmış
Birleşik Kelimeler: albasma, albastı, al bayrak, alkarısı, al sancak, alyuvar
- Aldatma, düzen, tuzak, hile
Ata Sözleri ve Deyimler
- al ile aslan tutulur, güç ile sıçan tutulmaz
- Alüminyum elementinin simgesi
LA (Kelime Kökeni: İtalyanca la)
- Gam dizisinde `sol` ile `si` arasındaki ses
- Bu sesi gösteren nota işareti
- Lantan elementinin simgesi
ÂLÂ (Kelime Kökeni: Arapça aʿlā)
-
İyi, pekiyi, daniska
Beni Konya Lezzet Lokantası'na götürdü, âlâ bir öğle yemeği çekti. - Halide Edip Adıvar
Birleşik Kelimeler: arşıâlâ, ne âlâ, pekâlâ, dik âlâsı
-
Karışık renkli, çok renkli, alaca
Ala kilim eskimiş.
- Alabalık
- Açık kestane renginde olan, ela (göz)
- Kekliğin boynundaki siyah halka
Ata Sözleri ve Deyimler
- ala keçi her vakit püsküllü oğlak doğurmaz
Birleşik Kelimeler: alabacak, alabalık, alabaş, alaçam, ala gün, alakarga, ala sulu, alatav, dağ alası, deniz alası, göl alası
AM
- Dişilik organı
- Amerikyum elementinin simgesi
ÂMÂ (Kelime Kökeni: Arapça aʿmā)
- Görme engelli
-
Çelişkili ve tutarsız iki cümleyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz, amma, lakin, velakin
Para kazanmayı hiç sevmiyordu ama hesapsız harcamaya bayılıyordu. - Necati Cumalı
-
Uyarma veya şartlı bir ifade niteliğinde olan bir cümleyi, başka bir cümleye bağlamaya yarayan bir söz
Fala inanmam ama fırsat bulursam baktırmadan da yapamam. - Kemal Tahir
-
Beklenmeyen bir sonucu anlatan iki cümleyi onun sebebi durumunda olan cümleye bağlayan bir söz
Gerçi yeni nesil, eskiyi öğrenmekte bir fayda görmüyor ama ben gene de yazayım. - Burhan Felek
-
Bir yargıyı veya bir buyruğu pekiştirmek için de kullanılan bir söz
Güzel ama güzel bir söz söyledi.
-
Bazen dikkati çekmek için cümlenin sonuna getirilen bir söz
Gerçi vekillerden bazıları yerli yerinde duruyordu ama! - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Ata Sözleri ve Deyimler
- ama ne
- aması maması yok!
- aması var
LÂM (Kelime Kökeni: Arapça lām)
- Arap alfabesinin yirmi üçüncü harfinin adı
Ata Sözleri ve Deyimler
- lâm elif çevirmek (veya çizmek)
- lâmı cimi yok
- Mikroskopta incelenecek maddelerin üzerine konulduğu dar, uzun cam parçası
- Dar, çok ince metal parça
MAL (Kelime Kökeni: Arapça māl)
-
Bir kimsenin, bir tüzel kişinin mülkiyeti altında bulunan, taşınır veya taşınmaz varlıkların bütünü
Mal vardı, mülk vardı. At vardı, araba vardı. - Ömer Seyfettin
-
Büyükbaş hayvan
Boz atlar yağız değildi artık; mallar erimiş, zayıflamıştı. - Nezihe Araz
- Alınıp satılabilen her türlü ticaret eşyası, emtia
-
Bayağı, aşağılık, kötü kimse
Onun ne mal olduğunu bilirim.
- Esrar
- Orospu
Ata Sözleri ve Deyimler
- mal adama hem dost hem düşmandır
- mal bulmuş Mağribî gibi
- mal canı kazanmaz, can malı kazanır
- mal canın yongasıdır
- mal da yalan mülk de yalan, var biraz da sen oyalan
- mal edinmek
- mal etmek
- malı götürmek
- malını yemesini bilmeyen zengin her gün züğürttür
- malın iyisi boğazdan geçer
- malı ongun olanın adı angın olur
- mal kaldırmak
- mal kapatmak
- mal meydanda
- mal olmak
- mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi
- mal yapmak
Birleşik Kelimeler: mal beyanı, mal bildirimi, mal birliği, mal canlısı, mal mülk, mal sahibi, mal sandığı, mal varlığı, malın gözü, anamal, ara mal, başmal, beytülmal, fason mal, kabzımal, mirî mal, resülmal, sermaye mal, tapon mal, dünya malı, hırsız malı, işporta malı, ithal malı, mezat malı, orta malı, sıra malı, vakıf malı, yerli malı, ikame mal
ALMA
- Almak işi, ahiz, derç, ittihaz, kabız
- Bir iş adamının veya profesyonel sporcunun para karşılığı başka bir işe veya kulübe geçmesi, transfer
Birleşik Kelimeler: açığa alma, kültüre alma, satın alma, koku alma duyusu, tat alma duyusu, tat alma organı
AMAL (Kelime Kökeni: Arapça aʿmāl)
- İşler, işlemler
Birleşik Kelimeler: amalierbaa
LAMA (Kelime Kökeni: Fransızca lama)
- Geviş getirenlerden, Güney Amerika'nın dağlık bölgelerinde yaşayan, yük hayvanı olarak kullanılan, karadan aka kadar türlü renklerde olabilen, tüyleri uzun, boyu yüksek ve boynu uzun hayvan
- Tibetlilerde ve Moğollarda Buda rahibi
Birleşik Kelimeler: dalay lama
- Küçük maden veya cam şerit
MALA (Kelime Kökeni: Farsça māle)
- Harç alıp sürmeye yarayan, çoğu üçgen biçiminde, yassı, demirden, üstten tahta saplı sıvama aracı
AZ
-
Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik, çok karşıtı
Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu. - Bedri Rahmi Eyuboğlu
- Alışılmış olandan, umulandan veya gerekenden eksik olarak
Ata Sözleri ve Deyimler
- aza çoğa bakmamak
- aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz
- aza sormuşlar: "nereye?", "çoğun yanına" demiş
- az ateş çok odunu yakar
- az bulmak
- az buz olmamak
- az değil
- az gelmek
- az görmek
- az günün adamı olmamak
- azı çoğa saymak (veya tutmak)
- az kaldı (veya kalsın)
- az kaz, uz kaz, boyunca kaz
- az olsun, uz olsun
- az söyle, çok dinle
- az tamah çok ziyan getirir
- az veren candan, çok veren maldan
- az yiyen çok uyur, çok yiyen güç uyur
Birleşik Kelimeler: az az, az alıcı, az buçuk, az çok, az daha, azel, az gelişmiş, az sonra, en az, azar azar, en azından
- Azot elementinin simgesi
AZA (Kelime Kökeni: Arapça aʿżā)
-
Üye
Komşu gencine yüz vermemiş, çocuklu bir mahkeme azasıyla evlenmişti. - Reşat Nuri Güntekin
-
Vücut parçası, organ
Bu vücut, bütün azası kırılmış, birbiri üstüne yığılmış bir külçe hâlinde. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Birleşik Kelimeler: murahhas aza
LAZ
- Güney Kafkasyalı bir halk veya bu halktan olan kimse
ALAZ
- Alev, yalaz
Birleşik Kelimeler: alaz alaz