[zarf]

• Bir görevde temelli olarak, asıl olarak, vekâleten karşıtı

• Kendi adına hareket ederek

[isim]

[madencilik]

• Güçlükle tutuşan, koku, duman çıkarmadan büyük bir ısı vererek yanan bir taş kömürü türü

[sıfat]

[kimya]

• Alkalik

[isim]

[kimya]

• Renksiz, sarımsak kokulu, güçlü ve beyaz bir ışık vererek yanan hidrokarbonlu bir gaz

[isim]

• Eritilmek işi

[sıfat]

• Minaresi olan

  Beyaz minareli küçük ve sakin mahalle camileri... - Ömer Seyfettin

[sıfat]

• Gizli bir tehlikesi olduğu sanılan, tekin olmayan

  Artık yürüyelim, bir an önce çıkalım bu netameli yerden. - Osman Cemal Kaygılı

• Başına sık sık kaza gelen

  Söyle, hiçbir günü öbürüne uymayan bu belalı, bu netameli adam senden af dilemeye muhtaç mı? - Necip Fazıl Kısakürek

[isim]

[mineraloji]

• Doğal amonyum nitrat

[isim]

• Otobüs, uçak vb. taşıtların yolcularını ilk aldığı veya son bıraktığı yer

[bilişim]

• Bir veri iletişim ortamında veri giriş çıkışını sağlayan donanım birimi veya donanım birimleri topluluğu

[zarf]

[eskimiş]

• Eğreti olarak, ödünç olarak

[isim]

[matematik]

• Bakışımsızlık

[isim]

[eskimiş]

• Açıklık

[isim]

• Ölçme, değerlendirme

• Bir kabın hacmini veya alabileceği miktarı hesaplama

[sıfat]

• Metinle ilgili, metne ilişkin

  Bu iç gerçeklik, kişisel olanın metinsel olana dönüşmesini zorunlu kılar. - Selim İleri

[sıfat]

• Dayanağı olan