Ane ile Biten 8 Harfli Kelimeler
ANE ile biten 8 harfli 43 kelime bulunuyor. Sonu ANE olan 8 karekterli kelime listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Ane ile başlayan 8 harfli kelimeler. İçinde Ane olan 8 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
ŞİFAHANE21,
MALİKÂNE (Kelime Kökeni: Arapça mālik + Farsça -āne)
- Geniş bir alana kurulmuş, büyük ve gösterişli ev
İBLİSANE (Kelime Kökeni: Arapça iblīs + Farsça -āne)
-
Şeytanca
Mektebi terk etmek isteyen bir talebeyi iblisane birtakım desiselerle kandırarak fikrinden döndürmüştü. - Reşat Nuri Güntekin
NAZİKÂNE (Kelime Kökeni: Farsça nāzukāne)
-
Nazikçe
Yakından tanıdığında çok nazikâne kapının yolunu gösterdi. - Cahit Uçuk
İNEKHANE (Kelime Kökeni: Türkçe inek + Farsça ḫāne)
- İneklerin barındığı yer
MASUMANE (Kelime Kökeni: Arapça maʿṣūm + Farsça -āne)
- Masumca
SADIKANE (Kelime Kökeni: Arapça ṣādiḳ + Farsça -āne)
- Sadıkça
ZALİMANE (Kelime Kökeni: Arapça ẓālim + Farsça -āne)
- Acımasızca
HALİSANE (Kelime Kökeni: Arapça ḫāliṣ + Farsça -āne)
-
İçtenlikle
Derhâl anladım ki bu işte bana halisane tarafgirlik edecektir. - Reşat Nuri Güntekin
HAKİMANE (Kelime Kökeni: Arapça ḥakīm + Farsça -āne)
- Bilgece
-
Buyururcasına, hükmedercesine
Fikirlerini anlattığı vakitlerdeki hâkimane ve müstehzi sesiyle söyledi. - Peyami Safa
MAHİRANE (Kelime Kökeni: Arapça māhir + Farsça -āne)
-
Becerikli
Herhâlde gayet gizli ve mahirane bir tahkikata ihtiyaç vardı. - Reşat Nuri Güntekin
MESUDANE (Kelime Kökeni: Arapça mesʿūd + Farsça -āne)
-
Mesutça
Mesudane bir hayat geçireceğimizi, annemin bizi yakında cennette beklediğini söylüyorlardı. - Yahya Kemal Beyatlı
ÜSTADANE (Kelime Kökeni: Farsça ustādāne)
-
Üstatça
Gayet muntazam ve üstadane bir takip planı yapmıştım. - Reşat Nuri Güntekin
CAN (Kelime Kökeni: Farsça cān)
- İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık
-
Yaşama, hayat
Bir kedi yavrusunu kurtarmak için ipe sarılıp kuyuya iner, canımı tehlikeye koyardım. - Reşat Nuri Güntekin
-
Güç, dirilik
Her şeyde bu mevsime mahsus bir can, bir dirilik kendini gösteriyordu. - Memduh Şevket Esendal
-
Kişi, birey
Benimle beraber dört canız. - Falih Rıfkı Atay
-
İnsanın kendi varlığı, özü
Sağa sola kaçıştık da, canımızı dar kurtardık. - Nazım Hikmet
-
Gönül
Çirkin bana kurban, ben de güzele / Can sever güzeli, maldan ziyade - Karacaoğlan
-
Bektaşilik ve Mevlevilikte tarikat kardeşi
Şeyh çıkınca oradaki canlar da sırasıyla yürüyüp kapıya gelince dönüp baş kestikten sonra dışarı çıkarlar. - Asaf Halet Çelebi
-
Çok içten, sevimli, sevilen, şirin
Alphonse Daudet ilk gençliğimin can yazarlarından biri idi. - Tarık Buğra
Ata Sözleri ve Deyimler
- cana (veya canına) can katmak
- cana gelecek mala gelsin
- cana kıymak
- can alacak nokta (veya yer)
- can alıp can vermek
- cana minnet saymak (veya bilmek)
- can atmak
- can başına sıçramak
- can baş üstüne
- can beslemek
- can boğazdan gelir (veya geçer)
- can borcunu ödemek
- can bostanda bitmez
- can bulmak
- can cana, baş başa
- can candan şirindir (veya tatlıdır)
- can canın yoldaşıdır
- can cümleden aziz
- can çekişmek
- can çekişmektense ölmek yeğdir
- can çıkmayınca (veya çıkmadan) huy çıkmaz
- candan geçmek
- can dayanmamak
- can derdinde olmak
- can derdine düşmek
- can gelmek
- canı acımak
- canı ağzına (veya boğazına) gelmek
- canı bayılmak
- canı burnuna (veya burnundan) gelmek
- canı burnundan çıkmak
- canı cana ölçmek
- canı canına (veya içine) sığmamak
- canı cehenneme
- canı çekilmek
- canı çekmek
- canı çıkasıca
- canı çıkmak
- canı çıksın!
- canı gelip gitmek
- canı gelmek
- canı gibi sevmek
- canı gitmek
- canı ile oynamak
- canı ile uğraşmak
- canı istemek
- canı isterse
- canı kaymak isteyen mandayı yanında taşır
- canım
- canım ciğerim
- canım dese canın çıksın diyor sanmak
- canımın içi
- canımı sokakta bulmadım
- canına acımamak
- canına değmek
- canına ezan okumak
- canına geçmek (veya işlemek veya kâr etmek)
- canına kastetmek
- canına kıymak
- canına minnet (olmak)
- canına okumak
- canına rahmet
- canına susamak
- canına tak demek (veya etmek)
- canına tükürdüğümün (veya üfürdüğümün)
- canına yandığım (veya yandığımın)
- canına yetmek
- canından bezmek (veya bıkmak veya usanmak)
- canından geçmek
- canını acıtmak
- canını almak
- canını bağışlamak
- canını burnundan getirmek
- canını cehenneme göndermek (veya yollamak)
- canını çıkarmak
- canını dar atmak
- canını dişine almak (veya takmak)
- canının derdine düşmek
- canının içine sokacağı gelmek
- canını sıkmak
- canını sokakta bulmamak
- canını vermek
- canını yakmak
- canın isterse
- canı sağ olsun!
- canı sıkılmak
- canı yanan eşek, attan yüğrük olur
- canı yanmak
- canı yerine gelmek
- canı yok mu?
- can kalmamak
- can kaygısına düşmek
- canlar!
- can olmak
- can sıkmak
- can vermek
- can yakmak
Birleşik Kelimeler: can acısı, can alıcı, can arkadaşı, can bunaltısı, canciğer, can çabası, can damarı, can direği, can dostu, can düşmanı, can eriği, canevi, can feda, canfes, can havliyle, can korkusu, cankulağı, can kurban, cankurtaran, can kuşu, can noktası, can pahasına, can pazarı, can sağlığı, can sıkıntısı, can simidi, cansiparane, can sohbeti, can suyu, can tahtası, can yeleği, can yoldaşı, cana yakın, canı burnunda, canı cebinde, canıgönülden, canı pek, canı sıkkın, canı tatlı, canı tez, canıyürekten, canına düşkün, canla başla, babacan
CESURANE (Kelime Kökeni: Arapça cesūr + Farsça -āne)
-
Cesura yakışan
Cesurane ve daha ziyade ısrara bırakmayan bir katiyetle yalan söyledim. - Halit Ziya Uşaklıgil
-
Cesurca
Süratle merdivenleri çıktı, cesurane idare heyeti odasına girdi. - Reşat Nuri Güntekin
BİRAHANE (Kelime Kökeni: İtalyanca birra + Farsça ḫāne)
-
Genellikle bira içilen, aynı zamanda çabuk hazırlanan bazı sıcak veya soğuk yemeklerin de yenildiği yer
Dün akşam Reha Bey bana oturduğumuz birahanede muharrir Ahmet Rasim Bey'i de tanıttı. - Osman Cemal Kaygılı