ALKOLSÜZLÜK ile Oluşan Kelimeler (ALKOLSÜZLÜK Kelime Türetme)

ALKOLSÜZLÜK harflerinden oluşan 69 kelime bulunuyor. ALKOLSÜZLÜK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Alkolsüzlük kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

11 Harfli Kelimeler

ALKOLSÜZLÜK20

8 Harfli Kelimeler

ALKOLSÜZ15

7 Harfli Kelimeler

KAKÜLLÜ11, ALKOLLÜ10

6 Harfli Kelimeler

KÜSLÜK11, KÜLLÜK10

5 Harfli Kelimeler

SÜZÜK13, ÜZLÜK12, KÜSKÜ10, SÜLÜK10, SALOZ10, ZÜLAL10, KOLZA9, KÜLLÜ9, KOZAK9, LAKOZ9, KASKO7, KAKÜL7, SOKAK7, SOLAK7, ALKOL6, LOKAL6

4 Harfli Kelimeler

KLÜZ9, KÜSÜ9, AZOL8, KOZA8, ÜLKÜ8, ZOKA8, LÜKS7, KOSA6, KAOS6, LASO6, SAKO6, KLAS5, KOKA5, KOLA5, KASK5, OKKA5

3 Harfli Kelimeler

ZÜL8, KOZ7, SAZ7, KAZ6, KÜS6, LAZ6, AKÜ5, KÜL5, LÜK5, SOL5, ASK4, AKS4, ALO4, KOK4, KOL4, KAS4, LOK4, SAK4, SAL4, KAK3
Tümünü Gör

2 Harfli Kelimeler

AZ5, ÜS5, AS3, OK3, OL3, AK2, AL2, LA2

AK

[isim]

  • Kar, süt vb.nin rengi, beyaz, kara ve siyah karşıtı

[sıfat]

  • Bu renkte olan
  • Beyaz leke

    Bir gözünde akı var.

[sıfat]

[mecaz]

  • Temiz

[sıfat]

[mecaz]

  • Dürüst

[sıfat]

[mecaz]

  • Sıkıntısız, rahat

    Ak günler göresin.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ak akçe kara gün içindir
  • ak dediğine kara demek
  • ak don kara don geçitte belli olur
  • ak gün ağartır, kara gün karartır
  • akı ak karası kara
  • akı karası geçitte belli olur
  • akım derken bokum demek
  • ak koyun kara koyun geçit başında belli olur
  • ak koyunu gören içi dolu yağ sanır
  • ak koyunun kara kuzusu da olur
  • ak köpeğin pamuk pazarına zararı vardır
  • akla karayı seçmek
  • ak sakaldan yok sakala gelmek

Birleşik Kelimeler: ak ağa, akağaç, akamber, akasma, akbaba, akbakla, akbalık, akbalıkçıl, akbasma, akbaş, ak benek, akbuğday, akburçak, akciğer, akçöpleme, akdarı, ak demir, akdiken, akdoğan, akdut, ak gözlü, akgünlük, akhardal, ak kan, akkaraman, akkarınca, akkavak, akkefal, akkelebek, akkor, akkuş, akkuyruk, aklevrek, ak madde, akmantar, ak pak, akpas, akpelin, ak saçlı, aksakal, ak sakallı, aksedir, aksoğan, aksöğüt, aksu, aksuna, aksungur, ak sülümen, aktaş, aktavşan, aktöre, aktutma, ak yazı, ak yel, ak yem, Ak Yıldız, akyuvar, akzambak, yüzü ak, göz akı, yumurta akı, yüz akı

AL

[isim]

  • Kanın rengi, kızıl, kırmızı

[sıfat]

  • Bu renkte olan

    Al bayrak. Al çuha.

  • Dorunun açığı, kızıla çalan at donu

[sıfat]

  • Bu renkte olan (at)
  • Yüze sürülen pembe düzgün, allık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • al elmaya taş atan çok olur
  • al giymedim ki alınayım
  • al gömlek gizlenemez
  • alı alına, moru moruna
  • alı al, moru mor
  • al kanlara boyanmak
  • al kiraz üstüne kar yağmış

Birleşik Kelimeler: albasma, albastı, al bayrak, alkarısı, al sancak, alyuvar

[isim]

[eskimiş]

  • Aldatma, düzen, tuzak, hile

Ata Sözleri ve Deyimler

  • al ile aslan tutulur, güç ile sıçan tutulmaz

[kimya]

  • Alüminyum elementinin simgesi

LA (Kelime Kökeni: İtalyanca la)

[isim]

[müzik]

  • Gam dizisinde `sol` ile `si` arasındaki ses
  • Bu sesi gösteren nota işareti

[kimya]

  • Lantan elementinin simgesi

KAK

[isim]

[halk ağzında]

  • Elma, armut vb. meyvelerin kurutulmuşu

    İki sipahinin yancıklarında biraz peksimet, biraz da dut kakı olduğu hâlde daha bir lokma yemiş değillerdi. - Nihal Atsız

[sıfat]

[mecaz]

  • Zayıf ve kuru (kimse)

AS

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Kakım

[isim]

  • İskambil, domino vb. oyunlarda bir işaretini taşıyan kâğıt veya taş, birli, bey

[sıfat]

  • Bir işte başta gelen (kimse veya şey)

    As oyuncu.

Birleşik Kelimeler: assolist, astasım, asteğmen, asyön

[kimya]

  • Arsenik elementinin simgesi

OK

[isim]

  • Yayla atılan, ucunda sivri bir demir bulunan ince ve kısa tahta çubuk
  • Yön göstermek amacıyla belli yerlere konulabilen, oka benzer işaret
  • At arabası, kağnı vb. araçlarda koşum hayvanlarının bağlandığı ağaç

    Dörtnala koşan bir yük arabasının oku böğrüme çarptı. - Ömer Seyfettin

[matematik]

  • Bir dairede bir kirişin ortasında bu kirişi gören yayın ortasına indirilen doğru parçası

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ok atmak
  • ok gibi (yerinden) fırlamak
  • ok yaydan (veya yayından) çıkmak

Birleşik Kelimeler: ok meydanı, ok yılanı, suoku

OL

[sıfat]

[eskimiş]

  • O gösterme sıfatı

    Dedi gördüm ol habibin anasın - Süleyman Çelebi

[zamir]

  • O gösterme zamiri

ASK (Kelime Kökeni: Fransızca asque)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Asklı mantarlara özgü üreme organı

AKS (Kelime Kökeni: Fransızca axe)

[isim]

  • Dingil

ALO (Kelime Kökeni: Fransızca allô)

[ünlem]

  • Telefon konuşmasına başlarken kullanılan bir seslenme sözü

[argo]

  • (alooo) Kendisine bakmasını veya kendisiyle ilgilenmesini istediği kişiye karşı söylenen seslenme sözü

KOK (Kelime Kökeni: İngilizce coke)

[isim]

  • Maden kömürünün damıtılmasıyla elde edilen, birleşiminde kömürden çok daha az oranda uçucu madde bulunan katı yakıt, kok kömürü

Birleşik Kelimeler: kok kömürü

KOL

[isim]

[anatomi]

  • İnsan vücudunda omuz başından parmak uçlarına kadar uzanan bölüm
  • Giyside vücudun bu bölümünü saran parça

    Kara yağız oğlan yalandan gözlerinin yaşını pembe mintanının kollarına siliyordu. - Osman Cemal Kaygılı

  • Makinelerde tutup çevirmeye, çekmeye yarayan ağaç veya metal parça

[anatomi]

  • Koyun, dana, kuzu vb.nde ön ayağın üst bölümü

[bitki bilimi]

  • Ağaçlarda gövdeden ayrılan kalın dal

[müzik]

  • Bazı çalgıların elle tutulan sap bölümü
  • Koltuk, divan vb.nin yan tarafında bulunan dayanmaya yarayan parça
  • Bir şeyin ayrıldığı bölümlerden her biri, dal (I), kısım, şube, branş

    Türk Dil Kurumunun bilim ve uygulama kolları.

[tarih]

  • Karakol

    Lakin böyle kardan yolların örtüldüğü bu gecede, koldan korku yoktu. Rahatça eğlenebilirlerdi. - Refik Halit Karay

  • İş takımı, ekip, grup

    Öteki koldaki iki hamlacıdan birisi acınacak bir zayıflıktaydı. - Sait Faik Abasıyanık

[askerlik]

  • Kanat

    Sağ kol. Sol kol.

  • Dizi, düzen

    Yürüyüş kolu.

[denizcilik]

  • Bir halat oluşturan bükülmüş lif demetlerinden her biri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kola çıkmak
  • kol atmak
  • kol gezmek
  • kol kanat olmak (veya germek)
  • kolları kopmak
  • kollarını açmak
  • kollarının arasına almak
  • kollarını sallaya sallaya gelmek
  • kolları sıvamak
  • kolu kanadı kırılmak
  • koluna girmek
  • koluna kuvvet
  • kolunda altın bileziği olmak
  • kol uzatmak
  • kol vermek
  • kol vurmak

Birleşik Kelimeler: kolağası, kol ağzı, kol akımı, kol bağı, kolbastı, kolbaşı, kol böreği, kol değirmeni, kol demiri, kol emekçisi, kol kapağı, kol kemiği, kol kola, kol nizamı, kol saati, beşinci kol, çift kol, eğitsel kol, kafakol, karakol, karpuz kol, ön kol, sağkol, sağ kol, takma kol, kolu uzun, cırcır kolu, çengi kolu, dağ kolu, deve kolu, imdat kolu, iş kolu, kantar kolu, kapı kolu, keşif kolu, kumanda kolu, sürgü kolu, tulumba kolu, vites kolu, yay kolu, yürüyüş kolu, zuhuri kolu

KAS

[isim]

[anatomi]

  • Tellerden oluşan ve kasılarak vücut hareketlerini sağlayan organ ve bu organın telsi dokusu, adale

    Kol kasları. Kalp kası.

Birleşik Kelimeler: kas doku, kas tutukluğu, taraksı kas, delta kası, kalp kası

LOK (Kelime Kökeni: İngilizce lock)

[isim]

[denizcilik]

  • Gemileri, farklı iki su düzeyinin birinden öbürüne aşırmak için yapılmış ara havuz

SAK

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Uyanık, gözü açık, müteyakkız
  • Uykusu hafif

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sak durmak
  • sak yatmak

[isim]

[eskimiş]

[bitki bilimi]

  • Sap