Ale ile Başlayan Kelimeler

ALE ile başlayan 54 kelime bulunuyor. Başında ALE olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Ale ile biten kelimeler. İçinde ale olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

15 Harfli Kelimeler

ALEVLENDİRİLMEK24

14 Harfli Kelimeler

ALEVLENİVERMEK27, ALEVLENEBİLMEK23, ALEVLENDİRİLME23

13 Harfli Kelimeler

ALEVLENİVERME26, ALEVLENDİRMEK22, ALEVLENEBİLME22

12 Harfli Kelimeler

ALEVLENDİRİŞ23, ALEVLENDİRME21, ALEYKÜMSELAM19

11 Harfli Kelimeler

ALEYHTARLIK18, ALENİLEŞMEK15

10 Harfli Kelimeler

ALELACAYİP19, ALEVLENMEK17, ALENİLEŞME14, ALELADELİK12

9 Harfli Kelimeler

ALERJİSİZ22, ALEVLENİŞ18, ALELHESAP18, ALESSABAH17, ALEMŞÜMUL17, ALELHUSUS17, ALEVLENME16, ALENGİRLİ13, ALEMCİLİK13, ALELACELE12, ALELITLAK10

8 Harfli Kelimeler

ALERJİLİ17, ALEYHTAR14, ALEVİLİK14, ALEGORİK13, ALELUMUM12, ALELUSUL11, ALENİYET10

7 Harfli Kelimeler

ALEVSİZ17, ALERJİK16, ALERJEN16, ALEGORİ12, ALENGİR11, ALEMDAR10, ALELADE9

6 Harfli Kelimeler

ALERJİ15, ALEVLİ12, ALEMCİ10, ALESTA7, ALEKSİ7, ALETLİ6, ALENEN6

5 Harfli Kelimeler

ALEYH11, ALE11, ALE5

4 Harfli Kelimeler

ALEV10, ALEM5, ALET4

ALET (Kelime Kökeni: Arapça ālet)

[isim]

  • Bir el işini veya mekanik bir işi gerçekleştirmek için özel olarak yapılmış nesne
  • Bir sanatı yapmaya, uygulamaya yarayan özel araç

[teknik]

  • Bir makineyi oluşturan ve işlemesine yardım eden parçalardan her biri

[mecaz]

  • Maşa

    Birtakım teşebbüslerini gerçekleştirmesi yolunda onu bir alet gibi kullanıyor. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • alet etmek
  • alet işler, el övünür
  • alet olmak

Birleşik Kelimeler: alet edevat, tansiyon aleti, çalgı aleti, kondisyon aleti, ses aleti, suç aleti, tesviye aleti

ALENİ (Kelime Kökeni: Arapça ʿalenī)

[sıfat]

  • Açık, ortada, meydanda, herkesin içinde yapılan

    Siz bugüne kadar zevcenizin vicdansızca ve aleni hıyanetine, edepsizliğine tahammül ettiniz. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

Birleşik Kelimeler: aleni tadat

ÂLEM (Kelime Kökeni: Arapça ʿālem)

[isim]

[gök bilimi]

  • Evren
  • Dünya, cihan

    İnsan âlemde, hayal ettiği müddetçe yaşar. - Yahya Kemal Beyatlı

  • Aynı konu ile ilgili kimseler
  • Bu kimselerin uğraşlarının bütünü

    Geçen kışın tiyatro, cambazhane âlemlerini uzun uzun tasvir ediyordu. - Osman Cemal Kaygılı

  • Belli bir grupraki canlıların bütünü

    Hayvanlar âlemi.

  • Durum ve şartlar

    Evlilik âlemi.

[zamir]

  • Herkes, başkaları

    Bu yaptığından dolayı âleme rezil oldun.

  • Ortam, çevre

    Fakat onun Türk ve Müslüman dostları hep alafranga ve zengin bir âlemde yaşarlardı. - Halide Edip Adıvar

  • Kendine özgü birçok niteliği bulunan şey
  • Farklı davranış içinde bulunan kimse

[mecaz]

  • Eğlence

    O gün evde iki gün önceki araba âlemlerini düşünüyordu. - Osman Cemal Kaygılı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • âleme verir talkını (veya telkini), kendi yutar salkımı
  • âlemin ağzı torba değil ki büzesin
  • âlemi var mı?
  • âlem yapmak

Birleşik Kelimeler: bir âlem, cümle âlem, devriâlem, dış âlem, dünya âlem, el âlem, harcıâlem, ibretiâlem, içki âlemi, kibarlar âlemi, masal âlemi, oturak âlemi, rakı âlemi

[isim]

  • Bayrak
  • Minare, kubbe, sancak direği vb. yüksek şeylerin tepesinde bulunan, madenden yapılmış ay yıldız veya lale biçiminde süs, ayça

[mecaz]

  • Simge

Ata Sözleri ve Deyimler

  • alem olmak

ALETLİ

[sıfat]

  • Aleti olan veya aletle yapılan

Birleşik Kelimeler: aletli jimnastik

ALENEN (Kelime Kökeni: Arapça ʿalenen)

[zarf]

  • Açıkça

    Zevcesinden aldığı yüz kızartıcı mektuplar alenen nasıl okunur ve neler anlatılır? - Necip Fazıl Kısakürek

ALESTA (Kelime Kökeni: İtalyanca allesta)

[sıfat]

  • Harekete hazır, tetikte

    Şafak sökerken denizcilerin hepsi alesta idiler. - Halikarnas Balıkçısı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • alesta beklemek
  • alesta durmak
  • alesta tutmak

ALEKSİ (Kelime Kökeni: Fransızca alexie)

[isim]

[tıp]

  • Okuma yitimi

ALELADE (Kelime Kökeni: Arapça ʿalā'l-ʿāde)

[sıfat]

  • Her zaman görülen, olağan

    Bu namaz, alelade bir ibadet değildi. - Ruşen Eşref Ünaydın

  • Bayağı

    Bunu alelade bir muharrir değil, hayatı deşen realist bir romancı yazıyor. - Nazım Hikmet

ALELITLAK (Kelime Kökeni: Arapça ʿalā'l-iṭlāḳ)

[zarf]

[eskimiş]

  • Genel olarak

ALENİYET (Kelime Kökeni: Arapça ʿaleniyyet)

[isim]

[eskimiş]

  • Açıklık

ALEMDAR (Kelime Kökeni: Arapça ʿalem + Farsça -dār)

[isim]

  • Bayrağı veya sancağı taşıyan kimse

[mecaz]

  • Önder

ALEMCİ

[isim]

  • Camilerin kubbelerine, minarelerine alem yapan veya takan kimse

[isim]

[mecaz]

  • Eğlenceyi seven, her fırsatta eğlenen kimse

ALEV

[isim]

  • Yanan maddelerin veya gazların türlü biçimlerdeki ışıklı uzantısı, yalım, yalaz, alaz, şule

    Alevi ve bağrışmaları gören kadın erkek herkes evimizin bahçesine doldu. - Etem İzzet Benice

  • Sıcaklık

    İşte şimdi damarlarımda bu iksirin alevleri dolaşıyor. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

  • Kıvılcım
  • Mızrak uçlarına takılan küçük bayrak, flama

[mecaz]

  • Aşk ateşi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • alev almak
  • alev bacayı (veya saçağı) sarmak
  • alev gibi parlamak

Birleşik Kelimeler: alev alev, alev kırmızısı, alev lambası, alev makinesi, alev rengi, çıplak alev, saman alevi, tandır alevi

ALELUSUL (Kelime Kökeni: Arapça ʿalā'l-uṣūl)

[zarf]

[eskimiş]

  • Yol yordam gereğince, kurala uygun bir biçimde

    Şimdi bunları bırak da bir defa alelusul kardeşine söyle. - Halit Fahri Ozansoy

  • Âdet yerini bulsun diye

ALENGİR

[isim]

[argo]

  • Hile, düzen, tuzak
  • Gösteriş, fiyaka