AKSIRABİLMEK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

AKSIRABİLMEK harflerini içeren 5 harfli 201 kelime bulunuyor. 5 harfli AKSIRABİLMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BASIM10, BIKMA9, BASKI9, BASIK9, BASMA9, BAKIM9, SAMBA9, SABIR9, SABIK9, ASABİ8, ABALI8, AMBAR8, AMBER8, BİLME8, BİKES8, BASİL8, BASAR8, BASAK8, BAREM8, BALKI8, BALIK8, BAKMA8, BAKIR8, BAKAM8, BEKAS8, ESBAK8, KISMA8, KISMİ8, KASIM8, KESBİ8, KIRBA8, KIBLE8, LİBAS8, LAMBA8, MISRA8, SIRMA8, SIMAK8, SIKMA8, SARIM8, SEBİL8, ARABİ7, ASMAK7, ASLIK7, ASKLI7, ABLAK7, ALKIM7, AKABE7, AKSAM7, BİLEK7, BİLAR7, BARAK7, BARKA7, BALAR7, BAKLA7, BAKİR7, BELKİ7, BELİK7, BEKRİ7, BERİL7, BEKAR7, ERBAA7, ELMAS7, EMSAL7, ISLAK7, IRMAK7, IRAMA7, İBARE7, İSLAM7, İMSAK7, İMALI7, İKBAL7, KİBAR7, KISKA7, KİMSE7, KASMA7, KASEM7, KASIK7, KASIR7, KASLI7, KABAK7, KABİL7, KABİR7, KALBİ7, KALIM7, KAKIM7, KESİM7, KIRMA7, KILMA7, KEBİR7, LİBRE7, LEMİS7, MİLAS7, MİSEL7, MİSAL7, MİSAK7, MİRAS7, MESAİ7, MERSİ7, MAKSİ7, MAKAS7, MELAS7, MASKE7, MASAL7, RESMİ7, RESİM7, RAKIM7, SİLME7, SALMA7, SALİM7, SALIK7, SARMA7, SARIK7, SALAM7, SAKLI7, SAKİM7, SERİM7, SEMAİ7, SELİM7, SELAM7, ARAMİ6, ASKER6, ALMAK6, AMELİ6, AKLIK6, AKEMİ6, AKMAK6, ALARM6, AKSAK6, ESKİL6, ESRİK6, EKSİK6, EMLAK6, EMLİK6, İRKME6, İRSAL6, İSALE6, İMALE6, İLMEK6, İMLEK6, İKAME6, İKMAL6, İKRAM6, KLİMA6, KREMA6, KARIK6, KAMİL6, KAMER6, KARLI6, KARMA6, KALEM6, KALAS6, KALMA6, KALIK6, KAİME6, KAKMA6, KESİR6, KESKİ6, KESİK6, KERİM6, KEMAL6, KEMİK6, KELAM6, LASKİ6, MALİK6, MARKİ6, MARKE6, MARKA6, MARAL6, MALAK6, MAKAK6, MAİLE6, MEKİK6, MERAK6, MELİK6, RİMEL6, RAMAK6, RAKAM6, REMİL6, SKALA6, SİRKE6, SİKKE6, SALİK6, SARAK6, SALAK6, SAKİL6, SAKAR6, SAKAL6, SAİKA6, SAKAK6, SERİK6, SERAK6, SEKİL6, ERKLİ5, ERLİK5, ERİKA5, KİKLA5, KİLER5, KALAK5, KERKİ5, KELİK5, RAKİK5

ERKLİ

[sıfat]

  • Bir şeyi yapmaya, başarmaya gücü yeten, nüfuzlu, muktedir, kadir

ERLİK

[isim]

  • Erkeklik, yiğitlik

[askerlik]

  • Er olma durumu

ERİKA

[isim]

[bitki bilimi]

  • Süpürge otu

KİKLA

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Lapinagillerden, güzel renkli, 50 santimetre uzunluğunda bir balık (Labrus berggylta)

KİLER (Kelime Kökeni: Farsça kilār)

[isim]

  • Evlerde yiyecek, içecek ve erzakın saklandığı oda, ambar veya dolap

    Kileri kilitlemezdi, paraları meydanda dururdu. - Ömer Seyfettin

KALAK

[isim]

[halk ağzında]

  • Burun, burun ucu
  • Gelin tacı
  • Tezek yığını

KERKİ

[isim]

[halk ağzında]

  • Keser

KELİK

[isim]

[halk ağzında]

  • Eski ayakkabı

RAKİK (Kelime Kökeni: Arapça raḳīḳ)

[sıfat]

[eskimiş]

  • İnce, narin

    Yazılarında olduğu gibi konuşurken de kelimelerin en asil ve en rakiklerinden seçiyordu. - Orhan Seyfi Orhon

[mecaz]

  • Merhametli, yufka yürekli

ARAMİ (Kelime Kökeni: Arapça ārāmī)

[isim]

  • MÖ 11-8. yüzyıllarda Mezopotamya'da yaşamış bir halk

ASKER (Kelime Kökeni: Arapça ʿasker)

[isim]

  • Orduda görev yapan erden generale kadar herkes

    Adına ve şimdi gördüğüm şahsiyetine zaten hayran olduğum büyük askerin bu alakası beni heyecana düşürmüştü. - İbrahim Alâeddin Gövsa

  • Askerlik görevi veya ödevi

    Askerden dönmek.

  • Er

    Dışarıda kolları kırmızı beyaz işaretli askerlerin taşıdığı boş sedyeler süratle uzaklaşıyor. - Nazım Hikmet

[sıfat]

  • Topluluk düzenine saygısı olan, disiplinli

    Asker adam.

[sıfat]

  • Yurdunu iyi koruyan, kahraman özelliği taşıyan

    Asker millet.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • asker çıkarmak
  • askere alınmak
  • askere çağrılmak
  • askere gitmek
  • asker etmek (veya eylemek)
  • asker gibi
  • asker olmak

Birleşik Kelimeler: asker hastanesi, asker kaçağı, asker ocağı, asker tayını, kazasker, serasker, yedek asker, hassa askeri

ALMAK

[-i]

  • Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak

    Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. - Necati Cumalı

[nesnesiz]

  • Satın almak

[nesnesiz]

  • Ele geçirmek, fethetmek

    Fakat aldıkları yerlerin ahalisini Türkleştiremediklerinden bu büyüklük onların zayıf düşmelerine sebep olmuş. - Ömer Seyfettin

[-i]

[-den]

  • Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak

    Çocuğu okuldan aldı.

  • Birlikte götürmek

[nesnesiz]

  • İçine sığmak

    Bu kavanoz iki kilo bal alır. Bu salon bin kişi alır.

[-e]

[nesnesiz]

  • Kabul etmek

[nesnesiz]

  • Kendine ulaştırılmak, iletilmek

    Mektup almak. Haber almak.

[nesnesiz]

  • İçeri sızmak, içine çekmek

    Gemi su alıyor. Fotoğraf makinesi ışık almış, film yanmış.

[nesnesiz]

  • Erkek, kadınla evlenmek

    O sırada aldığı kadının babasının birçok yardımını görmüştü. - Memduh Şevket Esendal

[-i]

[nesnesiz]

  • Sürükleyip götürmek

    Öküzü sel aldı, harmanı yel aldı.

[nesnesiz]

  • Kazanmak, elde etmek

[nesnesiz]

  • Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak

    Soğuk almak. Ceza almak.

[-i]

[nesnesiz]

  • Bürümek, sarmak, kaplamak

    Burayı kötü bir koku aldı, durulamaz hâle geldi.

[-den]

  • Kısaltmak, eksiltmek

    Ceketin boyundan almak.

[nesnesiz]

  • Yolmak, koparmak

    Kaş almak.

  • Temizlemek

    Karyolanın altını süpürge ile al.

[-e]

[-i]

  • İçeri girmesini sağlamak

    Sevdiği delikanlıyı gece evine almış. - Necati Cumalı

[nesnesiz]

  • Tat veya koku duymak

    Sigaradan hiç tat alamaz oldum. Burnu iyi koku alır.

[-e]

[-i]

  • Örtmek, koymak

    Paltosunu sırtına aldı.

[-i]

[-de]

  • Yol gitmek, mesafe katetmek

    O yolu bir saatte alırsınız.

[-i]

[-den]

  • Çalmak

    Cebimden saatimi almışlar.

  • Soldurmak

    Güneş perdelerin rengini aldı.

  • Vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak

    Dalağını aldılar.

[nesnesiz]

  • Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek

    Savcı yardımcısı gaza bastı, motor almadı. Bir daha bastı, yine almadı. - Haldun Taner

[nesnesiz]

  • Göreve, işe başlatmak

    Yeni bir kapıcı aldı.

[-den]

  • Görevden, işten çekmek

[nesnesiz]

  • Başlamak

    Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur - Halk türküsü

[nesnesiz]

  • İçecek veya sigara içmek

    Tadına bakmak için bir yudum aldım.

[nesnesiz]

  • Yutmak, kullanmak

    İlaç almak.

[nesnesiz]

[-den]

  • Kazanç sağlamak

    Bir pantolondan beş yüz lira alıyorlar.

  • Gidermek, yok etmek

    İçine biraz su koy, tuzunu alır.

  • Yer değiştirmek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • al (veya alın) ...
  • alaşağı etmek
  • al aşağı vur yukarı
  • al benden de o kadar
  • al birini, vur ötekine (veya birine)
  • aldı
  • aldığı abdest ürküttüğü kurbağaya değmemek
  • aldı sazı eline
  • al gülüm ver gülüm
  • alıp başını gitmek
  • alıp götürmek
  • alıp satmaz görünmek
  • alıp sattığı olmamak
  • alıp vereceği olmamak
  • alıp verememek
  • alıp vermek
  • alıp yürümek
  • al kaşağıyı gir ahıra, yarası olan gocunur (veya gocunsun)
  • almadan vermek Allah'a mahsus
  • almadığın hayvanın kuyruğunu tutma
  • al malın iyisini, çekme kaygısını
  • alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste
  • al sana bir ... daha
  • al takke ver külah

Birleşik Kelimeler: pürüzalır, esir almaca, soluk almadan, açığa almak, satın almak, akılalmaz, çakaralmaz

AMELÎ (Kelime Kökeni: Arapça ʿamelī)

[sıfat]

  • Uygulamalı

    Kitaplardan gelen fikirler nazari, yaşanan fikirler ise amelîdir. - Mehmet Kaplan

AKLIK

[isim]

  • Ak olma durumu

    Ocaktan aklığını yitirmiş bir bezle döndü, yeni gelenin masasını sildi. - Rıfat Ilgaz

  • Kadınların makyaj için yüzlerine sürdükleri beyaz bir sıvı, düzgün

Birleşik Kelimeler: yüz aklığı

AKEMİ

[isim]

  • İki elemanlı mermer yapıştırıcısı