AKSİLEŞMEK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

AKSİLEŞMEK harflerini içeren 5 harfli 99 kelime bulunuyor. 5 harfli AKSİLEŞMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ŞEMSİ10, ŞEMSE10, EŞLEM9, EŞMEK9, İŞEME9, İŞLEM9, KESİŞ9, MELEŞ9, SEKİŞ9, ŞİMAL9, ŞİLEM9, ŞAMİL9, EŞKAL8, EŞLEK8, EŞLİK8, İŞLEK8, İŞKAL8, KLİŞE8, KEŞİK8, KEŞKE8, KEŞKİ8, KELEŞ8, ŞELEK8, ŞEKLİ8, ŞEKİL8, ŞEKEL8, ESMEK7, ESAME7, ELMAS7, EMSAL7, İSLAM7, İMSAK7, KİMSE7, KASEM7, KESME7, KESİM7, LEMİS7, MİLAS7, MİSEL7, MİSAL7, MİSAK7, MESEL7, MESAİ7, MAKSİ7, MELES7, MELAS7, MASKE7, SİLME7, SALİM7, SAKİM7, SEMAİ7, SELİM7, SELAM7, SEKME7, AMELİ6, AMELE6, AKEMİ6, ESLEK6, ESKİL6, EKLEM6, EKMEK6, EKSİK6, ELMEK6, EMLAK6, EMLİK6, İSALE6, İMALE6, İLMEK6, İMLEK6, İKAME6, İKMAL6, KLİMA6, KAMİL6, KALEM6, KAİME6, KESKİ6, KESİK6, KESEK6, KESEL6, KEMAL6, KEMİK6, KELES6, KELAM6, KELEM6, LASKİ6, MALİK6, MAİLE6, MELEK6, MEKİK6, MELİK6, SİKKE6, SALİK6, SAKİL6, SELEK6, SEKİL6, SEKEL6, KİKLA5, KELİK5, KELEK5

KİKLA

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Lapinagillerden, güzel renkli, 50 santimetre uzunluğunda bir balık (Labrus berggylta)

KELİK

[isim]

[halk ağzında]

  • Eski ayakkabı

KELEK

[isim]

[bitki bilimi]

  • Olgunlaşmamış, ham kavun
  • Irmaklarda işleyen ve şişirilmiş tulumlar üzerine kurulan bir tür sal

[sıfat]

  • Yer yer çıplaklığı veya boşluğu olan

    Kelek mısır.

[sıfat]

  • Kılsız

    Kelek tulum.

[sıfat]

[argo]

  • Aptal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kelek atmak
  • kelek yapmak

AMELÎ (Kelime Kökeni: Arapça ʿamelī)

[sıfat]

  • Uygulamalı

    Kitaplardan gelen fikirler nazari, yaşanan fikirler ise amelîdir. - Mehmet Kaplan

AMELE (Kelime Kökeni: Arapça ʿamele)

[isim]

  • Gündelikle çalışan işçi

    Tuğla harmanındaki ameleler etrafı aradılar. - Sait Faik Abasıyanık

Birleşik Kelimeler: amele pazarı, amele taburu, amele yanığı, tanzifat amelesi

AKEMİ

[isim]

  • İki elemanlı mermer yapıştırıcısı

ESLEK

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Başkasının buyruk ve dileklerini yerine getiren, söz tutan, yumuşak başlı, itaatli, muti

ESKİL

[isim]

  • Aksaray iline bağlı ilçelerden biri

EKLEM

[isim]

[anatomi]

  • Vücut kemiklerinin uç uca veya kenar kenara gelip birleştiği yer, mafsal

Birleşik Kelimeler: eklem bacaklılar, omuz eklemi

EKMEK

[isim]

  • Tahıl unundan yapılmış hamurun fırında, sacda veya tandırda pişirilmesiyle yapılan yiyecek, nan, nanıaziz

    Odayı, tatlı, sıcak bir kızarmış ekmek kokusu bürümüş. - Yusuf Ziya Ortaç

[mecaz]

  • İnsanı geçindirecek iş, kazanç

    Biz iyi kötü tiyatroya bağlamışız ekmeğimizi. - Necati Cumalı

[halk ağzında]

  • Yemek, aş

    Ekmeği bizde yiyelim mi? Allah ne verdiyse. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de üste ver
  • ekmeğin büyüğü, hamurun çoğundan olur
  • ekmeğinden etmek
  • ekmeğinden olmak
  • ekmeğine göz koymak (veya dikmek)
  • ekmeğine yağ sürmek
  • ekmeğini çıkarmak
  • ekmeğini eline almak
  • ekmeğini kana doğramak
  • ekmeğini kazanmak
  • ekmeğini taştan çıkarmak
  • ekmeğini yemek
  • ekmeğiyle oynamak
  • ekmek aslanın ağzında
  • ekmek çarpsın!
  • ekmek elden su gölden
  • ekmek istemez su istemez
  • ekmekle oynayanın ekmeğiyle oynanır
  • ekmek öpmek
  • ekmekten kaşık olur ama her yoğurdun hakkına değil

Birleşik Kelimeler: ekmek ağacı, ekmek ayvası, ekmek dolması, ekmek düşmanı, ekmek kadayıfı, ekmek kapısı, ekmek kavgası, ekmek kaygısı, ekmek kırıntısı, ekmek küfü, ekmek mayası, ekmek parası, ekmek tahtası, ekmek tatlısı, ekmek ufağı, ekmeği dizinde, etli ekmek, kuru ekmek, soğan ekmek, tahinli ekmek, tam ekmek, taş ekmek, tuz ekmek düşmanı, tuz ekmek hakkı, vişneli ekmek, zengin ekmek, arpa ekmeği, çarşı ekmeği, çavdar ekmeği, dürüm ekmeği, er ekmeği, ev ekmeği, glüten ekmeği, halk ekmeği, köy ekmeği, kuşekmeği, mısır ekmeği, sac ekmeği, tandır ekmeği, tava ekmeği, tost ekmeği, yufka ekmeği

[-i]

  • Bir bitkiyi üretmek için toprağa tohum atmak veya gömmek
  • Toprağı ekip biçmek için kullanmak

    Ancak senede otuz dönüm ekebiliyor. - Memduh Şevket Esendal

[-e]

  • Serpmek

    Yemeğe biber ekmek.

[mecaz]

  • Bir şeyin başlamasına yol açacak sebepleri hazırlamak

    Fesat tohumları ekenler kötü insanlardır.

[argo]

  • Birini uydurma bir sebeple bırakıp gitmek, savuşmak, atlatmak

    Lale ile Günnur kendilerini ektiğim için müthiş içerlemişler. - Haldun Taner

[argo]

  • Parayı boşuna harcamak, ziyan etmek

[argo]

  • Yarışta geçmek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eken biçer, konan göçer
  • ekip biçmek
  • ekmeden biçilmez
  • ekmediği yerden biter
  • ek tohumun hasını, çekme yiyecek yasını

EKSİK

[sıfat]

  • Bir bölümü olmayan, noksan, natamam

    Bu kitap eksik, baş tarafı yok.

  • Mükemmel olmayan, kusurlu, muallel, sakat
  • Az

[isim]

  • İhtiyaç duyulan şey

    Aynı zamanda, eski dönem edebiyatımızın sohbet ve mülakat türlerinde boşluk olan eksiğini tamamlıyordu. - Ahmet Kabaklı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eksik çıkmak
  • eksik doğmak
  • eksik etmemek
  • eksik gelmek
  • eksik olma!
  • eksik olmamak
  • eksik olmasın
  • eksik olsun

Birleşik Kelimeler: eksik artık, eksik etek, eksik gedik, tahtası eksik, yuları eksik

ELMEK (Kelime Kökeni: (elektronik mektup'tan))

[isim]

[bilişim]

  • Elektronik posta

EMLAK (Kelime Kökeni: Arapça emlāk)

[isim]

  • Ev, arsa, bahçe vb. taşınamayan mal ve mülklerin ortak adı, taşınmazlar, gayrimenkul

    Eline geçen serveti emlake yatırıyordu. - Ercüment Ekrem Talu

Birleşik Kelimeler: emlak bürosu, emlak kredisi, emlak vergisi

EMLİK

[isim]

[halk ağzında]

  • Emme döneminde olan çocuk

    Koç yiğidin yanında olur yazısı / Ananın babanın emlik kuzusu - Halk türküsü

  • Zamanından daha geç doğan kuzu veya oğlak

İSALE (Kelime Kökeni: Arapça isāle)

[isim]

[eskimiş]

  • Akıtma