AKBABAGİLLER Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler
AKBABAGİLLER harflerini içeren 6 harfli 27 kelime bulunuyor. 6 harfli AKBABAGİLLER kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
GABARİ12,
ALKALİ (Kelime Kökeni: Fransızca alcali)
- Alkali metallerin hidroksitleriyle amonyum hidroksitin genel adı
Birleşik Kelimeler: alkali metaller, alkalimetre
KARELİ
-
Karelere bölünmüş, üstünde kareleri olan, damalı, satrançlı
Dokuz kat elbiseniz arasında, iri siyah kareli elbisenizi bulamamışlar. - Necip Fazıl Kısakürek
LAAKAL (Kelime Kökeni: Arapça lāaḳall)
-
En azından, hiç olmazsa
Büyük hanın altında sıra kahveler vardır ya; her birinde laakal iki, üç dava vekiline tesadüf edilir. - Reşat Nuri Güntekin
AKRABA (Kelime Kökeni: Arapça aḳribā)
-
Kan bağıyla birbirine bağlı olan kimseler
Geceleyin, babam, amcam, akrabamız, hepsi istasyonda idiler. - Yahya Kemal Beyatlı
- Oluşma yönünden aynı kaynağa dayanan şeyler
-
Biri, diğerinin doğurduğu sonuç veya olgular
Zulüm zorbalıkla akrabadır.
Ata Sözleri ve Deyimler
- akraba çıkmak
- akraba olmak
Birleşik Kelimeler: akraba diller, hısım akraba, uzak akraba, uzaktan akraba, yakın akraba
BARAKA (Kelime Kökeni: İtalyanca baracca)
-
Tahta, çinko vb. hafif şeylerden yapılmış, temelsiz, eğreti yapı
Tren şehre girerken yerlilerin teneke barakaları görünür. - Orhan Seyfi Orhon
BAKARA (Kelime Kökeni: Fransızca baccara)
-
İskambil kâğıdı ile oynanan bir kumar
Geçenlerde bir iş adamı bakarada yüz bin liraya yakın para kaybetti. - Falih Rıfkı Atay
BAKİRE (Kelime Kökeni: Arapça bākire)
-
Cinsel ilişkide bulunmamış (dişi), kızoğlan, kızoğlankız, erden
Bu mahallede bakire kızları bakkal dükkânına bile yollamıyorlar. - Peyami Safa
BALKAR
- Malkar
BELLİK
- İşaret, marka
- Ayraç
EKÂBİR (Kelime Kökeni: Arapça ekābir)
-
Büyükler, devlet büyükleri, ileri gelenler
Kaymakam beyin hemen arkasında kalan ekâbiri umursamadan sıtma doktoru da kalkmıştı. - Tarık Buğra
-
Kendini beğenmiş kimse
Senin gibi ekâbir bir adam bu tür haberlerin peşinde koşturmaz. - Ahmet Ümit
KALABA (Kelime Kökeni: Arapça ġalebe)
- Kalabalık
KABALA (Kelime Kökeni: İngilizce cabala)
- Doğaüstü varlıklarla ilişki kurma sanatı
- Yahudilerde, yazılı olarak konulmuş olan Tanrı kanunlarının yanında, ağızdan ağıza geçen din buyruklarının, İbrani felsefesinin ve efsane yazılarının tamamı
- Bu öğretinin yandaşlarının tamamı
- Götürü, toptan
KABARA
- Dayanıklılık sağlamak amacıyla, ayakkabıların altına çakılan, yassı ve iri başlı demir çivi
- Süs olarak odaların ahşap bölümlerine, türlü biçimler yapmak için çakılan iri başlı, sarı çivi
- Kumaş kaplı mobilyanın kenarındaki şeridin üzerine çakılan süslü çivi
KABARE (Kelime Kökeni: Fransızca cabaret)
- Çeşitli gösterilerin yapıldığı eğlence yeri
- Meyhane
Birleşik Kelimeler: kabare tiyatrosu
KABİLE (Kelime Kökeni: Arapça ḳabīle)
-
Boy (II)
Avla geçinen bir kabile, bu gıdaları tesadüfe borçlu olduğuna inanabilir. - Cemil Meriç