AFLİİ ile Oluşan Kelimeler (AFLİİ Kelime Türetme)
AFLİİ harflerinden oluşan 16 kelime bulunuyor. AFLİİ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
5 Harfli Kelimeler
AFİLİ11
4 Harfli Kelimeler
FİİL10, FAİL10
3 Harfli Kelimeler
AFİ9, FİL9, FAL9, İFA9, LAF9, LİF9, ALİ3, İLA3
2 Harfli Kelimeler
AF8, FA8, AL2, İL2, LA2
AL
- Kanın rengi, kızıl, kırmızı
-
Bu renkte olan
Al bayrak. Al çuha.
- Dorunun açığı, kızıla çalan at donu
- Bu renkte olan (at)
- Yüze sürülen pembe düzgün, allık
Ata Sözleri ve Deyimler
- al elmaya taş atan çok olur
- al giymedim ki alınayım
- al gömlek gizlenemez
- alı alına, moru moruna
- alı al, moru mor
- al kanlara boyanmak
- al kiraz üstüne kar yağmış
Birleşik Kelimeler: albasma, albastı, al bayrak, alkarısı, al sancak, alyuvar
- Aldatma, düzen, tuzak, hile
Ata Sözleri ve Deyimler
- al ile aslan tutulur, güç ile sıçan tutulmaz
- Alüminyum elementinin simgesi
İL
-
Ülkenin vali yönetimindeki bölümü, vilayet
İllerin idaresi yetki genişliği esasına dayanır. - Anayasa
- Şehrin niteliklerini taşıyan büyük yerleşim yeri
- Ülke, yurt
- Eski Türklerde devlet
Birleşik Kelimeler: ilbay
LA (Kelime Kökeni: İtalyanca la)
- Gam dizisinde `sol` ile `si` arasındaki ses
- Bu sesi gösteren nota işareti
- Lantan elementinin simgesi
ALİ (Kelime Kökeni: Arapça ʿālī)
-
Yüce, yüksek
Bu bizim en büyük, en şanlı, en ali bir günümüz, en mukaddes millî bayramımız. - Ömer Seyfettin
Birleşik Kelimeler: Babıali, zatıalileri, zatıaliniz
- `Kurnazca ve haince düzen` anlamında Ali Cengiz oyunu, `çok zorba` anlamında Ali kıran baş kesen, `bir kimse birinden aldığını ötekine, ötekinden aldığını bir başkasına vererek işini yürütmek` anlamında Ali'nin külahını Veli'ye, Veli'nin külahını Ali'ye giydirmek deyimlerinde geçen bir söz
İLA (Kelime Kökeni: Arapça ilā)
-
Belirtilen sayıların da dâhil edildiği aralığı anlatan söz
Bugün Ege'de rüzgâr üç ila beş kuvvetinde esecekmiş.
AF (Kelime Kökeni: Arapça ʿafv)
- Bir suçu, bir kusuru veya bir hatayı bağışlama
-
Görevden çıkarılma
Kardeşinin vazifeden affı kararlaşmış.
Ata Sözleri ve Deyimler
- af buyurun!
- af çıkarmak
- af dilemek
- affa uğramak
- affını dilemek (veya istemek)
- affınıza sığınarak
Birleşik Kelimeler: affedilmek, affetmek, affettirmek, affeylemek, affolunmak, genel af, özel af, umumi af
FA (Kelime Kökeni: İtalyanca fa)
- Müzikal ses dizilerinde mi ile sol arasındaki ses
- Bu sesi gösteren nota işareti
Birleşik Kelimeler: fa anahtarı
AFİ (Kelime Kökeni: Rumca)
-
Gösteriş, çalım, caka
Bir manevra, bir afi, bir dalavere olacak, diyordum. - Ömer Seyfettin
Ata Sözleri ve Deyimler
- afi kesmek (veya satmak veya yapmak)
FİL (Kelime Kökeni: Arapça fīl)
- Filgillerin hortumlular takımından, Afrika ve Asya'nın sıcak bölgelerinde yaşayan, çok iri, kalın derili hayvan (Elephas)
- Satrançta çapraz hareket ettirilen taş
Ata Sözleri ve Deyimler
- fil gibi
Birleşik Kelimeler: fildişi, fil dişi, fil elması, fil faresi, fil hastalığı, filkulağı, fil yürüyüşü
FAL (Kelime Kökeni: Arapça fāl)
-
Geleceği öğrenmek, şans ve kısmeti anlamak amacıyla oyun kâğıdı, kahve telvesi, el ayası vb.ne bakarak anlam çıkarma, bakı
Ben bütün fallara, bütün rüyalara, bütün itikatlara inanırım. - Peyami Safa
Ata Sözleri ve Deyimler
- fala bakmak
- fal açmak (veya bakmak)
Birleşik Kelimeler: falname, fal taşı, bakla falı, el falı, kahve falı, papatya falı
İFA (Kelime Kökeni: Arapça īfāʾ)
- Bir işi yapma, yerine getirme
- Ödeme
Ata Sözleri ve Deyimler
- ifa etmek
LAF (Kelime Kökeni: Farsça lāf)
-
Söz, lakırtı
Galiba ızdırabın ne olduğunu tecrübe edenler için saadet boş laf. - Etem İzzet Benice
-
Sonuçsuz, yararı olmayan söz
Onun söyledikleri laftan ibaret.
- Konuşma
-
Konu, mevzu, bahis
Lafı değiştirdi.
-
`Öyle şey olamaz, bu sözün hiçbir değeri yok` anlamlarında hafifseme yollu kullanılan bir söz
Şunu yapacakmış, bunu yapacakmış, laf!
- Dedikodu
Ata Sözleri ve Deyimler
- lafa başlamak
- lafa boğmak
- laf açmak
- lafa dalmak
- lafa karışmak
- laf altında kalmamak
- laf anlamaz
- laf anlatmak
- laf aramızda
- laf atmak
- lafa tutmak
- laf çakmak (veya çarptırmak veya dokundurmak)
- laf çıkarmak
- laf çıkmak
- laf dinlemek
- laf düşmemek
- laf etmek
- laf geçirmek
- laf gelmek
- laf getirmek
- laf götürmek
- lafı ağzına tıkamak
- lafı ağzında bırakmak
- lafı ağzında gevelemek
- lafı ağzında kalmak
- lafı ağzından almak
- lafı bağlamak
- lafı çevirmek
- lafı dağıtmak
- lafı değiştirmek
- lafı dolandırmak
- lafı döndürüp dolaştırmak
- lafı edilmek
- lafı geçmek
- lafı kesmek
- lafı kıçından anlamak
- lafı kıçından dinlemek
- lafı kısa kesmek
- lafı mı olur?
- lafına gelmek
- lafını (veya lafınızı) balla kestim (veya kesiyorum)
- lafını bilmek
- lafını esirgememek (veya sakınmamak)
- lafını etmek
- lafını geri almak
- lafını kesmek
- lafını yabana atmamak
- lafını yedirmek
- lafını yemek
- lafı sulandırmak
- lafı tartmak
- lafı uzatmak
- laf işitmek
- laf kaynayıp gitmek
- laf lafı açar
- lafla peynir gemisi yürümez
- laf ola beri gele!
- laf olmak
- laf olsun âdet yerini bulsun
- laf oturtmak
- laf söyledi bal kabağı!
- lafta kalmak
- laftan anlamak
- laf taşımak
- laf torbaya girmez
- laf tutmak
- laf yakıştırmak
- laf yapmak
- laf yetiştirmek
- laf yok!
Birleşik Kelimeler: laf cambazı, laf ebesi, laf kalabalığı, laf salatası, lafügüzaf, boş laf, iri laf, kuru laf, çocuk lafı
LİF (Kelime Kökeni: Arapça līf)
-
Her türlü maddeyi oluşturan çok ince ve uzun parça
Ihlamur lifleriyle tavana asılmış kış kavunları gözünün önüne geliyordu. - Falih Rıfkı Atay
-
Yıkanmak için kullanılan bitki telleri demeti veya türlü ipliklerden yapılmış örgü
Yumuşak lifi alarak kurnaya batırdı. - Cahit Uçuk
- Tel
Birleşik Kelimeler: lif lif, cam lifi, kaya lifi
FİİL (Kelime Kökeni: Arapça fiʿl)
- İş, davranış
- Olumlu veya olumsuz olarak çekimli durumda zaman kavramı taşıyan veya zaman kavramı ile birlikte kişi kavramı veren kelime, eylem
Ata Sözleri ve Deyimler
- fiile koymak
Birleşik Kelimeler: fiil cümlesi, fiil çekimi, fiil gövdesi, fiil kökü, fiil tabanı, fiil tasrifi, fiilden türeme fiil, fiilden türeme isim, aktif fiil, bağ-fiil, birleşik fiil, çekimli fiil, dönüşlü fiil, edilgen fiil, ek fiil, etken fiil, ettirgen fiil, isimden türeme fiil, işteş fiil, olumlu fiil, olumsuz fiil, sıfat-fiil, türemiş fiil, yardımcı fiil, zarf-fiil, fiili bozuk, bağlama zarf-fiili, beklenmezlik fiili, bitirme fiili, geçmiş zaman sıfat-fiili, gelecek zaman sıfat-fiili, geniş zaman sıfat-fiili, mutavaat fiili, müşareket fiili, sürerlik fiili, tezlik fiili, yakınlık fiili, yaklaşma fiili, yeterlik fiili
FAİL (Kelime Kökeni: Arapça fāʿil)
-
Eden, yapan, işleyen
Vilayetin bir yerinde faili yakalanamayan bir irtica vakası çıkar. - Reşat Nuri Güntekin
- Özne
- Hukuki sonuç doğuracak bir suç işleyen kimse
Birleşik Kelimeler: faili meçhul, failimuhtar