ADEMOĞLU Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler
ADEMOĞLU harflerini içeren 4 harfli 21 kelime bulunuyor. 4 harfli ADEMOĞLU kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
DOĞU15,
ÂLEM (Kelime Kökeni: Arapça ʿālem)
- Evren
-
Dünya, cihan
İnsan âlemde, hayal ettiği müddetçe yaşar. - Yahya Kemal Beyatlı
- Aynı konu ile ilgili kimseler
-
Bu kimselerin uğraşlarının bütünü
Geçen kışın tiyatro, cambazhane âlemlerini uzun uzun tasvir ediyordu. - Osman Cemal Kaygılı
-
Belli bir grupraki canlıların bütünü
Hayvanlar âlemi.
-
Durum ve şartlar
Evlilik âlemi.
-
Herkes, başkaları
Bu yaptığından dolayı âleme rezil oldun.
-
Ortam, çevre
Fakat onun Türk ve Müslüman dostları hep alafranga ve zengin bir âlemde yaşarlardı. - Halide Edip Adıvar
- Kendine özgü birçok niteliği bulunan şey
- Farklı davranış içinde bulunan kimse
-
Eğlence
O gün evde iki gün önceki araba âlemlerini düşünüyordu. - Osman Cemal Kaygılı
Ata Sözleri ve Deyimler
- âleme verir talkını (veya telkini), kendi yutar salkımı
- âlemin ağzı torba değil ki büzesin
- âlemi var mı?
- âlem yapmak
Birleşik Kelimeler: bir âlem, cümle âlem, devriâlem, dış âlem, dünya âlem, el âlem, harcıâlem, ibretiâlem, içki âlemi, kibarlar âlemi, masal âlemi, oturak âlemi, rakı âlemi
- Bayrak
- Minare, kubbe, sancak direği vb. yüksek şeylerin tepesinde bulunan, madenden yapılmış ay yıldız veya lale biçiminde süs, ayça
- Simge
Ata Sözleri ve Deyimler
- alem olmak
AMEL (Kelime Kökeni: Arapça ʿamel)
- Yapılan iş, edim, fiil
- Bir kimsenin dinin buyruklarını yerine getirmek için yaptıkları
- İshal
Birleşik Kelimeler: aksülamel
ELMA
- Gülgillerden, çiçekleri pembe veya beyaz bir ağaç (Pirus malus)
- Bu ağacın kabuğu parlak, sert, kırmızı, sarı ve yeşil renkte, kokusu hoş, tadı ekşi veya tatlı, dokusu gevrek, ufak çekirdekli meyvesi
Ata Sözleri ve Deyimler
- elma da alma da demesini biliriz
- elma gibi
- elmanın dibi göl, armudun dibi yol
- elmayı çayıra, armudu bayıra
Birleşik Kelimeler: elmabaş, elma çayı, elma hoşafı, elma kompostosu, elma sirkesi, elma suyu, elma şarabı, elma şekeri, elma şurubu, elma yanaklı, acı elma, çürük elma, ekşi elma, Kızılelma, âdemelması, Amasya elması, Amerikan elması, dağ elması, deveelması, ferik elması, fil elması, Japon elması, kabak elması, kiraz elması, misket elması, pamuk elması, şeytan elması, yer elması
LAME (Kelime Kökeni: Fransızca lamé)
- Dokusunda çoğunlukla gümüş ve altın renginde tel bulunan kumaş veya metal parlaklığı verilmiş deri
-
Böyle bir kumaş veya deriden yapılan
Zehra, lame balo pabuçlarından görünecek olan ayak tırnaklarını da cilaladı. - Cahit Uçuk
MEAL (Kelime Kökeni: Arapça meʾāl)
-
Anlam, kavram, mefhum
Her cepheden tek mealde bir telgraf geliyor. - Aka Gündüz
- Ortaya çıkan şey, sonuç, netice
MOLA (Kelime Kökeni: İtalyanca mola)
-
Yorgunluğu gidermek için duraklama
Köye gidinceye kadar iki yerde mola verdik.
- Ara verme
-
Koyuverme
Halatı, mola ettiler.
- Voleybol ve basketbolda takımların oyun içinde taktik alışverişleri yapmak için aldıkları dinlenme
Ata Sözleri ve Deyimler
- mola almak
- mola vermek
Birleşik Kelimeler: mola taşı, ihtiyaç molası
OLMA
- Olmak işi
ULAM
-
Aralarında herhangi bir bakımdan ilgi veya benzerlik bulunan şeylerin tümü, makule, kategori
İnsan üstüne düşünenlerin hepsi, her iki ulamda da yetkinliğe az rastlandığı görüşünde birleşirler. - Azra Erhat
- Nesnel gerçekliğin ve bilginin en genel ve temel özelliklerini, ilişkilerini yansıtan temel kavramların her biri, nicelik, nitelik, bağıntı, makule, kategori
Birleşik Kelimeler: ulam ulam
ADEM (Kelime Kökeni: Arapça ʿadem)
-
Yokluk
Ne civarda bir köy var ne bir evin hayali / Sonun ademdir, diyor insana yolun hâli - Faruk Nafiz Çamlıbel
Birleşik Kelimeler: ademimerkeziyet
- Dinî inanışlara göre dünya üzerindeki ilk insan, Âdem Baba
Birleşik Kelimeler: Âdem Baba
- İnsan, insanoğlu, adam
Birleşik Kelimeler: âdembaba, âdemelması, âdem evladı, âdemoğlu, beniâdem
LODA
-
Küme, yığın
Saman lodası.
- Demet
- Taneli veya tanesiz saman yığını
- Üzeri toprak veya otla örtülmüş saman yığını
DOLU
-
Havada su buğusunun birden yoğunlaşıp katılaşmasından oluşan, türlü irilikte, yuvarlak veya düzensiz biçimli buz parçaları durumunda yere hızla düşen bir yağış türü
Dolu ekinlerini vurmuşsa bir yıl aç demekti. - Tarık Buğra
-
İçi boş olmayan, dolmuş, meşbu, pür, boş karşıtı
Su ile dolu bir şişe.
-
Bir yerde sayıca çok
Dağda keklik dolu.
-
Boş yeri olmayan, her yeri tutulmuş olan
Haftaya pazartesiye kadar bütün uçaklar dolu. - Attila İlhan
-
Boş vakti olmayan, meşgul
Bugün doluyum.
- Çok olan (iş, uğraş, olay vb.)
-
İçinde atılacak mermisi bulunan (top, tüfek vb. ateşli silahlar)
Tabanca doludur, dikkat edin.
- Tornacılıkta delik açılmamış (gereç)
- Bir duygunun güçlü etkisinde olan
- İçki doldurulmuş bardak
Ata Sözleri ve Deyimler
- doluya koydum almadı, boşa koydum dolmadı
Birleşik Kelimeler: doludizgin, dolu serpme, bir dolu, deli dolu, hayat dolu, yaşam dolu, yüreği dolu
DUMA (Kelime Kökeni: Rusça)
- Rus parlamentosunun alt kanadı
DEMO (Kelime Kökeni: İngilizce demo)
- Tanıtım gösterisi
MODA (Kelime Kökeni: İtalyanca moda)
- Değişiklik gereksinimi veya süslenme özentisiyle toplum yaşamına giren geçici yenilik
-
Belirli bir süre etkin olan toplumsal beğeni, bir şeye karşı gösterilen aşırı düşkünlük
Moda sandığımız birçok şeylerin hayatın kendi bünyesinden geldiği anlaşılır. - Ahmet Hamdi Tanpınar
-
Geçici olarak yeniliğe ve toplumsal beğeniye uygun olan
Moda şapka.
Ata Sözleri ve Deyimler
- moda olmak
- modası geçmek
Birleşik Kelimeler: modaevi
OLDU
- Evet
- Başüstüne