ACISIZ ile Oluşan Kelimeler (ACISIZ Kelime Türetme)

ACISIZ harflerinden oluşan 14 kelime bulunuyor. ACISIZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Acısız kelimesinin anlamı nedir? Acısız ile başlayan kelimeler. İçinde acısız olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

6 Harfli Kelimeler

ACISIZ15

5 Harfli Kelimeler

SAZCI13

4 Harfli Kelimeler

SIZI10

3 Harfli Kelimeler

CIZ10, CAZ9, CIS8, ACI7, AZI7, SAC7, SAZ7, ISI6, ASI5

2 Harfli Kelimeler

AZ5, AS3

AS

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Kakım

[isim]

  • İskambil, domino vb. oyunlarda bir işaretini taşıyan kâğıt veya taş, birli, bey

[sıfat]

  • Bir işte başta gelen (kimse veya şey)

    As oyuncu.

Birleşik Kelimeler: assolist, astasım, asteğmen, asyön

[kimya]

  • Arsenik elementinin simgesi

ASI

[isim]

  • Asma işi
  • Afiş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • asıda olmak (veya kalmak)

AZ

[sıfat]

  • Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik, çok karşıtı

    Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[zarf]

  • Alışılmış olandan, umulandan veya gerekenden eksik olarak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aza çoğa bakmamak
  • aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz
  • aza sormuşlar: "nereye?", "çoğun yanına" demiş
  • az ateş çok odunu yakar
  • az bulmak
  • az buz olmamak
  • az değil
  • az gelmek
  • az görmek
  • az günün adamı olmamak
  • azı çoğa saymak (veya tutmak)
  • az kaldı (veya kalsın)
  • az kaz, uz kaz, boyunca kaz
  • az olsun, uz olsun
  • az söyle, çok dinle
  • az tamah çok ziyan getirir
  • az veren candan, çok veren maldan
  • az yiyen çok uyur, çok yiyen güç uyur

Birleşik Kelimeler: az az, az alıcı, az buçuk, az çok, az daha, azel, az gelişmiş, az sonra, en az, azar azar, en azından

[eskimiş]

[kimya]

  • Azot elementinin simgesi

ISI

[isim]

[fizik]

  • Bir cismin uzamasına, genleşmesine, buharlaşmasına, erimesine, sıcaklığının artmasına yol açan fiziksel enerji

    Isı, atomlar arası çekim gücünü yenerek maddenin hacmini arttırır.

  • Fiziksel bir olaya dayalı, belirli bir ölçü üzerine kurulmuş olan sıcaklık ve soğukluk derecesi

Birleşik Kelimeler: ısıalan, ısıcam, ısıdam, ısıdenetir, ısı kuşak, ısıölçer, ısı ölçümü, ısı tedavisi, ısıveren, ısıyayar, ısı yayımı, ısı yuvarı, diriksel ısı, diril ısı, günısı, iç ısı, kızıl ısı, ergime ısısı, ısınma ısısı, vücut ısısı

ACI

[isim]

  • Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı

    Acıyı sever.

[sıfat]

  • Tadı bu nitelikte olan

    Acı kahvesini yudumluyordu. - Tarık Buğra

  • Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ızdırap

    Omuzlarına kadar vücudun derisini haşlayan bayıltıcı yanma acısı ve dehşeti çok sürmedi. - Peyami Safa

[mecaz]

  • Ölüm, yangın, deprem vb. olayların yarattığı üzüntü, keder, elem

    İnsan, ölümün acısını en çok günün iki uzak saatinde hissetmektedir. - Yusuf Ziya Ortaç

[sıfat]

  • Çarpıcı, göz alıcı (renk)

[sıfat]

[mecaz]

  • Keskin, şiddetli

    Acı poyraz kuvvetle esiyordu. - Orhan Kemal

[sıfat]

[mecaz]

  • Kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, kötü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • acı (veya acılar) görmek
  • acı acıyı keser, su sancıyı
  • acı çekmek (veya duymak)
  • acı gelmek
  • acı patlıcanı kırağı çalmaz
  • acısı çıkmak
  • acısı içine (veya yüreğine) çökmek (veya işlemek)
  • acısına dayanamamak
  • acısını almak
  • acısını almak
  • acısını bağrına (veya içine) basmak (veya gömmek)
  • acısını çekmek
  • acısını çıkarmak
  • acısını görmek
  • acısı ortaya çıkmak
  • acı söylemek
  • acı vermek

Birleşik Kelimeler: acı acı, acı ağaç, acı badem, acı bakla, acı bal, acı balık, acı ceviz, acı çiğdem, acı elma, acı fren, acı gerçek, acı haber, acı hıyar, acıkara, acı karpuz, acı kavak, acı kavun, acı kök, acı kuvvet, acı marul, acı meyan, acı ot, acı pelin, acı sakız, acı söz, acı su, acı tatlı, acı yavşan, acı yeşil, acı yonca, can acısı, ciğer acısı, evlat acısı, iç acısı, içler acısı, kalp acısı, kuyruk acısı, yürek acısı, yürekler acısı

AZI

[isim]

  • Köpek dişlerinden sonra içeriye doğru, alt ve üst çenenin iki yanında beşer tane bulunan ve yiyecekleri öğütmeye yarayan dişlerin ortak adı, azı dişi, öğütücü diş

[halk ağzında]

  • Öküz arabalarında ön ve arka yastıkları dingile bağlayan ağaç çivi

Birleşik Kelimeler: azı dişi

SAC

[isim]

  • Yassı demir çelik ürünü

[sıfat]

  • Bu üründen yapılan

    İskenderun'da evimize taşındığımız günlerde sac sobamıza elden düşme borular alınmıştı. - Ayla Kutlu

  • Bu nesneden yapılmış, üzerinde yufka yapılan dışbükey pişirme aracı

    Esmer, sacda pişirilmiş bir somun ekmeği, eliyle parçalayıp sofradakilerin önüne dağıttı. - Necati Cumalı

Birleşik Kelimeler: sacayağı, sacayak, sac böreği, sac ekmeği, sac kavurması, sac kebabı, çalkantı sacı

SAZ

[isim]

  • Genellikle su kıyılarında, bataklık yerlerde yetişen ince, açık sarı renkli kamış, hasır otu, kiliz, kofa

    Köyün saz kaplı, karanlık çökmüş damlarına seslendi. - Halide Edip Adıvar

[sıfat]

  • Bu kamıştan yapılmış

Birleşik Kelimeler: saz benizli, saz rengi, saz tavuğu

[isim]

[müzik]

  • Her tür müzik aracı, çalgı
  • Türk halk müziğinde bağlama, cura, tar vb. mızraplı çalgıların genel adı
  • Türk halk müziğinde kullanılan, gövdesi ağaçtan oyularak yapılmış, telli, uzun saplı çalgı, bağlama

    İnce ve yüksek bir sanat eseri olan saz da milliyetimizin bir hususiyetidir. - Abdülhak Şinasi Hisar

  • Birden çok çalgının bulunduğu takım
  • Çalgılı eğlence yeri

Birleşik Kelimeler: saz eseri, sazevi, saz semaisi, saz şairi, saz şiiri, saz takımı, ince saz, ritim saz, divan sazı, meydan sazı, elektronik sazlar, nefesli sazlar, telli sazlar, üflemeli sazlar, vurmalı sazlar, yaylı sazlar

CIS

[ünlem]

  • Çocukları ateşe ve tehlikeli şeylere karşı uyarırken söylenen bir söz

CAZ (Kelime Kökeni: İngilizce jazz)

[isim]

  • Başlangıçta Kuzey Amerika zencilerine aitken sonraları bütün dünyada benimsenen bir müzik türü

    Onlar alaturka dinlemek istiyor, siz caz dinlemek istiyormuşsunuz. - Çetin Altan

  • Bu müziği çalan orkestra

    Bunun lüks bir lokantası olacak hatta ileride bir caz bile temin edilecekti. - Reşat Nuri Güntekin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • caz yapmak

Birleşik Kelimeler: cazbant, caz takımı, teneke caz, toplu caz

SIZI

[isim]

  • Hafif ve ince ağrı

    Fakat her an, her an yine / İçimde aynı sızı - Halit Fahri Ozansoy

[mecaz]

  • Ruhsal acı, ızdırap

    Depremlerin acısını, sızısını belirtmek de adı sanı bilinmez köylü şairlere düşer. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

Birleşik Kelimeler: ağrı sızı

CIZ

[isim]

  • Çocuk dilinde ateş
  • Kızgın yağın içine bir şey atıldığında çıkan ses

Ata Sözleri ve Deyimler

  • cız etmek

Birleşik Kelimeler: cız sineği

SAZCI

[isim]

[müzik]

  • Saz çalan kimse, sazende

    Bir sazcı ile beraber halk türküleri söylemeye razı olursanız ne âlâ! - Reşat Nuri Güntekin

  • Saz yapan veya satan kimse

ACISIZ

[sıfat]

  • Tadı acı olmayan
  • Ağrı, sızı duyulmayan

    Acısız doğum.

[mecaz]

  • Üzüntüsü, sıkıntısı olmayan, kedersiz

    Acısız bir yaşam.