ACAYİPLEŞİVERME Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

ACAYİPLEŞİVERME harflerini içeren 4 harfli 171 kelime bulunuyor. 4 harfli ACAYİPLEŞİVERME kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

VAMP15, EVCİ13, EVCE13, İŞVE13, ŞİVE13, VECA13, AYVA12, VEYA12, VİYA12, YAVE12, APAŞ11, AVAM11, ACEP11, İVME11, İCAP11, MAVİ11, PİŞİ11, PAŞA11, CELP11, AVAL10, AVAR10, ALEV10, EPEY10, EVRE10, EVLİ10, EVLA10, LİVA10, LAVA10, LEVA10, PAYE10, REVA10, ŞECİ10, VELİ10, VERE10, VERİ10, VİRA10, VALE10, VALİ10, AYAŞ9, AMİP9, EŞEY9, EŞYA9, MAPA9, PRİM9, RAMP9, ŞAYİ9, YAŞA9, ARPA8, APEL8, APRE8, ARAP8, AŞMA8, ACEM8, AMCA8, APİA8, EPER8, EŞME8, EMİŞ8, İRAP8, İCMA8, LAPA8, LARP8, MAAŞ8, MEŞE8, MARŞ8, MAŞA8, PİRE8, PİLİ8, PALA8, PARA8, PARE8, PERİ8, ŞAMA8, ŞEMA8, CİMA8, CAMİ8, CEMİ8, ARŞE7, AŞAR7, AYMA7, AŞİR7, ACAR7, ACİL7, ERİŞ7, ERCE7, EŞLİ7, ECİR7, ECEL7, EMAY7, ELCİ7, İRCA7, İŞLİ7, İŞAR7, İCRA7, İCAR7, İAŞE7, İLCA7, LİCE7, LAŞE7, MAYİ7, MAYA7, RACA7, RİCA7, RACİ7, RAŞE7, RAŞİ7, ŞİAR7, ŞİİR7, ŞİLE7, ŞERİ7, ŞAİR7, ŞALE7, ŞALİ7, YEME7, YAMA7, CİLA7, CALİ7, CARİ7, CELİ7, ARYA6, AYLA6, AYAR6, AYAL6, ALAY6, EYER6, RİYA6, REYE6, YELE6, YARA6, ARMA5, AMİR5, ALEM5, ALİM5, ALMA5, AMAL5, AMEL5, AMİL5, ERME5, ERİM5, EMİR5, EMEL5, ELİM5, ELMA5, ELEM5, İMLA5, İMAR5, İMAL5, İLMİ5, İLME5, İLİM5, İLAM5, LİME5, LİMA5, LAMA5, LAME5, MİRİ5, MİRA5, MALİ5, MALA5, MAİL5, MERİ5, MERA5, MEAL5, MALE5, RAMİ5, REMİ5, AİLE4, ERİL4, İARE4, LİRA4, REEL4

AİLE (Kelime Kökeni: Arapça ʿaʾile)

[isim]

[toplum bilimi]

  • Evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik

    Birbirlerine nasıl tutkun, yangın bir aile olduklarını sayıp döktü. - Lâtife Tekin

  • Aynı soydan gelen veya aralarında akrabalık ilişkileri bulunan kimselerin tümü

    Kendilerinin hangi asil aileye mensup olduklarını bilmiyorum. - Nazım Hikmet

  • Birlikte oturan hısım ve yakınların tümü

[halk ağzında]

  • Eş, karı
  • Aynı gaye üzerinde anlaşan ve birlikte çalışan kimselerin bütünü
  • Temel niteliği bir olan dil, hayvan veya bitki topluluğu, familya

Birleşik Kelimeler: aile adı, aile bahçesi, aile bütçesi, aile doktoru, aile dostu, aile fotoğrafı, aile gazinosu, aile hayatı, aile hekimi, aile hukuku, aile ismi, aile mahkemesi, aile matinesi, aile meclisi, aile ocağı, aile planlaması, aile reisi, aile saadeti, büyük aile, çekirdek aile, koruyucu aile, köklü aile

ERİL

[sıfat]

[dil bilgisi]

  • Bazı dillerde erkek cinsten sayılan (kelime), müzekker

İARE (Kelime Kökeni: Arapça iʿāre)

[isim]

[eskimiş]

  • Eğreti, ödünç

    Bu iare tuvaletiyle kendi güzelliğinin gururunu da feda ederek bahçeye çıktı. - Peyami Safa

  • Eğreti verme, ödünç verme

LİRA (Kelime Kökeni: İtalyanca lira)

[isim]

  • Yüz kuruş değerinde Türk para birimi, teklik

    Bu pazarlığın yapıldığı zamanda liranın kıymeti vardı. - Refik Halit Karay

  • Bazı ülkelerin para birimi

    Mısır lirası. Suriye lirası.

[eskimiş]

  • Yedi gram ağırlığında altın sikke, liralık, sarı lira

Birleşik Kelimeler: ata lira, sarı lira

REEL (Kelime Kökeni: Fransızca réel)

[sıfat]

  • Gerçek

ARMA (Kelime Kökeni: İtalyanca arma)

[isim]

  • Bir devletin, bir hanedanın veya bir şehrin simgesi olarak kabul edilmiş resim, harf veya şekil, ongun (II)

[denizcilik]

  • Geminin yürümesine hizmet eden direk, seren, ip, halat ve yelken takımı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • arma donatmak
  • arma soymak
  • arma uçurmak (veya budatmak)

AMİR (Kelime Kökeni: Arapça āmir)

[isim]

  • Bir işte emir verme yetkisi bulunan kimse, mir

    Akıl öğrettiğim herif şimdi bana amir oldu. - Burhan Felek

[sıfat]

  • Buyuran, buyurucu

[ticaret]

  • Satıcı veya ihracatçının gönderdiği malların bedelini almak üzere gerekli belgeleri göstererek bankaya başvuran kimse

Birleşik Kelimeler: amir hüküm, amiriita, emniyet amiri, idare amiri, ita amiri, kabin amiri, mülki idare amiri, saha amiri

ÂLEM (Kelime Kökeni: Arapça ʿālem)

[isim]

[gök bilimi]

  • Evren
  • Dünya, cihan

    İnsan âlemde, hayal ettiği müddetçe yaşar. - Yahya Kemal Beyatlı

  • Aynı konu ile ilgili kimseler
  • Bu kimselerin uğraşlarının bütünü

    Geçen kışın tiyatro, cambazhane âlemlerini uzun uzun tasvir ediyordu. - Osman Cemal Kaygılı

  • Belli bir grupraki canlıların bütünü

    Hayvanlar âlemi.

  • Durum ve şartlar

    Evlilik âlemi.

[zamir]

  • Herkes, başkaları

    Bu yaptığından dolayı âleme rezil oldun.

  • Ortam, çevre

    Fakat onun Türk ve Müslüman dostları hep alafranga ve zengin bir âlemde yaşarlardı. - Halide Edip Adıvar

  • Kendine özgü birçok niteliği bulunan şey
  • Farklı davranış içinde bulunan kimse

[mecaz]

  • Eğlence

    O gün evde iki gün önceki araba âlemlerini düşünüyordu. - Osman Cemal Kaygılı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • âleme verir talkını (veya telkini), kendi yutar salkımı
  • âlemin ağzı torba değil ki büzesin
  • âlemi var mı?
  • âlem yapmak

Birleşik Kelimeler: bir âlem, cümle âlem, devriâlem, dış âlem, dünya âlem, el âlem, harcıâlem, ibretiâlem, içki âlemi, kibarlar âlemi, masal âlemi, oturak âlemi, rakı âlemi

[isim]

  • Bayrak
  • Minare, kubbe, sancak direği vb. yüksek şeylerin tepesinde bulunan, madenden yapılmış ay yıldız veya lale biçiminde süs, ayça

[mecaz]

  • Simge

Ata Sözleri ve Deyimler

  • alem olmak

ÂLİM (Kelime Kökeni: Arapça ʿālim)

[isim]

  • Bilgin

    Hiçbir şeye inanmayan, ne inkılapçı ne muhafazakâr ne âlim ne şair olabilir. - Orhan Seyfi Orhon

Ata Sözleri ve Deyimler

  • âlim unutmuş, kalem unutmamış

[sıfat]

[eskimiş]

  • Bilen

ALMA

[isim]

  • Almak işi, ahiz, derç, ittihaz, kabız
  • Bir iş adamının veya profesyonel sporcunun para karşılığı başka bir işe veya kulübe geçmesi, transfer

Birleşik Kelimeler: açığa alma, kültüre alma, satın alma, koku alma duyusu, tat alma duyusu, tat alma organı

AMAL (Kelime Kökeni: Arapça aʿmāl)

[isim]

[eskimiş]

  • İşler, işlemler

Birleşik Kelimeler: amalierbaa

AMEL (Kelime Kökeni: Arapça ʿamel)

[isim]

  • Yapılan iş, edim, fiil

[din bilgisi]

  • Bir kimsenin dinin buyruklarını yerine getirmek için yaptıkları

[mecaz]

  • İshal

Birleşik Kelimeler: aksülamel

AMİL (Kelime Kökeni: Arapça ʿāmil)

[isim]

  • Etken, etmen, sebep, faktör

    Acaba bu cereyan ne gibi tarihî amillerin tesiriyle doğdu. - Fuat Köprülü

ERME

[isim]

  • Ermek işi

ERİM

[isim]

  • Bir şeyin erebileceği uzaklık, menzil

    El erimi. Göz erimi.

Birleşik Kelimeler: el erimi, göz erimi, kulak erimi, kurşun erimi

[isim]

  • Muştu