ABDESTHANE Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

ABDESTHANE harflerini içeren 5 harfli 33 kelime bulunuyor. 5 harfli ABDESTHANE kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

SABAH12, HANDE11, BADAS10, HASTA10, HASET10, HASAT10, SAHTE10, SAHNE10, SAHAN10, BADAT9, BENDE9, BEDEN9, NEDBE9, TENHA9, ADESE8, BASEN8, BASTA8, BESTE8, DESTE8, DESEN8, NADAS8, SADET8, SABAN8, SEBAT8, SEBEN8, ADETA7, DENET7, NEBAT7, TABAN7, TEBAA7, SANAT6, SATEN6, SENET6

SANAT (Kelime Kökeni: Arapça ṣanʿat)

[isim]

  • Bir duygu, tasarı, güzellik vb.nin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık

    Bir oyunun on beş gün sürmesi bir sanat hadisesi olduğunu gösterirdi. - Tarık Buğra

  • Belli bir uygarlığın veya topluluğun anlayış ve zevk ölçülerine uygun olarak yaratılmış anlatım

    İtiraf edelim ki dünkü halkımız henüz sanata karşı hazırlıklı olmadığı için çok büyük müşkülata maruz kalıyordu. - Asaf Halet Çelebi

  • Bir şey yapmada gösterilen ustalık

    Konuşma sanatı.

  • Bir meslekte uyulması gereken kuralların tümü

    Askerlik sanatı.

  • Zanaat

Birleşik Kelimeler: sanat adamı, sanat danışmanı, sanat dünyası, sanat enstitüsü, sanat eri, sanat eseri, sanatevi, sanat filmi, sanat okulu, sanatsever, abstre sanat, betili sanat, betisiz sanat, edebî sanat, figüratif sanat, Gotik sanat, güdümlü sanat, soyut sanat, tezyinî sanat, yedinci sanat, güzel yazı sanatı, tahnit sanatı, temaşa sanatı, görsel sanatlar, grafik sanatları, güzel sanatlar, plastik sanatlar, el sanatları, sahne sanatları, süsleme sanatları

SATEN (Kelime Kökeni: Fransızca satin)

[isim]

  • Atlas (I)
  • Parlak, pamuklu kumaş

    Kumardan aldığı ilk parayla siyah satenden arkası kemerli iki adet iç yelek yaptırdı. - Lâtife Tekin

[sıfat]

  • Bu kumaştan yapılmış

SENET (Kelime Kökeni: Arapça sened)

[isim]

[ticaret]

  • Bir kimsenin yapmaya veya ödemeye borçlu olduğu şeyi göstermek için imzaladığı resmî kâğıt, belgit

[eskimiş]

  • Dayanılan veya dayanılacak olan şey

Ata Sözleri ve Deyimler

  • senet vermek

Birleşik Kelimeler: senet sepet, açık senet, emre muharrer senet, hakani senet, mali senet, hatır senedi, hisse senedi, kambiyo senedi, kefalet senedi, ortaklık senedi, pay senedi, teminat senedi, vakıf senedi

ÂDETA (Kelime Kökeni: Arapça ʿādetā)

[zarf]

  • Hemen hemen, sanki

    Yüzümü âdeta cama yapıştırarak her hareketini ilgiyle izliyorum. - Ahmet Ümit

DENET

[isim]

  • Denetleme işi, teftiş

[sinema]

[televizyon]

  • Laboratuvar işlemi tamamlanmış bir filmin herhangi bir eksiği olup olmadığını anlamak için dağıtımcıya verilmeden önce incelenmesi

NEBAT (Kelime Kökeni: Arapça nebāt)

[isim]

[eskimiş]

[bitki bilimi]

  • Bitki

    Hepsi kır nebatları gibi gelişigüzel, bu mevsim burada, öbür mevsim orada doğup yaşıyorlar. - Aka Gündüz

TABAN

[isim]

  • Ayağın alt yüzü, aya
  • Üstü kapalı bir yerin gezinilen, ayakla basılan yüzü, tavan karşıtı
  • Ayakkabının alt bölümü
  • Kaide
  • Bir şeyin en alt bölümü
  • Değerlendirmede en alt derece
  • Bir toplumu, bir kuruluşu oluşturan, yönetime katılmadan etkili olan kitle

    Partinin tabanının istekleri doğrultusunda...

  • Temel

[coğrafya]

  • Bir ırmağın en derin olan orta yeri

[denizcilik]

  • Dikey duran direk, çubuk, seren vb.nin alt bölümü

[matematik]

  • Bir cismin veya bir biçimin yüksekliğini ölçmek için aşağıdan yukarıya doğru başlama noktası olarak alınan yüzey veya çizgi, kaide

    Piramidin tabanı. Üçgenin tabanı.

[matematik]

  • Üslü sayılarda kuvveti alınan sayı: 53 anlatımında 3 rakamı üstür, 5 ise tabandır

[halk ağzında]

  • Tarlanın düz ve verimli kesimi

[eskimiş]

  • Kılıç vb. yapımında kullanılan iyi cins demir

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tabana kuvvet
  • tabana kuvvet kaçmak
  • taban çıkmak (veya girmek veya koymak)
  • tabanları kaldırmak
  • tabanları patlamak
  • tabanları yağlamak
  • taban tabana zıt (olmak)
  • taban tepmek (veya patlatmak)
  • taban yapmak

Birleşik Kelimeler: taban basma, taban düzeyi, taban fiyatı, taban halısı, taban lağımı, tabanvay, tabanı yarık, baştaban, daltaban, düztaban, karataban, ad tabanı, ayak tabanı, devetabanı, fiil tabanı, isim tabanı, veri tabanı

[zarf]

[eskimiş]

  • Huy bakımından
  • Yaradılıştan

TEBAA (Kelime Kökeni: Arapça tebaʿa)

[isim]

[eskimiş]

[hukuk]

  • Uyruk

    Şüphesiz tebaasını mesut eden, koruyan bir kral da değerli bir insandır. - Mehmet Kaplan

ADESE (Kelime Kökeni: Arapça ʿadese)

[isim]

[fizik]

  • Mercek

    Yaşamayı tatsız, dünyayı mahdut gösteren bu adese bana babamdan mı yadigâr kalmıştı? - Kemal Bilbaşar

[bitki bilimi]

  • Kovucuk

BASEN (Kelime Kökeni: Fransızca bassin)

[isim]

  • Vücudun bel ile kalça arasındaki bölümü
  • Kıtasal uzantıdan okyanus ortası sırtlarına kadar devam eden ve 4000-5000 metre derinliği olan deniz dibi

BESTE (Kelime Kökeni: Farsça beste)

[isim]

  • Bir müzik eserini oluşturan ezgilerin bütünü

    Belki hâlâ o besteler çalınır / Gemiler geçmeyen bir ummanda - Yahya Kemal Beyatlı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • beste yapmak (veya bağlamak)

Birleşik Kelimeler: aheste beste

DESTE

[isim]

  • Cinsleri aynı veya birbirine yakın olan şeylerin bir arada bağlanmışı, demet, bağlam

    Destenin en itibarlı kâğıtları, bilindiği gibi beyler yani aslar oluyor. - Haldun Taner

  • Kılıç, bıçak vb.nin elle tutulacak yeri
  • Elli iki karttan oluşan iskambil kâğıdı

[matematik]

  • Aynı cinsten onluk bir küme

[spor]

  • Yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları derecelerden biri

Birleşik Kelimeler: güldeste

DESEN (Kelime Kökeni: Fransızca dessin)

[isim]

  • Tahta, çini, kumaş, kâğıt vb. yüzeylerin üzerine yapılan çizim
  • Tahta, çini, kumaş, kâğıt vb. yüzeylerin üzerinde varlıkları, nesneleri belirli çizgilerle gösterme, tasvir etme
  • Görsel bir etki yaratmak amacıyla yapılmış çizgi resimlerin hepsi
  • Desen yapma sanatı

    O, desen öğreniyor.

NADAS (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

  • Tarlayı sürüp herhangi bir şey ekmeden dinlenmeye bırakma

    Uçsuz bucaksız uzayan kır / Kimi yerde nadas, kimi anız - Ahmet Kutsi Tecer

Ata Sözleri ve Deyimler

  • nadasa bırakmak (veya yatırmak)
  • nadas etmek

SADET (Kelime Kökeni: Arapça ṣaded)

[isim]

  • Konuşulan asıl konu, asıl madde

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sadede gelmek