Aat ile Biten Kelimeler
AAT ile biten 27 kelime bulunuyor. Sonu AAT olan kelime listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "İçinde aat olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
9 Harfli Kelimeler
LÜMENSAAT13
8 Harfli Kelimeler
MUTAVAAT16, MÜRACAAT14, MÜMANAAT12
7 Harfli Kelimeler
MENFAAT14
6 Harfli Kelimeler
FECAAT15, İFŞAAT15, ŞEFAAT15, DEFAAT14, ŞECAAT12, CEMAAT10, İNŞAAT9, İCRAAT9, ŞENAAT9, ZİRAAT9, ZANAAT9, BERAAT8, SINAAT8, TABAAT8, KITAAT7, KIRAAT7, KANAAT6
5 Harfli Kelimeler
İTAAT5
4 Harfli Kelimeler
VAAT10, SAAT5, NAAT4, TAAT4
NAAT (Kelime Kökeni: Arapça naʿt)
- Bir şeyin niteliklerini övme
- Hz. Muhammed'in niteliklerini övmek, ondan şefaat dilemek amacıyla yazılan kaside
TAAT (Kelime Kökeni: Arapça ṭāʿat)
- Allah'ın buyruklarını yerine getirme, ibadet etme
İTAAT (Kelime Kökeni: Arapça iṭāʿat)
-
Söz dinleme, boyun eğme, buyruğa uyma
Serkeşliklerden vazgeçerek edep ve itaat dairesine dönünüz! - Necip Fazıl Kısakürek
Ata Sözleri ve Deyimler
- itaat etmek
SAAT (Kelime Kökeni: Arapça sāʿat)
-
Bir günlük sürenin yirmi dörtte birine eşit, altmış dakikalık zaman dilimi, zaman parçası
Beş altı mil ötedeki karşı kıyıya bir saatte varabilirdik ancak. - Azra Erhat
-
Vakit, zaman
Oyuncular meyus olmayarak gene saati geldiği vakit perdelerini açtılar. - Memduh Şevket Esendal
-
Bir işin yapıldığı belli bir zaman
Yemek saati.
Kahvaltı saati. Uyku saati. Çalışma saati.
-
Günün hangi anı olduğunu gösteren alet
Kolundaki krome saate göz attı. - Refik Halit Karay
-
Sayaç
Elektrik saati. Su saati.
Ata Sözleri ve Deyimler
- saat bir (veya iki, üç ...) yönünde
- saat bu saat
- saat gibi
- saat gibi işlemek
- saati çalmak
- saati saatine uymamak
- saat on bir buçuğu çalmak
- saat tutmak
Birleşik Kelimeler: saat açısı, saat ayarı, saat başı, saat camı, saat cebi, saat çiçeği, saat dairesi, saat dilimi, saat farkı, saat kulesi, saati saatine, alafranga saat, alaturka saat, ampersaat, ana saat, biyolojik saat, çalar saat, elektronik saat, ezani saat, guguklu saat, kilovatsaat, lümensaat, o saat, ölü saat, vatsaat, yerel saat, yeşil saat, zevalî saat, akşam saati, beslenme saati, bilek saati, cep saati, çalışma saati, çay saati, duvar saati, elektrik saati, eşref saati, ezan saati, güneş saati, iş saati, kol saati, konsol saati, kontrol saati, kum saati, masa saati, mesai saati, meydan saati, okuma saati, park saati, su saati, uyku saati, yaz saati, yıldız saati, altın saatler, indirim saatleri
KANAAT (Kelime Kökeni: Arapça ḳanāʿat)
- Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum
-
Kanma, inanma
Sınıfını geçeceğine kanaatim yok.
-
Kanış, kanı, inanç, düşünce
Biz kanaatlerimizi açık söyleriz. - Etem İzzet Benice
Ata Sözleri ve Deyimler
- kanaat etmek
- kanaat getirmek
- kanaat gibi devlet olmaz
Birleşik Kelimeler: kıt kanaat
KITAAT (Kelime Kökeni: Arapça ḳiṭaʿāt)
- Kıtalar, ana karalar
- Asker birlikleri
KIRAAT (Kelime Kökeni: Arapça ḳirāʾat)
-
Okuma
Orada da bu gece kıraatleri devam ediyordu. - Hüseyin Cahit Yalçın
- Kur'an'ı belli kural ve işaretlere göre okuma
Ata Sözleri ve Deyimler
- kıraat etmek
Birleşik Kelimeler: kıraathane
BERAAT (Kelime Kökeni: Arapça berāʾat)
- Aklanma
Ata Sözleri ve Deyimler
- beraat etmek
Birleşik Kelimeler: beraatizimmet
SINAAT (Kelime Kökeni: Arapça ṣināʿat)
- Zanaat
TABAAT (Kelime Kökeni: Arapça ṭabāʿat)
- Basımcılık
İNŞAAT (Kelime Kökeni: Arapça inşāʾāt)
-
Yapma işi, yapım
Gemi inşaatı.
Arsalar satıldıktan sonra inşaat başladı. - Haldun Taner
-
Yapımı süren bina
O gece çöp yolunun ağzındaki inşaatlardan birine sığındılar. - Lâtife Tekin
Birleşik Kelimeler: inşaat atığı, inşaat çivisi, blok inşaat
İCRAAT (Kelime Kökeni: Arapça icrāʾāt)
- Yapılan işler, çalışmalar, uygulamalar
Ata Sözleri ve Deyimler
- icraata geçmek
ŞENAAT (Kelime Kökeni: Arapça şenāʿat)
-
İğrençlik, kötülük, alçaklık
Bir müsteşarı elinde bulundurmak için her türlü şenaate katlanabileceğine inanmıyordu. - Peyami Safa
ZİRAAT (Kelime Kökeni: Arapça zirāʿat)
-
Tarım
El işlerini, bilhassa ziraatı münasip buldu. - Nazım Hikmet
Birleşik Kelimeler: kuru ziraat, sulu ziraat
ZANAAT (Kelime Kökeni: Arapça ṣināʿat)
-
İnsanların maddeye dayanan gereksinimlerini karşılamak için yapılan, öğrenimle birlikte deneyim, beceri ve ustalık gerektiren iş, sınaat
Hiçbir vatandaşa benim zanaatı tavsiye etmem. - Nazım Hikmet
- El ustalığı isteyen işler