A ile Başlayan 4 Harfli Kelimeler

A harfleri ile başlayan 4 harfli 265 kelime bulunuyor. Başında A olan 4 harfli kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "a ile biten 4 harfli kelimeler. İçinde A olan 4 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

AFİF16, AĞCI15, AĞIŞ15, AĞIZ15, AVCI14, AVUÇ14, AĞAÇ14, AJUR14, AVAZ13, AFİŞ13, AGOP13, AĞDA13, AĞIM13, AĞSI13, AJAN13, APIŞ12, AYVA12, AGAH12, AGUŞ12, AĞIL12, AĞIN12, AĞIR12, AĞIT12, AĞLI12, AĞMA12, AĞRI12, AHÇI12, AŞÇI11, APAŞ11, APAZ11, AYIP11, AZAP11, AZIŞ11, AŞOZ11, ATIF11, AVAM11, AVLU11, AVRO11, AFİS11, ACEP11, AÇIŞ11, AMFİ11, AHİZ11, AHŞA11, ARİF10, ANİF10, ARAF10, AZCA10, AZİZ10, AVAL10, AVAR10, AFAK10, AFAL10, AFAT10, AFET10, ADCI10, ACİZ10, ACYO10, ADAP10, AHDİ10, ALEV10, ALFA10, AKVA10, ASAP9, APSE9, ARGO9, AŞIM9, AYÇA9, AYAZ9, AYAŞ9, AÇIM9, ADAŞ9, AHIR9, ALGI9, ALPU9, AMİP9, ARIZ8, ARPA8, ARUZ8, ARZU8, ARIŞ8, ANIZ8, APAK8, APEL8, APRE8, ARAP8, AŞIK8, AŞIT8, AZIK8, AZİM8, AZMA8, AZOL8, AZOT8, AŞMA8, ATÇI8, ATEH8, ATIŞ8, ADIM8, AGEL8, AHAR8, ABUS8, ACEM8, ACUL8, ACUN8, ACUR8, AÇIK8, AÇIT8, AÇKI8, AÇMA8, ADAY8, ALÇI8, ALIÇ8, ALIŞ8, AMAÇ8, AMCA8, AHİR8, AHİT8, AKIŞ8, APİA8, ARŞE7, ASIM7, ASYA7, AŞAR7, ANAÇ7, ANCA7, ANÜS7, ARAÇ7, ARAZ7, AYIK7, AYIN7, AYIT7, AYLI7, AYMA7, AYNI7, AYOL7, AYRI7, AZAR7, AZAT7, AZİL7, AZİT7, AŞİR7, ATAŞ7, ATEŞ7, AZEL7, ADLI7, ADIL7, ABES7, ABİS7, ABUK7, ACAR7, ACİL7, AÇAN7, AÇAR7, ADAM7, ADEM7, ALAZ7, ALDI7, AKAÇ7, AKÇA7, AKÇE7, ABAT6, ARYA6, ASES6, ASIK6, ASIL6, ASIR6, ASKI6, ASMA6, ARDA6, AMOR6, AMUT6, AYET6, AYİN6, AYLA6, AYNA6, AYNİ6, AYAR6, AYAN6, ATIM6, AMME6, ATOM6, AYAK6, AYAL6, AMMA6, ADİL6, ADLİ6, ADET6, ABLA6, ABLİ6, ABRA6, ADAK6, ALIM6, ALAY6, AKIM6, AKSU6, ARLI5, ARMA5, ARSA5, ARTI5, ASAL5, ASAR5, ASİL5, ASİT5, ASLA5, ASLİ5, ASRİ5, ARIK5, ANAM5, ANIK5, ANIT5, ANMA5, ANOT5, ANUT5, AORT5, ATIK5, ATIL5, ATLI5, ATMA5, ATOL5, ATKI5, AMİR5, ALEM5, ALIK5, ALIN5, ALİM5, ALLI5, ALMA5, ALTI5, ALTO5, AMAL5, AMAN5, AMEL5, AMİL5, AMİN5, AKUT5, AKIL5, AMİT5, AKIN5, AKİM5, AKİS5, AKLI5, AKMA5, AKOR5, AKSE5, AKSİ5, AKUR5, ARKA4, ANAL4, ANKA4, ANNE4, ARAK4, ATAK4, ATEL4, ATİK4, ALET4, ALİL4, ALAN4, AİLE4, AKAK4, AKAR4, AKİK4, AKİL4, AKİT4, AKLİ4, AKNE4

ARKA

[isim]

  • Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı

    Evin arkasında dekorlar boyarlardı. - Adalet Ağaoğlu

  • Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi

    Çocuğun arkası ağrıyormuş.

  • Geri kalan bölüm

    Masalın arkası. Yazının arkası.

  • Art, peş
  • Otururken sırtın dayandığı yer

    Otomobile bindiğimiz zaman başını arkaya yaslamış, gözlerini yummuştu. - Tarık Buğra

  • İnsanın vücudu, bedeni

    Arkasında beli kemerli, dar, şık bir pardösü vardı. - Refik Halit Karay

[sıfat]

  • Arkada olan, arkada bulunan

[sıfat]

[mecaz]

  • Kayıran, destekleyen

    Memur olmak için büyük bir arka gerek. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[mecaz]

  • Geçmiş, geride kalmış zaman

    Bütün gözler arkaya, maziye çevrilmişti. - Yahya Kemal Beyatlı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • arka arkaya vermek
  • arka bulmak
  • arka çevirmek
  • arka çıkmak
  • arkada bırakmak
  • arkada bırakmak
  • arkada kalanlar (veya arkadakiler)
  • arkada kalmak
  • arkadan söylemek
  • arkadan vurmak
  • arka kapıdan çıkmak
  • arka olmak
  • arkası alınmak
  • arkası gelmek
  • arkası kesilmek
  • arkasına (bile) bakmadan gitmek (veya kaçmak)
  • arkasına almak
  • arkasına düşmek (veya takılmak)
  • arkasında dolaşmak (veya gezmek)
  • arkasından atlı kovalamak
  • arkasından atmak (veya konuşmak)
  • arkasından koşmak
  • arkasından sürüklemek
  • arkasından teneke çalmak
  • arkasından zil takıp oynamak
  • arkasında yumurta küfesi yok ya! (veya olmamak)
  • arkasını (birine) vermek
  • arkasını (bir şeye) vermek
  • arkasını almak
  • arkasını bırakmak
  • arkasını dayamak
  • arkasını getirememek
  • arkasını sağlama almak
  • arkasını sıvamak
  • arkası olmamak
  • arkası yere gelmemek
  • arka vermek
  • arkaya bırakmak (veya koymak)
  • arkaya kalmak

Birleşik Kelimeler: arka arka, arka arkaya, arka ayak, arkabahçe, arka müziği, arka plan, arka sokak, arka teker, arkaüstü, arka yüz, arkadan arkaya, arkası pek, arkası sıra, arkası yarın, arkası yufka, perde arkası

ANAL (Kelime Kökeni: Fransızca anal)

[sıfat]

[tıp]

  • Anüsle ilgili

[zarf]

  • Anüs yoluyla

ANKA (Kelime Kökeni: Arapça ʿanḳā)

[isim]

  • Masallarda adı geçen ve gerçekte var olmayan büyük bir kuş, Simurg, Zümrüdüanka

Birleşik Kelimeler: Zümrüdüanka

ANNE

[isim]

  • Çocuğu olan kadın, ana, valide, kocakarı, mader, nene, aba
  • Yavrusu olan dişi hayvan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • anne olmak

Birleşik Kelimeler: anneanne, babaanne, büyükanne, cicianne, hanımanne, sütanne, üvey anne

ARAK (Kelime Kökeni: Arapça ʿaraḳ)

[isim]

[eskimiş]

  • Ter
  • Pirinç ve şeker kamışından elde edilen bir rakı türü

[isim]

[argo]

  • Çalma

ATAK

[sıfat]

  • Düşüncesizce her işe atılan, cüretkâr

    Bütün çocuklar gibi onlar da haşarı, atak ve güreşçi idiler. - Reşat Nuri Güntekin

  • Çevik, hareketli

[halk ağzında]

  • Geveze

[isim]

[tıp]

  • Aniden başlayan hastalık nöbeti

[isim]

  • Atılım
  • Saldırı, saldırış, hücum, hamle, akın

[spor]

  • Gol atmak veya sayı kazanmak amacıyla yapılan akın, ofans

Ata Sözleri ve Deyimler

  • atak yapmak

Birleşik Kelimeler: kontratak, panikatak

ATEL (Kelime Kökeni: Fransızca attelle)

[isim]

  • Kırılmış kemiklerin düzgün bir biçimde sarılabilmesi için kullanılan türlü malzemelerden yapılmış destek

ATİK

[sıfat]

  • Çabuk davranan, çevik

Birleşik Kelimeler: atik tetik

[sıfat]

[eskimiş]

  • Eski, eski zamanla ilgili

Birleşik Kelimeler: Ahd-i Atik

ALET (Kelime Kökeni: Arapça ālet)

[isim]

  • Bir el işini veya mekanik bir işi gerçekleştirmek için özel olarak yapılmış nesne
  • Bir sanatı yapmaya, uygulamaya yarayan özel araç

[teknik]

  • Bir makineyi oluşturan ve işlemesine yardım eden parçalardan her biri

[mecaz]

  • Maşa

    Birtakım teşebbüslerini gerçekleştirmesi yolunda onu bir alet gibi kullanıyor. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • alet etmek
  • alet işler, el övünür
  • alet olmak

Birleşik Kelimeler: alet edevat, tansiyon aleti, çalgı aleti, kondisyon aleti, ses aleti, suç aleti, tesviye aleti

ALİL (Kelime Kökeni: Arapça ʿalīl)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Hastalıklı, sakat

    Madrabaz ve kaparozcuların, hasta ve alillerin toplandığı bir merkezdir. - Burhan Felek

ALAN

[isim]

  • Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha
  • Orman içinde düz ve ağaçsız yer, düzlük, kayran
  • Yüz ölçümü
  • Eski Roma'da açık hava gösterisi yapılan geniş yer

[mecaz]

  • Bir çalışma çevresi

    Sanat kapalı bir alan değildir; sanat eseri herkes için, bütün toplum için yaratılır. - Nurullah Ataç

[fizik]

  • İçinde birtakım kuvvet çizgilerinin yayılmış bulunduğu varsayılan uzay parçası

    Yer çekimi alanı. Mıknatıs alanı. Elektrik alanı.

[sinema]

[televizyon]

  • Bir alıcı merceğinin net bir görüntü sağlayabildiği derinlik ve genişliğin bütünü

[spor]

  • Yarışmaların, karşılaşmaların ve oyunların yapıldığı yer, saha

Birleşik Kelimeler: alan araştırması, alan denetimi, alan hızı, alan korkusu, alan koruması, alan savunması, alan talan, alan topu, açık alan, art alan, gideren alan, kamusal alan, kırsal alan, kör alan, manyetik alan, mücavir alan, sulak alan, üretici alan, üretici olmayan alan, yarı alan, yeşil alan, ceza alanı, eğitim alanı, havaalanı, ilgi alanı, iş alanı, kapsama alanı, oyun alanı, penaltı alanı, piknik alanı, rekreasyon alanı, savaş alanı, sit alanı, yargı alanı, yayın alanı, yerleşim alanı

AİLE (Kelime Kökeni: Arapça ʿaʾile)

[isim]

[toplum bilimi]

  • Evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik

    Birbirlerine nasıl tutkun, yangın bir aile olduklarını sayıp döktü. - Lâtife Tekin

  • Aynı soydan gelen veya aralarında akrabalık ilişkileri bulunan kimselerin tümü

    Kendilerinin hangi asil aileye mensup olduklarını bilmiyorum. - Nazım Hikmet

  • Birlikte oturan hısım ve yakınların tümü

[halk ağzında]

  • Eş, karı
  • Aynı gaye üzerinde anlaşan ve birlikte çalışan kimselerin bütünü
  • Temel niteliği bir olan dil, hayvan veya bitki topluluğu, familya

Birleşik Kelimeler: aile adı, aile bahçesi, aile bütçesi, aile doktoru, aile dostu, aile fotoğrafı, aile gazinosu, aile hayatı, aile hekimi, aile hukuku, aile ismi, aile mahkemesi, aile matinesi, aile meclisi, aile ocağı, aile planlaması, aile reisi, aile saadeti, büyük aile, çekirdek aile, koruyucu aile, köklü aile

AKAK

[isim]

[halk ağzında]

  • Yatak
  • Irmak, dere, çay, küçük akarsu
  • Suyun ivinti yeri
  • Eğimi, inişi fazla olan yer

AKAR (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳār)

[isim]

[eskimiş]

  • Kiraya verilerek gelir getiren ev, dükkân, tarla, bağ vb. mülk, akaret

Ata Sözleri ve Deyimler

  • akar edinmek

[isim]

  • Halı, koltuk, yatak vb. yerlerde ve nemli ortamlarda yaşayan, astıma yol açabilen, insan vücudundan dökülen deri tozlarıyla ve parçacıklarıyla beslenen bir tür canlı

[isim]

  • Sıvı, mai, likit

AKİK (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳīḳ)

[isim]

[jeoloji]

  • Kalseduan kuvarsının bir türü olan, yüzük taşı, mühür vb. yapmakta kullanılan, türlü renklerde, yarı saydam, parlak ve değerli bir taş