Alma ile Başlayan Kelimeler



ALMA ile başlayan 19 kelime bulunuyor. Başında ALMA olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Alma kelimesinin anlamı nedir? Alma ile biten kelimeler. İçinde alma olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

14 Harfli Kelimeler

ALMANLAŞTIRMAK20

13 Harfli Kelimeler

ALMANLAŞTIRMA19

11 Harfli Kelimeler

ALMANLAŞMAK16

10 Harfli Kelimeler

ALMANSEVER18, ALMANCILIK16, ALMAMAZLIK16, ALMAŞIKLIK16, ALMANLAŞMA15

8 Harfli Kelimeler

ALMAZLIK13

7 Harfli Kelimeler

ALMANCI12, ALMAŞIK12, ALMAŞLI12, ALMANCA11, ALMANAK8

5 Harfli Kelimeler

ALMAÇ9, ALMAŞ9, ALMAN6, ALMAK6

4 Harfli Kelimeler

ALMA5


ALMA


[isim]
  • Almak işi, ahiz, derç, ittihaz, kabız

Birleşik Kelimeler: açığa alma, kültüre alma, satın alma, koku alma duyusu, tat alma duyusu, tat alma organı


ALMAN (Kelime Kökeni: Fransızca allemand)


[isim]
  • Cermen soyundan olan halk

Birleşik Kelimeler: Alman gümüşü, Alman papatyası, Almansever, Alman usulü


ALMAK


[-i]
  • Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak

    Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. - Necati Cumalı

[nesnesiz]
  • Satın almak
[nesnesiz]
  • Ele geçirmek, fethetmek

    Fakat aldıkları yerlerin ahalisini Türkleştiremediklerinden bu büyüklük onların zayıf düşmelerine sebep olmuş. - Ömer Seyfettin

[-i] [-den]
  • Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak

    Çocuğu okuldan aldı.

[nesnesiz]
  • İçine sığmak

    Bu kavanoz iki kilo bal alır. Bu salon bin kişi alır.

[-e] [nesnesiz]
  • Kabul etmek
[nesnesiz]
  • Kendine ulaştırılmak, iletilmek

    Mektup almak. Haber almak.

[nesnesiz]
  • İçeri sızmak, içine çekmek

    Gemi su alıyor. Fotoğraf makinesi ışık almış, film yanmış.

[nesnesiz]
  • Erkek, kadınla evlenmek

    O sırada aldığı kadının babasının birçok yardımını görmüştü. - Memduh Şevket Esendal

[-i] [nesnesiz]
  • Sürükleyip götürmek

    Öküzü sel aldı, harmanı yel aldı.

[nesnesiz]
  • Kazanmak, elde etmek
[nesnesiz]
  • Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak

    Soğuk almak. Ceza almak.

[-i] [nesnesiz]
  • Bürümek, sarmak, kaplamak

    Burayı kötü bir koku aldı, durulamaz hâle geldi.

[-den]
  • Kısaltmak, eksiltmek

    Ceketin boyundan almak.

[nesnesiz]
  • Yolmak, koparmak

    Kaş almak.

[-e] [-i]
  • İçeri girmesini sağlamak

    Sevdiği delikanlıyı gece evine almış. - Necati Cumalı

[nesnesiz]
  • Tat veya koku duymak

    Sigaradan hiç tat alamaz oldum. Burnu iyi koku alır.

[-e] [-i]
  • Örtmek, koymak

    Paltosunu sırtına aldı.

[-i] [-de]
  • Yol gitmek, mesafe katetmek

    O yolu bir saatte alırsınız.

[-i] [-den]
  • Çalmak

    Cebimden saatimi almışlar.

[nesnesiz]
  • Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek

    Savcı yardımcısı gaza bastı, motor almadı. Bir daha bastı, yine almadı. - Haldun Taner

[nesnesiz]
  • Göreve, işe başlatmak

    Yeni bir kapıcı aldı.

[-den]
  • Görevden, işten çekmek
[nesnesiz]
  • Başlamak

    Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur - Halk türküsü

[nesnesiz]
  • İçecek veya sigara içmek

    Tadına bakmak için bir yudum aldım.

[nesnesiz]
  • Yutmak, kullanmak

    İlaç almak.

[nesnesiz] [-den]
  • Kazanç sağlamak

    Bir pantolondan beş yüz lira alıyorlar.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • al (veya alın) ...
  • alaşağı etmek
  • al aşağı vur yukarı
  • al benden de o kadar
  • al birini, vur ötekine (veya birine)
  • aldı
  • aldığı abdest ürküttüğü kurbağaya değmemek
  • aldı sazı eline
  • al gülüm ver gülüm
  • alıp başını gitmek
  • alıp götürmek
  • alıp satmaz görünmek
  • alıp sattığı olmamak
  • alıp vereceği olmamak
  • alıp verememek
  • alıp vermek
  • alıp yürümek
  • al kaşağıyı gir ahıra, yarası olan gocunur (veya gocunsun)
  • almadan vermek Allah'a mahsus
  • almadığın hayvanın kuyruğunu tutma
  • al malın iyisini, çekme kaygısını
  • alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste
  • al sana bir ... daha
  • al takke ver külah

Birleşik Kelimeler: pürüzalır, esir almaca, soluk almadan, açığa almak, satın almak, akılalmaz, çakaralmaz


ALMANAK (Kelime Kökeni: Fransızca almanach)


[isim]
  • Yıllık

    Almanağın dörtte üçü istatistik ve grafiklerle dolu idi. - Memduh Şevket Esendal


ALMAÇ


[isim] [fizik]
  • Bir elektrik akımını alıp başka bir kuvvete çeviren cihaz, alıcı, reseptör

ALMAŞ


[isim]
  • İki veya daha çok şeyin sıra ile değiştirilerek kullanılması veya kendiliğinden değişerek çalışması, keşikleme, münavebe
[mantık]
  • Birinin doğru olması ötekinin yanlışlığını gerektiren iki önermenin oluşturduğu sistem

ALMANCA


[isim]
  • Hint-Avrupa dillerinin Cermence kolundan, Almanya, Avusturya ile İsviçre'nin bir bölümünde kullanılan dil

    Türkiye'deyken epeyce çalışmıştım Almancaya. - Nermi Uygur

[sıfat]
  • Bu dille yazılmış olan

    Bir Almanca kitabın iç kapağından koparıp koğuşta baş ucuma astığım resme benziyor. - Nazım Hikmet

Birleşik Kelimeler: Yahudi Almancası


ALMANCI


[isim]
  • Almanya yanlısı olan kimse
[halk ağzında]
  • Avrupa'da genellikle de Almanya'da çalışan Türk vatandaşı

    Yoo öyle söyleme, bizim ne mallarımız var, gâvurlarınkinden güzel, şu Almancıya gittim de... - Emine Işınsu


ALMAŞIK


[sıfat]
  • İki veya daha çok şeyin sıralanmasında karşılıklı değil, aralıklı olarak sağda ve solda yerleşmiş olan

Birleşik Kelimeler: almaşık yapraklar


ALMAŞLI


[sıfat]
  • Almaş niteliği olan

ALMAZLIK


[isim]
  • Almama, kabul etmeme durumu

Birleşik Kelimeler: akılalmazlık


ALMANLAŞMA


[isim]
  • Almanlaşmak durumu

ALMANLAŞMAK


[nesnesiz]
  • Alman yaşayış tarzını benimsemek

ALMANCILIK


[isim]
  • Almancı olma durumu

ALMAMAZLIK


[isim]
  • 343 almazlık