AKINTIÖLÇER Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler



AKINTIÖLÇER harflerini içeren 4 harfli 79 kelime bulunuyor. 4 harfli AKINTIÖLÇER kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ÖKÇE13, KÖLE10, KÖRE10, NÖTR10, ÖTRE10, ÖREN10, ÖREK10, ÖLET10, ÖNEL10, RÖLE10, TÖRE10, ÇIKI9, ATÇI8, AÇIK8, AÇIT8, AÇKI8, ALÇI8, ALIÇ8, ÇIRA8, ÇITA8, ÇAKI8, ÇALI8, ÇATI8, KAÇI8, KIRÇ8, AKÇE7, ÇARE7, ÇARK7, ÇENK7, ILIK6, ITIR6, TINI6, ARLI5, ARTI5, ARIK5, ANIK5, ANIT5, ATIK5, ATIL5, ATLI5, ATKI5, ALIK5, ALIN5, ALTI5, AKIL5, AKIN5, AKLI5, IRAK5, KANI5, KARI5, KINA5, KITA5, KATI5, RAKI5, TANI5, TAKI5, ATEL4, ALET4, AKNE4, ERAT4, ELAN4, KLAN4, KRAL4, KANT4, KARE4, KART4, KALE4, KENT4, LAKE4, NALE4, RANT4, RATE4, RENK4, TREN4, TERK4, TANK4, TANE4, TALK4, TELA4


ATEL (Kelime Kökeni: Fransızca attelle)


[isim]
  • Kırılmış kemiklerin düzgün bir biçimde sarılabilmesi için kullanılan türlü malzemelerden yapılmış destek

ALET (Kelime Kökeni: Arapça ālet)


[isim]
  • Bir el işini veya mekanik bir işi gerçekleştirmek için özel olarak yapılmış nesne
[teknik]
  • Bir makineyi oluşturan ve işlemesine yardım eden parçalardan her biri
[mecaz]
  • Maşa

    Birtakım teşebbüslerini gerçekleştirmesi yolunda onu bir alet gibi kullanıyor. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • alet etmek
  • alet işler, el övünür
  • alet olmak

Birleşik Kelimeler: alet edevat, tansiyon aleti, çalgı aleti, kondisyon aleti, ses aleti, suç aleti, tesviye aleti


AKNE (Kelime Kökeni: Fransızca acné)


[isim] [tıp]
  • Yağ bezlerinin deri üzerinde oluşturduğu iltihaplı sivilce

ERAT (Kelime Kökeni: Türkçe er + at)


[isim] [askerlik]
  • Er, onbaşı ve çavuşlara verilen genel ad

ELAN (Kelime Kökeni: Arapça elān)


[zarf] [eskimiş]
  • Şimdi, şu anda, hâlâ, henüz, daha

    Zaten evlerinde elan sinide, yer sofrasında yemek yiyorlar. - Refik Halit Karay


KLAN (Kelime Kökeni: Fransızca clan)


[isim] [toplum bilimi]
  • Boy (II)

    Belli bir klandan olan, o klanın geleneklerine göre davranmaktan başka türlüsünü düşünemezdi. - Melih Cevdet Anday


KRAL (Kelime Kökeni: Sırpça)


[isim]
  • En yüksek devlet otoritesini, bütün devlet başkanlığı yetkilerini kalıtım veya soylularca seçilme yoluyla elinde bulunduran kimse

    Norveç kralı.

[mecaz]
  • Herhangi bir alanda başkalarından üstün, başarılı olan kimse

    Satranç kralı.

[mecaz]
  • Çok başarılı ve zengin iş adamı

    Şimdiki adı konserve kralı olan birisi ile tanıştım. - Aka Gündüz

[sıfat] [mecaz]
  • Üstün, çok iyi

    Firuzağa'da şirin, kutu gibi, manzarası çok kral bir çatı katına taşındı. - Attila İlhan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kraldan çok kralcı olmak
  • krallara layık

Birleşik Kelimeler: taçsız kral


KANT (Kelime Kökeni: Arapça ḳand)


[isim]
  • Şeker ve limonla içilen sıcak su

KARE (Kelime Kökeni: Fransızca carré)


[isim] [matematik]
  • Kenarları ve açıları birbirine eşit olan dörtgen, dördül, murabba
[sıfat]
  • Bu biçimde olan

    Kare masa.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ...-in karesi
  • karesini almak

Birleşik Kelimeler: kare kare, karekök, birimkare, kilometrekare, metrekare, tamkare


KART


[sıfat]
  • Gençliği ve körpeliği kalmamış, körpe karşıtı

    Bu kart hatunun, bu içi dışı pörsük kadının hâlâ piyasa yeri araması beni çıldırtıyor. - Halide Edip Adıvar

[isim]
  • Düzgün kesilmiş ince karton parçası

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kart basmak
  • kart çıkarmak

Birleşik Kelimeler: açık kart, ek kart, hamilikart, kırmızı kart, manyetik kart, sanal kart, sarı kart, serbest kart, yeşil kart, adres kartı, banka kartı, basın kartı, duhuliye kartı, giriş kartı, kimlik kartı, kredi kartı, nakit kartı, ödeme kartı, posta kartı, tanıtma kartı, tebrik kartı, telefon kartı, uçuş kartı, varlık kartı, yaka kartı


KALE (Kelime Kökeni: Arapça ḳalʿa)


[isim] [tarih]
  • Düşmanın gelmesi beklenilen yollar üzerinde, askerî önem taşıyan şehirlerde, geçit ve dar boğazlarda güvenliği sağlamak için yapılan kalın duvarlı, burçlu, mazgallı yapı, kermen

    Onu kalenin yanındaki küçük mezarlığa, bir zeytin ağacının yanına gömdüler. - Halikarnas Balıkçısı

[mecaz]
  • Genellikle bir düşüncenin savunulduğu, sürdürüldüğü yer
[spor]
  • Takımla oynanan bazı top oyunlarında topun sokulmasına çalışılan yer

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kale gibi
  • kaleyi içinden fethetmek

Birleşik Kelimeler: kale bedeni, kalebent, kale çizgisi, kale vuruşu, uçankale

[isim]
  • Denizli iline bağlı ilçelerden biri

KENT (Kelime Kökeni: Soğdca)


[isim]
  • Şehir

    Paris gibi bir kentte, bu hatırlamalar, karamsarlığa sürükler insanı. - Necati Cumalı

[eskimiş]
  • Site

Birleşik Kelimeler: kent efsanesi, kent soylu, kentler arası, ana kent, başkent, çadır kent, mantar kent, megakent, yörekent, uydu kent


LAKE (Kelime Kökeni: Fransızca laqué)


[sıfat]
  • Lak ile cilalanmış

    Yaldızlı beyaz lake karyolasının yanındaki koltukta dadısı uyukluyordu. - Cahit Uçuk


NALE (Kelime Kökeni: Farsça nāle)


[isim] [eskimiş]
  • İnleme, inilti

RANT (Kelime Kökeni: Fransızca rente)


[isim] [ekonomi]
  • Getirim

    Fırlayan arsa rantları, oy ticareti hissesi olarak paylaşıldı. - Aydın Boysan