AKKORLAŞMAK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler



AKKORLAŞMAK harflerini içeren 6 harfli 24 kelime bulunuyor. 6 harfli AKKORLAŞMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

KOŞMAK11, OKŞAMA11, KAŞKOL10, MAŞALA10, ŞAKRAK9, KOKMAK8, KORKMA8, KALOMA8, OKRAMA8, OKLAMA8, ARAMAK7, AKLAMA7, ALARMA7, ALAKOK7, KORKAK7, KARMAK7, KARAMA7, KAKMAK7, KAMARA7, KALKMA7, KALMAK7, MALKAR7, MARKKA7, MAKARA7


ARAMAK


[-i]
  • Birini veya bir şeyi bulmaya çalışmak

    Dükkânın içinde gözleriyle bir şeyler aradı. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]
  • Şart koşmak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aramakla bulunmaz
  • arayan Mevla'sını da bulur, belasını da
  • arayıp (veya aramak) taramak
  • arayıp da bulamamak
  • arayıp sormak


AKLAMA


[isim]
  • Aklamak işi, ibra

Birleşik Kelimeler: aklama belgesi


ALARMA


[isim]
  • Alarmak durumu

ALAKOK (Kelime Kökeni: Fransızca à la coque)


[isim]
  • Rafadan yumurta

    Sabahleyin kendisine bir alakok ziyafeti çekecekti. - Hüseyin Rahmi Gürpınar


KORKAK


[sıfat]
  • Çok çabuk ve olmayacak şeylerden korkan (kimse, hayvan)

    Korkak bir adam değilim gibi geliyor bana. Ancak, en korkusuzların bile korktukları bir şey vardır sanırım. - Nazım Hikmet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • korkak bezirgân ne kâr eder ne zarar (veya ziyan)


KARMAK


[-i]
  • Karıştırmak, birbirine katmak
[nesnesiz]
  • Toz durumundaki bir şeyi sıvı ile karıştırarak çamur veya hamur durumuna getirmek

    Yapı için harç karmak. Boya karmak.

Birleşik Kelimeler: betonkarar


KARAMA


[isim]
  • Karamak işi

KAKMAK


[-i]
  • İtmek, vurmak
[nesnesiz]
  • Kakma yapmak

Birleşik Kelimeler: ağaçkakan, kuyrukkakan


KAMARA (Kelime Kökeni: İtalyanca camera)


[isim] [denizcilik]
  • Gemilerde oda

    Annem kamaraya girdi, ben güverteye çıktım. - Ruşen Eşref Ünaydın

Birleşik Kelimeler: hesap kamarası, Lortlar Kamarası


KALKMA


[isim]
  • Kalkmak işi

    Sabahları erken kalkmayı sevmeyen, gece geç yatan gececi kişilerdensiniz. - Tomris Uyar


KALMAK


[nesnesiz]
  • Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek

    Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. - Tarık Buğra

[-de]
  • Konaklamak, konmak

    Hemen karargâha yerleşmezsem ne geri dönebilir ne de otelde kalabilirdim. - Falih Rıfkı Atay

[-le]
  • Oturmak, yaşamak

    Tam beş sene benimle beraber kaldı. - Sait Faik Abasıyanık

[-de]
  • Oyalanmak, vakit geçirmek

    Kısa bir süre tezgâhın önünde kaldı. - Necati Cumalı

[-de]
  • İşlemez, yürümez duruma gelmek

    Araba yarı yolda kaldı.

[-e]
  • İleriye atılmak, ertelenmek

    Mahkeme ayın on sekizine kaldı. - Sait Faik Abasıyanık

[-de]
  • Bir şeyle kaplanmak, bir şeye bulanmak

    Oda duman içinde kaldı.

[-de]
  • Bir işi belli bir noktada bırakmak, ara vermek

    Bugün iş maddesinde kaldık.

[-den]
  • Miras olarak geçmek

    Çiftlik ana babasından kalmış.

[-den]
  • Yapamamak

    Misafir geldi, gezmeden kaldık.

[-le]
  • Yetinmek

    Yalnız dayak atmakla kalmadı, onu işinden de çıkardı.

[-le]
  • Sınırlanmak

    Amasya'da iken karşılaştığımız vaziyet yalnız Şeyh Recep Vakası ile kalmadı. - Atatürk

[yardımcı fiil]
  • Olmak, herhangi bir durumda bulunmak

    Fatma'nın yemek çantası olmasaydı dün aç kalmıştık. - Falih Rıfkı Atay

[yardımcı fiil]
  • Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e), -ıp (-ip) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur

    Bakakalmak.

    Şaşakalmak.

    Donakalmak. Şaşırıp kalmak. Donup kalmak.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... den kalır yeri yok
  • ... ye kalsa (veya kalırsa)
  • kaldı ki

Birleşik Kelimeler: kala kala, geri kalmış


MALKAR


[isim]
  • Kuzey Kafkasya'da Kabardey-Balkar Cumhuriyeti'nde yaşayan, Türk soyundan bir halk ve bu halktan olan kimse, Balkar

MARKKA (Kelime Kökeni: Fince)


[isim] [eskimiş]
  • Finlandiya para birimi, mark

MAKARA (Kelime Kökeni: Arapça bekere)


[isim]
  • Üzerine iplik, tel, şerit vb. sarılan, kenarları çıkıntılı, ekseni boyunca delik silindir, bobin
[denizcilik]
  • Ağır yüklerin kaldırılma ve indirilmesinde kullanılan, birbirine paralel iki veya daha çok tabla arasında dönen, kenarı çepeçevre oluklu tekerlek veya tekerleklerden oluşmuş mekanik alet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • makara çekmek
  • makara gibi
  • makaraları koyuvermek (veya zapt edememek veya salıvermek)
  • makarasını çözmek
  • makaraya almak (veya sarmak)


KOKMAK


[nesnesiz]
  • Koku çıkarmak

    Her gelişinde üzeri yabancı lavantalar kokuyor. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[mecaz]
  • Olacağıyla ilgili belirtiler göstermek, olacağı hissedilmek

    Ortalık savaş kokuyordu.

[mecaz]
  • Kokusu gelmek

    Kızartma kokmuştur, hemen biraz ye.

[-i] [halk ağzında]
  • Koklamak

Birleşik Kelimeler: kokar ağaç