SÜPRÜNTÜ ile Oluşan Kelimeler (SÜPRÜNTÜ Kelime Türetme)



SÜPRÜNTÜ harflerinden oluşan 17 kelime bulunuyor. SÜPRÜNTÜ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Süprüntü kelimesinin anlamı nedir? Süprüntü ile başlayan kelimeler. İçinde süprüntü olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

8 Harfli Kelimeler

SÜPRÜNTÜ19

6 Harfli Kelimeler

ÜSTÜPÜ17

5 Harfli Kelimeler

PÜSÜR14, PÜTÜR13, ÜSTÜN10

4 Harfli Kelimeler

SÜRÜ9, ÜRÜN8

3 Harfli Kelimeler

PÜR9, TÜP9, ÜTÜ7, SÜT6, ÜST6, TÜN5, TÜR5

2 Harfli Kelimeler

ÜS5, NÜ4, ÜN4


NÜ (Kelime Kökeni: Fransızca nu)


[sıfat]
  • Çıplak
[isim]
  • Çıplak resim

ÜN


[isim]
  • Ses

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ün almak (veya kazanmak veya salmak veya yapmak)
  • üne kavuşmak


TÜN


[isim] [eskimiş]
  • Gece

Birleşik Kelimeler: tünaydın, gün tün eşitliği


TÜR


[isim]
  • Çeşit, cins

    Yazı türleri.

[biyoloji]
  • Ortak özellikleri olan bireylerin tamamı, cinslerin ayrıldığı bölüm, janr

    Aslan ve insan türleri.

[felsefe]
  • Kendi içinde bir birim olan ve üzerinde cins kavramının bulunduğu mantıksal kavram

    Parça bütünün, cins türün yerine geçti mi daralma olur. Hayvan canlı varlık karşısında türdür, aslan karşısında cinstir.

[sıfat]
  • Türlü

    Bu tür davranışlar iyi değildir.

Birleşik Kelimeler: alt tür, kelime türü, nazım türü, sözcük türü


ÜS (Kelime Kökeni: Arapça uss)


[isim] [matematik]
  • Bir kuvvete yükseltilmiş bir sayının üzerine yazılan ve kaçıncı kuvvete yükseltildiğini gösteren sayı: 53 anlatımında 3 rakamı üstür, 5 ise tabandır
[isim] [eskimiş]
  • Kök, asıl, temel, esas
[askerlik]
  • Bir askerî harekâtta birliklerin gereksinim duyduğu her türlü gerecin toplandığı, dağıtıldığı bölge

    Mühimmat depolarının ve üslerin arasında, herkesin istifadesine ve zevkine açıktır. - Falih Rıfkı Atay

Birleşik Kelimeler: merkez üs, deniz üssü, hava üssü, uzay üssü


SÜT


[isim]
  • Kadınların ve memeli dişi hayvanların yavrularını besledikleri, memelerinden gelen, besin değeri yüksek beyaz sıvı
[bitki bilimi]
  • Bazı bitkilerin türlü organlarında bulunan beyaz renkte öz su
[argo]
  • Benzin, mazot

Ata Sözleri ve Deyimler

  • süt çalmak
  • süt çekmek
  • süt dökmüş kedi gibi
  • süt dökmüş kediye dönmek
  • süt gibi
  • sütten ağzı yanan yoğurdu (veya ayranı) üfleyerek yer (veya içer)
  • sütten ağzı yanmak
  • sütten çıkmış ak kaşık gibi olmak
  • sütten kesilmek
  • sütten kesmek
  • sütüne havale etmek
  • sütüne kalmak
  • süt vermek

Birleşik Kelimeler: sütağacı, sütana, sütanne, süt asidi, sütbaba, süt beyaz, süt çocuğu, süt çorbası, süt danası, süt dişi, süthane, süt ineği, süt izni, süt kardeşi, süt kırı, sütkız, süt kuzusu, sütliman, süt mavisi, sütnine, sütoğul, süt otu, sütölçer, süt şekeri, süt taşı, süt tozu, sütü bozuk, arı sütü, aslansütü, balık sütü, bitki sütü, güneş sütü, kireçsütü, kuş sütü, soya sütü


ÜST


[isim]
  • Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, üzeri, fevk, alt karşıtı

    Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor. - Halide Edip Adıvar

[sıfat]
  • Birkaç şeyden birbirine göre yukarıda olan

    Kadınların beni böyle göz hapsine almaları yüzünden üst düğmelerimi gevşetemiyordum. - Reşat Nuri Güntekin

[sıfat]
  • Öte, arka

    Ben onu Şehzade Camisi'nin üst yanında, sokak içi, eski ahşap bir evde tanıdım. - Yusuf Ziya Ortaç

[sıfat]
  • Sınıflamalarda temel olarak alınan bir tipe göre ileri derecede olan

    Üst makam. Üst rütbedekiler.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • üst başı
  • üst çıkmak (veya gelmek)
  • üste çıkmak
  • üstten bakmak
  • üstü kalsın
  • üstüme (veya üstümüze veya üstünüze) sağlık (veya iyilik sağlık veya şifalar)
  • üstünde durmak
  • üstünde hakkı olmak
  • üstünde kalmak
  • üstündeki üstünde, başındaki başında
  • üstünden (şu kadar zaman) geçmek
  • üstünden akmak
  • üstünden atmak
  • üstünden dökülmek
  • üstünden geçmek
  • üstünden geçmek
  • üstünden kibarlık akmak
  • üstünden silindir gibi geçmek
  • üstüne alınmak
  • üstüne almak
  • üstüne atmak
  • üstüne basmak
  • üstüne bir bardak (soğuk) su içmek
  • üstüne bir iki güneş doğmak
  • üstüne çekmek
  • üstüne çullanmak
  • üstüne düşmek
  • üstüne fenalık gelmek
  • üstüne geçirmek
  • üstüne gelmek
  • üstüne gitmek
  • üstüne gül koklamamak
  • üstüne güneş doğmamak
  • üstüne kalmak
  • üstüne kapanmak
  • üstüne koymak
  • üstüne kuma gelmek
  • üstüne kuş kondurmak
  • üstüne olmamak
  • üstüne oturmak
  • üstüne ölü toprağı serpilmiş gibi
  • üstüne perde çekmek
  • üstüne sevmek
  • üstüne titremek
  • üstüne toz kondurmamak
  • üstüne tuz biber ekmek
  • üstüne üstüne gitmek
  • üstüne varmak
  • üstüne vazife olmamak
  • üstüne yaptırmak
  • üstüne yatmak
  • üstüne yıkılmak
  • üstüne yıkmak
  • üstüne yok
  • üstüne yüklenmek
  • üstüne yürümek
  • üstünü görmek
  • üstünüze afiyet (veya sağlık)

Birleşik Kelimeler: üst alize, üst baş, üst bitken, üstçavuş, üst çene, üst deri, üst diş, üst dudak, üst geçiş, üst geçit, üst güverte, üst insan, üst kat, üst katman, üst kurul, üst küme, üst perdeden, üst sınıf, üstsubay, üst tabaka, üst tarafı, üst üste, üstyapı, üstü kapalı, altüst, akşamüstü, altı üstü, arkaüstü, ayaküstü, başüstü, bayramüstü, bireyüstü, böbrek üstü bezi, deneyüstü, dizüstü, diz üstü, doğaüstü, duyuüstü, gerçeküstü, ikindiüstü, insanüstü, kalburüstü, kıçüstü, köprü üstü, lisansüstü eğitim, masaüstü, normalüstü, olağanüstü, öğleüstü, partilerüstü, rüzgârüstü, set üstü ocak, sırtüstü, suçüstü, tabiatüstü, tepe üstü, tepeüstü, yaşamüstü, yer üstü, yolüstü, yüzüstü, dumanı üstünde, buğusu üstünde, başüstüne


ÜTÜ


[isim]
  • Genellikle giysilerin buruşukluklarını gidermek için bunların üzerinden geçirilen kızgın demir araç

Birleşik Kelimeler: ütü altlığı, ütü bezi, ütü makinesi, ütü masası, ütü tahtası, ütü yastığı, ütüsü üzerinde, buharlı ütü


ÜRÜN


[isim]
  • Doğadan elde edilen, üretilen yararlı şey, mahsul
[mecaz]
  • Eser

    Cumhuriyet dönemi ressamlarının ürünleri sergilendi.

[mecaz]
  • Bir tutum veya davranışın ortaya çıkardığı şey

Birleşik Kelimeler: ürün yelpazesi, organik ürün, yan ürün, su ürünleri, tekel ürünleri


SÜRÜ


[isim]
  • Evcil hayvanlar topluluğu

    Karşıki yamaçların sırtında kısrak sürüleri çanlarını sallayarak otluyordu. - Refik Halit Karay

[mecaz]
  • Yönlendirilebilen insan topluluğu

    Sokaklarda alay geçerken başka çocuklar da sürüye katılır, mektebe kadar giderler. - Halide Edip Adıvar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sürüden ayrılanı kurt kapar
  • sürüden ayrılmak
  • sürüsüne bereket!
  • sürüyü güden kurdu görür

Birleşik Kelimeler: sürü sepet, sürü sürü, bir sürü


PÜR (Kelime Kökeni: Farsça pur)


[sıfat] [eskimiş]
  • Dolu (II)
[isim] [halk ağzında]
  • Çam, ardıç, ladin ağaçlarının iğne gibi ince yaprakları

TÜP (Kelime Kökeni: Fransızca tube)


[isim]
  • Laboratuvarlarda türlü işlerde kullanılan, bir ucu kapalı cam boru
[anatomi]
  • Fallop tüpü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tüplerini bağlatmak

Birleşik Kelimeler: tüp bebek, tüp gaz, tüp geçit, fallop tüpü, dalgıç tüpü, deney tüpü, neon tüpü, östaki tüpü, piknik tüpü


ÜSTÜN


[sıfat]
  • Benzerlerine göre daha yüksek bir düzeyde olan, onları geride bırakan

    Bu nazire gazeller muhakkak ki onlardan çok üstündü. - Asaf Halet Çelebi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • üstün bulmak (veya görmek)
  • üstün olmak (veya gelmek)
  • üstün tutmak

Birleşik Kelimeler: üstün yapım, üstün zekâ

[isim] [eskimiş] [dil bilgisi]
  • Arap harfli metinlerde bir ünsüzün a, e seslerinden biriyle okunacağını gösteren işaret, fetha

PÜTÜR


[isim]
  • Küçük kabarcık

    Ovuşturduğu ellerinden hamur pütürleri, darı taneleri dökülüyordu. - Mustafa Necati Sepetçioğlu

Birleşik Kelimeler: pütür pütür


PÜSÜR (Kelime Kökeni: Rumca)


[isim]
  • Bir şeyin can sıkıcı, karışık ayrıntısı veya pürüzü
[sıfat] [halk ağzında]
  • Tembel, kalpazan
[sıfat] [halk ağzında]
  • Karışık, dolaşık (ip, saç vb.)
[sıfat] [halk ağzında]
  • Karışık, kusurlu (iş)

Birleşik Kelimeler: bok püsür