SIYRIK ile Oluşan Kelimeler (SIYRIK Kelime Türetme)



SIYRIK harflerinden oluşan 14 kelime bulunuyor. SIYRIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Sıyrık kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

6 Harfli Kelimeler

SIYRIK11

5 Harfli Kelimeler

YIRIK9, KISIR8, SIRIK8

4 Harfli Kelimeler

KIYI8, YIKI8, SIKI7

3 Harfli Kelimeler

ISI6, YIR6, SIR5, SIK5, IRK4, KIR4

2 Harfli Kelimeler

IR3


IR


[kimya]
  • İridyum elementinin simgesi
[isim]
  • 343 yır

IRK (Kelime Kökeni: Arapça ʿirḳ)


[isim]
  • Kalıtımsal olarak ortak fiziksel ve fizyolojik özelliklere sahip insanlar topluluğu

    Türkler, insan olarak, ulus olarak doğunun en üstün ve şerefli ırkıdır. - Salâh Birsel

[biyoloji]
  • Bir canlı türünde aynı karakteri taşıyan canlıların oluşturduğu alt bölüm

Birleşik Kelimeler: ırk ayrımı, ırk bilimi, ırk birliği, alt ırk, beyaz ırk, sarı ırk, siyah ırk


KIR


[isim]
  • Beyazla az miktarda siyah karışmasından oluşan renk

    Gözlerinden, kırları artan sakalına bir iki damla yaş düştü. - Falih Rıfkı Atay

[sıfat]
  • Bu renkte olan

    Kır sakal. Kır at.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan

Birleşik Kelimeler: gök kır, koyu kır, bakla kırı, demir kırı, sıçan kırı, süt kırı, turna kırı

[isim]
  • Şehir ve kasabaların dışında kalan, çoğu boş ve geniş yer, dağ bayır

    Araba tenha, düz yolda tıkır tıkır gidiyor, ara sıra kır kokuları getiren hafif bir rüzgâr esiyordu. - Ömer Seyfettin

Birleşik Kelimeler: kır bekçisi, kır çiçeği, kır eğlencesi, kır gerillası, kır gülü, kır kahvesi, kır serdarı


SIR


[isim]
  • Bazı nesnelere parlaklık verme, dış etkilerden koruma, sızmalarını önleme vb. amaçlarla sürülen, saydam veya donuk vernik

    Küpün sırı dökülmüş.

[isim]
  • Varlığı veya bazı yönleri açığa vurulmak istenmeyen, gizli kalan, gizli tutulan şey

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sırra ermek
  • sırra kadem basmak
  • sırrını açma dostuna, o da söyler dostuna
  • sır tutmak (veya saklamak)
  • sır vermek (veya sızdırmak)

Birleşik Kelimeler: sır kâtibi, sır küpü, sırretmek, sırrolmak, Bektaşi sırrı, devlet sırrı


SIK


[sıfat]
  • Benzerleri veya parçaları arasında çok az aralık bulunan, seyrek karşıtı

    Ağaçları sık bir bahçe. Sık saç.

[zarf]
  • Kısa zaman aralıklarıyla, az aralıklarla
[zarf]
  • Aralıksız olarak, aralarında az aralık bırakarak

    Çiçekleri çok sık diktik.

Birleşik Kelimeler: sıkboğaz, sık otlatma, sık sık


ISI


[isim] [fizik]
  • Bir cismin uzamasına, genleşmesine, buharlaşmasına, erimesine, sıcaklığının artmasına yol açan fiziksel enerji

    Isı, atomlar arası çekim gücünü yenerek maddenin hacmini arttırır.

Birleşik Kelimeler: ısıalan, ısıcam, ısıdam, ısıdenetir, ısı kuşak, ısıölçer, ısı ölçümü, ısı tedavisi, ısıveren, ısıyayar, ısı yayımı, ısı yuvarı, diriksel ısı, diril ısı, günısı, iç ısı, kızıl ısı, ergime ısısı, ısınma ısısı, vücut ısısı


YIR


[isim] [halk ağzında]
  • Ezgi, türkü, nağme

SIKI


[sıfat]
  • Dar

    Sıkı bir kemer.

[zarf]
  • Sıkıca, iyice

    Sıkı giyinmek.

[isim]
  • Disiplin
[isim]
  • Zorlayıcı durum

    Sıkıya gelmemek. Sıkıyı görünce kaçtı.

[isim]
  • Ağızdan dolma ateşli silahlarda, barut ve kurşunun üstünden namluya sokulup bastırılan bez ve kâğıt parçaları vb. şeylerin tümü

    İlk sıkıyı babam attı. - Samim Kocagöz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sıkı basmak
  • sıkıdan geçirmek
  • sıkı durmak
  • sıkı tutmak
  • sıkıya almak
  • sıkıya gelmek
  • sıkıysa

Birleşik Kelimeler: sıkı ağızlı, sıkı denetim, sıkı doku, sıkı düzen, sıkı fıkı, sıkı sıkı, sıkıyönetim, ağzı sıkı, eli sıkı, kurusıkı


KISIR


[sıfat]
  • Üreme imkânı olmayan, döl vermeyen (insan ve hayvan)
[mecaz]
  • Verimsiz, yararsız, sonuçsuz

    Kısır çalışma. Kısır tartışma.

[biyoloji]
  • İçinde hiçbir üreme olayı geçmeyen (canlı hücre, çekirdek vb.), steril

Birleşik Kelimeler: kısır döngü

[isim]
  • Haşlanmış bulgur, taze soğan, maydanoz ve baharatla yapılan bir yemek türü

SIRIK


[isim]
  • Değnekten uzun ve kalınca ağaç

    Hızlandıkça sırığın gıcırtısı artıyordu. - Adalet Ağaoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sırık gibi

Birleşik Kelimeler: sırık domatesi, sırık fasulyesi, sırık hamalı, sırıkla atlama, sırıkla yüksek atlama, hamal sırığı


KIYI


[isim]
  • Kara ile suyun birleştiği yer

    Kandilli akıntısını geçiyoruz. İşte Küçüksu kasrı, kıyıda bembeyaz gülüyor. - Yusuf Ziya Ortaç

[denizcilik]
  • Sahil

    Kıyılardan gelen rüzgârlar, denizin küçücük dalgacıklarıyla oynaşıyorlar. - Esat Mahmut Karakurt

[mecaz]
  • Issız, tenha yer

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kıyıya atmak
  • kıyıya çıkmak
  • kıyıya vurmak

Birleşik Kelimeler: kıyı balıkçılığı, kıyı bankacılığı, kıyı bucak, kıyı dili, kıyı seyri, kıyı tırmığı, kıyıda bucakta, kıyıda köşede


YIKI


[isim]
  • Harabe

    Hazine boş, millet yoksul, ülke bir yıkılar yığını idi. - Falih Rıfkı Atay


YIRIK


[sıfat] [halk ağzında]
  • Yırtılmış

SIYRIK


[isim]
  • Çarpma veya vurma sonucunda vücutta hafifçe kazınmış, zedelenmiş, soyulmuş, kanamış yer
[sıfat]
  • Yüzeyinden bir parça sıyrılmış olan
[sıfat] [mecaz]
  • Utanması olmayan

Birleşik Kelimeler: perdesi sıyrık