KÖTÜLÜK ile Oluşan Kelimeler (KÖTÜLÜK Kelime Türetme)



KÖTÜLÜK harflerinden oluşan 19 kelime bulunuyor. KÖTÜLÜK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Kötülük kelimesinin anlamı nedir? Kötülük ile başlayan kelimeler. İçinde kötülük olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

7 Harfli Kelimeler

KÖTÜLÜK17

6 Harfli Kelimeler

KÜTLÜK10

5 Harfli Kelimeler

KÖLÜK13, KÖKLÜ13, KÜTLÜ9, KÜTÜK9

4 Harfli Kelimeler

KÖTÜ12, ÖLÜK12, TÜLÜ8, ÜLKÜ8, KÜLT6

3 Harfli Kelimeler

ÖLÜ11, KÖK9, LÖK9, ÜTÜ7, KÜL5, KÜT5, LÜK5, TÜL5


KÜL


[isim]
  • Yanan şeylerden artakalan toz madde

    Ocağın külleri üstünde duran tenceredeki fasulyeyi bitirdiler. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kül bağlamak
  • kül etmek
  • kül gibi
  • kül olmak
  • kül ufak olmak
  • külünü savurmak
  • kül yemek (veya yutmak)

Birleşik Kelimeler: külbastı, kül çöreği, küldöken, külkedisi, kül rengi, kül tablası, külyutmaz, yosun külü

[isim] [eskimiş]
  • Bütün, tüm

    Bir asırdan beri şiirimizi bir kül olarak göz önüne getirince bu misal canlanmaz mı? - Yahya Kemal Beyatlı


KÜT


[sıfat]
  • Kısa ve kalınca

    Küt parmaklar.

[isim]
  • Tahta vb. katı şeylere vurulduğunda çıkan ses

    Küt diye vurdu.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • küt diye

Birleşik Kelimeler: küt küt, pat küt

[isim] [spor]
  • Smaç

LÜK (Kelime Kökeni: Farsça luk)


[isim] [eskimiş]
  • Boyacılıkta kullanılan Hint zamkı

Birleşik Kelimeler: lük boyası


TÜL (Kelime Kökeni: Fransızca tulle)


[isim]
  • Çok ince gözenekli pamuk, ipek veya sentetik dokuma

    Bugün bu saadet tasvirlerinin üstlerine birer siyah tül çekildi. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

[sıfat]
  • Bu dokumadan yapılmış

    Bütün pencereler eskisi gibi çiçekli ve tül perdeliydi. - Ahmet Haşim


KÜLT (Kelime Kökeni: Fransızca culte)


[isim] [din bilgisi]
  • Din (I)
[din bilgisi]
  • Yerel özellikler taşıyan dinî törenler

ÜTÜ


[isim]
  • Genellikle giysilerin buruşukluklarını gidermek için bunların üzerinden geçirilen kızgın demir araç

Birleşik Kelimeler: ütü altlığı, ütü bezi, ütü makinesi, ütü masası, ütü tahtası, ütü yastığı, ütüsü üzerinde, buharlı ütü


TÜLÜ


[isim] [hayvan bilimi]
  • Uzun tüylü, özel güreşlerde yararlanılan erkek deve

ÜLKÜ


[isim]
  • Amaç edinilen, ulaşılmak istenen şey, ideal

    Millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek millî ülkümüzdür. - Atatürk

[felsefe]
  • Gerçekte olmayıp yalnız düşüncede tasarım biçiminde var olan, yalnızca düşünce ile kavranabilen şey, ideal

KÜTLÜ


[isim]
  • Çekirdekli, çiğitli pamuk

    Kütlüler ak öbeklerle ovaya yayılmıştı. - Yaşar Kemal


KÜTÜK


[isim]
  • Kalın ağaç gövdesi
[bilişim]
  • Bir arada işlenen ve birbirleriyle ilgili olan kayıtların tümü
[madencilik]
  • Kütük demir
[mecaz]
  • Görgüsüz, kaba kimse

    Biraz sonra bizim kütük, kanepenin üstüne oturmuş, ayaklarıyla yerdeki yaprakları eziyordu. - Halide Edip Adıvar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kütüğe geçirmek
  • kütük gibi

Birleşik Kelimeler: kütük demir, cehennem kütüğü, inebolukütüğü, nüfus kütüğü, seçmen kütüğü, soy kütüğü, tapu kütüğü, yarma kütüğü


KÖK


[isim] [bitki bilimi]
  • Bitkileri toprağa bağlayan, topraktaki besi maddelerini emmesine yarayan klorofilsiz bölüm
[bitki bilimi]
  • Kök sap, kök(I)
[mecaz]
  • Dip, temel, esas

    Ta gölden başlayan tipi ve fırtına Şebben'in sıcak evini kökünden sarsıyordu. - Halide Edip Adıvar

[mecaz]
  • Kaynak, köken

    Ölenle, son zamanları gevşeyen, azalan fakat kökleri mazinin sağlamlığı içinde kalan eski bir aşinalığım vardı. - Abdülhak Şinasi Hisar

[mecaz]
  • Bir kimseyi bir yere bağlayan manevi temel güçlerin bütünü
[dil bilgisi]
  • Kelimenin her türlü ek çıkarıldıktan sonra kalan anlamlı bölümü: Yaptırmak kelimesinde kök, yap- bölümüdür
[kimya]
  • Olağan şartlarda çevresinden yalıtılamayan ancak birçok tepkimeyi nitelik değiştirmeden kalabilen atom kümesi
[matematik]
  • Denklemde bilinmeyenin yerine konulduğunda uygun düşen gerçek veya birleşik değer

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kök almak
  • kök salmak
  • kök sökmek
  • kök söktürmek
  • kökü kazınmak
  • kökü kurumak
  • kökünden halletmek
  • kökünden kazımak
  • köküne kıran girmek
  • kökünü kazımak

Birleşik Kelimeler: kök bacaklılar, kök bilgisi, kökboyası, kök boyası, kök doğrayıcısı, kök hücre, kök işareti, kök kaplama, kök kırmızısı, kök kurdu, kök mantar, köknar, kök örnek, kök sap, acı kök, ana kök, ek kök, ikili kök, karekök, kazık kök, kılcal kök, kızılkök, küpkök, saçak kök, yumru kök, ad kökü, adamkökü, altın kökü, eğir kökü, ense kökü, fiil kökü, helvacı kökü, isim kökü, meyan kökü, yumurtakökü, zıkkımın kökü

[isim] [müzik]
  • Sazı kurmaya yarayan burgu

LÖK


[isim] [halk ağzında]
  • Yedi yaşından büyük erkek boz deve

Ata Sözleri ve Deyimler

  • lök gibi

[isim] [halk ağzında]
  • Kireç, zeytinyağı, pamuk ve yumurta akının karıştırılması yoluyla, kırık çanak çömlekleri, künkleri birleştirmekte kullanılan macun

KÜTLÜK


[isim]
  • Küt olma durumu

ÖLÜ


[sıfat]
  • Hayatı sona ermiş, artık yaşamıyor olan, meyyit, morto, diri karşıtı
[isim]
  • Ölmüş insan, mevta, meyyit, müteveffa

    Onu denizden çıkarmak istediler ama biri, müstantik ve doktor gelmeyince ölülere dokunulmaz, diyince bu işten vazgeçtiler. - Halikarnas Balıkçısı

[isim]
  • Hayvan leşi

    Tavuk ölüsü.

[mecaz]
  • Gücü az, zayıf

    Ölü kandil.

[mecaz]
  • Çok durgun, hareketsiz

    Ölü kentler, boş kaleler, eski saraylar. - Necati Cumalı

[mecaz]
  • Etkileme gücü olmayan, canlılığı olmayan

    Ölü bir konuşması var.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ölü gibi
  • ölü gözü gibi
  • ölü gözü kadar
  • ölü gözünden yaş ummak
  • ölümü gör (veya öp)
  • ölüsü bile yetmek
  • ölüsü ortada kalmak
  • ölüyü güldürmek

Birleşik Kelimeler: ölü açı, ölü açımı, ölü dalga, ölü deniz, ölü dil, ölüdoğa, ölü doğum, ölü doku, ölüevi, ölü fiyatına, ölü helvası, ölü mevsim, ölü nokta, ölü örtü, ölü renk, ölü saat, ölü salı, ölü sessizliği, ölü sevici, ölü sezon, ölü soyucu, ölü top, ölü yatırım, ölü yemeği, ölü yıkama, ölü zaman, ölüsü kandilli, ölüsü kınalı


KÖTÜ


[sıfat]
  • İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, hoşa gitmeyen, fena, iyi karşıtı

    Hamakat, dalalet ve kötü niyetin bu kadarına söylenebilecek bir şey yoktur. - Necip Fazıl Kısakürek

[zarf]
  • Aşırı, çok

    Kız, oğlana kötü tutuldu.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kötü kişi olmak
  • kötü komşu insanı hacet sahibi eder
  • kötü kötü düşünmek
  • kötü olmak
  • kötü söyleme eşine, ağı katar aşına
  • kötü söylemek
  • kötüye çekmek
  • kötüye kullanmak

Birleşik Kelimeler: kötü adam, kötü göz, kötü haber, kötü huylu, kötü kadın, kötü kalpli, kötü yol, iyi kötü, iyisiyle kötüsüyle